Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 16-17 Nisan 2025 tarihlerinde Frankfurt’ta gerçekleştirdiği para politikası toplantısının tutanakları, Euro Bölgesi ekonomisinde önemli bir dönüm noktasına işaret ediyor.

Yayımlanan tutanaklarda, ECB Yönetim Konseyi üyelerinin ortak kanaati, uzun süredir süregelen enflasyonla mücadelenin artık son aşamalarına gelindiği yönünde şekillenmiş durumda.
Son iki yılda enerji fiyatlarındaki oynaklık, arz zincirindeki aksamalar ve küresel jeopolitik riskler gibi unsurlar nedeniyle ciddi bir yükseliş kaydeden enflasyon, özellikle 2022 sonbaharında yüzde 10’un üzerine çıkarak, Euro Bölgesi’nin son on yıllardaki en yüksek fiyat artış oranlarına sahne olmasına neden olmuştu. Ancak bu yükselişin ardından, para politikasında alınan sıkılaştırıcı önlemlerle birlikte, enflasyonda kademeli bir düşüş sürecine girildi. Tutanaklarda, üyelerin “enflasyonun neredeyse mağlup edildiği” değerlendirmesi, söz konusu düşüşün kalıcılığına dair güvenin arttığını ortaya koyuyor.
Enflasyondaki Düşüş Kalıcı mı?
Tutanaklara göre ECB üyeleri, kısa vadede enflasyonu aşağı çeken unsurların hâlâ etkisini sürdürdüğünü, bu nedenle yıllık enflasyonun orta vadede Banka’nın yüzde 2’lik hedef seviyesine geri dönme ihtimalinin kuvvetlendiğini düşünüyor. Eurostat verileri de bu iyimserliğe destek sağlıyor. Nisan ayında Euro Bölgesi’nde yıllık enflasyon oranı yüzde 2,2 olarak gerçekleşti ve bu oran, bir önceki ay olan Mart 2025’teki seviyeyle birebir örtüşüyor. Bu gelişme, fiyat istikrarının sağlanmasına yönelik çabaların yavaş ama kararlı biçimde sonuç verdiğine işaret ediyor.
Tutanaklarda açıkça görülen bir diğer vurgu ise üyelerin, “enflasyon şokuna karşı mücadelenin neredeyse sona erdiği” yönündeki değerlendirmesi. Bu görüş, sadece cari verilerle değil, aynı zamanda ileriye dönük projeksiyonlarla da destekleniyor. Para politikası kararlarında büyük önemi olan çekirdek enflasyondaki yavaşlama ve hizmet sektörü fiyatlarındaki denge de bu genel kanaati güçlendiriyor.
Dışsal Riskler: Ticaret Savaşları ve Belirsizlik
Her ne kadar ECB üyeleri genel anlamda iyimser bir tablo çizse de bazı üyelerin dikkat çektiği uzun vadeli riskler de göz ardı edilmiyor. Özellikle küresel ölçekte yaşanan ticaret savaşlarının potansiyel etkileri, ECB içinde bazı endişeleri de beraberinde getiriyor. Tutanaklara yansıyan bu endişelere göre, dünya ticaretindeki gerginliklerin artması, üretim ve dağıtım maliyetleri üzerinden yeniden enflasyonist baskılar yaratabilir.
ABD Başkanı Donald Trump’ın daha önce uygulamaya koyduğu gümrük vergisi politikaları bu kapsamda örnek olarak gösteriliyor. Bu tür gelişmelerin, ECB’nin para politikası üzerindeki manevra alanını daraltabileceği değerlendiriliyor. Dolayısıyla, fiyat istikrarının sağlandığına dair mevcut sinyallerin daha dikkatli izlenmesi gerektiği vurgulanıyor.
Faiz Politikası: Güvercin Tutum Sürdürülüyor
ECB, enflasyondaki yavaşlamayı dikkate alarak 2024 yılı haziran ayından bu yana güvercin bir para politikası izliyor. Son olarak 17 Nisan 2025’te gerçekleştirilen toplantıda Banka, üç temel politika faizini 25 baz puan düşürdü. Bu çerçevede, mevduat faiz oranı yüzde 2,50 seviyesinden yüzde 2,25’e indirildi. Böylece 2024 ortasından itibaren gerçekleştirilen yedinci faiz indirimiyle birlikte, ECB’nin büyümeyi destekleyici yaklaşımını sürdürdüğü görülüyor.
Faiz oranlarındaki bu gevşeme, özellikle reel sektör ve tüketici kredileri üzerindeki baskıyı hafifletmeyi ve ekonomik toparlanmayı teşvik etmeyi amaçlıyor. Ancak ECB’nin bu kararlarında, enflasyonun istikrarlı biçimde kontrol altına alınmış olmasının ve fiyat istikrarı hedefinden sapma riskinin düşük görülmesinin belirleyici olduğu unutulmamalı.
Haziran Toplantısı Beklentileri
ECB’nin bir sonraki para politikası toplantısı 5 Haziran 2025 tarihinde yapılacak. Mevcut ekonomik veriler ve piyasa beklentileri, bu toplantıda 25 baz puanlık yeni bir faiz indiriminin yüksek olasılıkla gerçekleşeceğine işaret ediyor. Piyasalar, ECB’nin bu indirimi gerçekleştirmesiyle birlikte para politikasında normalleşme sürecinin devam edeceğini ve büyüme önceliğinin daha fazla öne çıkacağını öngörüyor.
Ancak ECB’nin temkinli yaklaşımı da göz ardı edilmemeli. Banka, kısa vadeli kazanımları abartmadan, orta ve uzun vadeli dengeleri de gözeterek hareket etmeye devam edecektir. Bu bağlamda, küresel belirsizlikler, enerji fiyatlarındaki potansiyel oynaklık ve jeopolitik gelişmeler, para politikası kararlarında belirleyici rol oynamaya devam edecek.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
[email protected]