45 yaşındayım.Kırk beş yılın sonunda hayata dair öğrendiğim tek şey varsa, o da şudur: Çok bildiğini sananlar aslında hiçbir şey bilmeyenlerdir.

Çünkü bilgiyle bilgelik aynı şey değildir.
Çünkü yüksek sesle konuşmak, doğru olmak demek değildir.
Ve çünkü her konuda fikri olanlar, aslında en az düşünenlerdir.

İnsan neden her şeyi bildiğini sanır?
Neden ilahlaştırır kendini?
Neden "ben bilirim", "ben söylerim", "ben yaparım" cümlelerinin arkasına saklanır?

Bana göre bu bir çeşit modern kibir hastalığıdır.
Görünmez ama her yerdedir.
Akıllı telefon ekranlarında, patron toplantılarında, kahve köşelerindeki geyik muhabbetlerinde, sosyal medya paylaşımlarında...

Tabii herkes buna “Yok canım, ben öyle değilim” diyecek.
Ama tam da bu cümleyi kuranların çoğu, farkında olmadan kendi küçük tanrıcıklarını yaratmış, etrafında dönen bir evren kurmuş olurlar.
Ve bu evrende yalnızdırlar aslında.
Ne kadar kalabalığın içinde görünseler de içten içe yalnız, sevgisiz ve güvenilmezdirler.

Başarı mı dediniz?

Bazıları bu hâlleriyle “başarılı” da gözükür.
Makamları vardır, alkışlayanları çoktur, etraflarında dolanan bir sürü “arkadaşları” olur.
Ama bir gün gelir, çıkarlar o zirveden.
Ve o an anlarlar:
Yanlarında kimse kalmamış.
Çünkü o dostluklar menfaate kurulmuştu.
Menfaat bitince, ilişki de bitti.

Gerçek başarı biriktirdiğin insanlardır.
Gerçek zenginlik, seni içten sevenlerin varlığıdır.
Ama bunu anlamak için önce “çok bilmekten” vazgeçmek gerekir.
Dinlemeyi bilmek gerekir.
Sessiz kalmayı öğrenmek gerekir.
Bazen bilmiyorum diyebilmek, en büyük bilgeliktir.

Peki biz ne yapacağız?

Ben artık ömrümün yarısını devirmiş biri olarak, ne zaman birinin kendini çok bilmiş gibi davrandığını görsem acırım.
Çünkü onun yalnızlığına şahit olurum.
Çünkü onun maskesinin ardında ne kadar kırılgan, ne kadar tedirgin biri olduğunu bilirim.
Ve uzak dururum.
Çünkü dostluk ne ukalalık kaldırır ne kibir.

Gerçek dostluk, “ben bilirim” değil “anlarım” diyebilmektir.
Gerçek arkadaşlık, “haklıyım” değil “seni dinliyorum” diyebilmektir.
Ve gerçek başarı, herkesin seni sevmesi değil, doğru insanların seni gerçekten sevmesidir.

Kendini tanrı yerine koyanlar, günün sonunda kul olmanın ağırlığını kaldıramazlar.

O yüzden, çok bildiğini sananların arasında az konuşanlardan olun.
Belki az konuşursunuz ama en doğru kelimeler sizden çıkar