Türkiye’de süt ve süt ürünleri sektörü gerek hayvansal üretimin devamlılığı gerekse tüketici sağlığı ve tarım-gıda zincirinin sürdürülebilirliği açısından stratejik bir öneme sahip.
2025 yılı Nisan ayı itibarıyla açıklanan veriler, sektörün hem arz hem de talep tarafında istikrarlı bir büyüme sergilediğini ancak aynı zamanda belirgin mevsimsel dalgalanmalar yaşandığını da ortaya koyuyor.
ÜRETİM VERİLERİNE GENEL BAKIŞ: YILLIK ARTIŞ, AYLIK DÜŞÜŞ
Ticari süt işletmeleri tarafından toplanan inek sütü miktarı Nisan 2025’te 981 bin 10 ton olarak kaydedildi. Bu miktar, geçen yılın aynı ayına göre %1,6 artış anlamına geliyor. Ancak Mart 2025’te bu rakam 1 milyon 15 bin 647 ton idi. Yani sadece bir ayda yaklaşık %3,4’lük bir düşüş yaşandı.
Bu düşüş mevsimsel mi?
Evet, büyük ihtimalle. İlkbahar aylarında hayvanların beslenme düzeni ve hava koşulları değiştiğinden dolayı süt verimi düşebilir. Ayrıca Ramazan ayının da etkisiyle bazı süt ürünlerinde üretim ve sevkiyat programlarında yavaşlama yaşanması olasıdır.
İÇME SÜTÜ: SAĞLIKLI BESLENME ALIŞKANLIĞININ YANSIMASI
İçme sütü üretimi Nisan ayında 142 bin 948 ton olarak gerçekleşti. Bu, geçen yılın Nisan ayına göre %7,9 gibi kayda değer bir artışa işaret ediyor. Ancak mart ayına göre düşüş %3,8 oranında.
Bu artış, tüketicilerin özellikle ambalajlı süt ürünlerine olan güveninin sürdüğünü ve pandemi sonrası başlayan sağlıklı beslenme alışkanlıklarının devam ettiğini gösteriyor. Aynı zamanda kahvaltı alışkanlıklarının kültürel olarak güçlü olduğu Türkiye’de içme sütü talebinin dirençli kaldığını da söyleyebiliriz.
FERMENTE ÜRÜNLER: AYRAN VE KEFİRDEKİ YÜKSELİŞ TRENDİ
Ayran ve kefir üretimi Nisan 2025’te 85 bin 983 tona ulaştı. Bu da yıllık bazda %9,4’lük güçlü bir artış anlamına geliyor. İlk dört aylık dönemdeki artış ise %5,3.
Bu artış, fonksiyonel gıdalara olan ilginin arttığını gösteriyor. Kefir gibi probiyotik ürünlerin bağışıklık sistemi üzerindeki olumlu etkilerinin fark edilmesiyle birlikte, bu tür ürünlerin raflarda daha görünür hale geldiği ve tüketici tercihlerinde ön sıralara yükseldiği gözlemleniyor.
PEYNİR VE YOĞURTTA DURAĞAN AMA OLUMLU GİDİŞAT
İnek peyniri üretimi Nisan ayında geçen yıla göre %4,8 arttı.
Yoğurt üretimi ise %5,8’lik artışla 110 bin 778 ton seviyesine çıktı.
Bu iki ürün, Türk mutfağının vazgeçilmezleri arasında. Yoğurt hem sade hem de yemeklerin yanında yaygın şekilde tüketilirken, beyaz peynir neredeyse her kahvaltı sofrasının temelidir. Bu nedenle üretim artışı, doğrudan iç tüketimin güçlü kaldığını gösteriyor. Ancak dört aylık dönemde peynir üretimindeki artış sadece %0,8 ile sınırlı kalmış. Bu da sektörde hammadde temininde yaşanan maliyet artışlarının üretimi sınırladığını gösterebilir.
TEREYAĞI VE SADEYAĞ: HEM TÜKETİM HEM DE İHRACAT İŞTAHI ARTIYOR
En dikkat çekici artış tereyağı ve sadeyağ grubunda yaşandı. Nisan 2025’te bu ürünlerin üretimi %24,1 artarak 11 bin 310 tona ulaştı. Ocak-Nisan döneminde ise artış %6,8 oldu.
Bu yüksek artışın birkaç nedeni olabilir:
Geleneksel mutfakta tereyağının hâlâ önemli bir yer tutması,
Ev içi üretim alışkanlıklarında sadeyağa yöneliş,
Tereyağının hem iç pazarda yüksek talep görmesi hem de ihracat potansiyelinin artması.
Ayrıca margarin yerine tereyağı kullanımının tercih edilmesi, doğal ürünlere yöneliş eğilimiyle de açıklanabilir.
GRAFİKSEL ÖZET: DENGELİ YÜKSELİŞ
Toplanan süt ve içme sütü üretimi, üretimin temel taşı olarak dengeli bir şekilde büyüyor.
Yoğurt, ayran, peynir ve tereyağı üretimi, daha dinamik ve değişken artış oranlarıyla, tüketici davranışlarındaki eğilimleri doğrudan yansıtıyor.
GENEL BİR BAKIŞ VE POLİTİKA ÖNERİLERİ
Bu veriler ışığında sektörle ilgili bazı tespit ve öneriler:
Mevsimsel üretim dalgalanmaları, süt arzının planlı hale getirilmesini zorunlu kılıyor. Soğuk zincir sistemlerinin yaygınlaştırılması ve üreticiye verilecek lojistik destek bu anlamda çok önemli.
Süt fiyatlarında üreticiyi koruyan, tüketiciyi zorlamayan denge politikaları geliştirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde süt üretiminden çıkan küçük üreticilerin sayısı artabilir.
Katma değerli ürünlere (aromalı yoğurt, kefir, organik süt vb.) odaklanmak, iç pazarda ürün çeşitliliğini artırırken ihracat potansiyelini de güçlendirebilir.
Tereyağı ve sadeyağ gibi geleneksel ürünlerdeki üretim artışı, bu ürünlerin pazarlama stratejilerinin yeniden ele alınmasını gündeme getirebilir.
SONUÇ: SAĞLIKLI, YERLİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR SÜT SEKTÖRÜ MÜMKÜN
Süt ve süt ürünleri üretiminde 2025 yılı itibarıyla Türkiye istikrarlı ve ölçülü bir büyüme eğrisi çiziyor. Ancak bu büyümenin kalıcı olabilmesi için:
Girdi maliyetlerinin kontrol altına alınması,
Üretim planlamasının mevsimsel faktörlere karşı daha dirençli hale getirilmesi,
Tüketici sağlığını odağa alan ürün çeşitliliğinin desteklenmesi
Gerekiyor.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
[email protected]