Fonun kapsamı, bugüne kadar yaşanan gelişmeler ve gelecek beklentileri

Resmî Gazete ’de yayımlanan yeni Cumhurbaşkanı Kararı ile İşsizlik Sigortası Fonu’nun kullanımına dair önemli bir değişiklik yapıldı: Fonun bir önceki yıl elde ettiği prim gelirlerinden belirli alanlara ayrılacak oran, 2025 yılı için yüzde 30’dan yüzde 50’ye çıkarıldı. Peki bu karar ne anlama geliyor? İşsizlik Sigortası Fonu nedir, bugüne kadar nasıl yönetildi ve ne gibi amaçlara hizmet etti? Gelin, biraz daha detaylı ve geniş bir perspektiften bakalım.
İşsizlik Sigortası Fonu nedir, neden kuruldu?
Türkiye’de 1999 yılında yürürlüğe giren 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu ile hayata geçirilen İşsizlik Sigortası Fonu, temel olarak sigortalı çalışanların işsiz kalması durumunda geçici bir süre gelir desteği sağlamak amacıyla kuruldu. Ancak zaman içinde fonun rolü yalnızca işsizlik maaşı ödemekten ibaret kalmadı; istihdamı artırıcı ve koruyucu politikalara, mesleki eğitim projelerine, danışmanlık ve yönlendirme hizmetlerine de kaynak ayırarak, iş gücü piyasasını daha dinamik ve dayanıklı hale getirmeyi hedefledi.
Fonun gelir kaynakları ve büyüklüğü
İşsizlik Sigortası Fonu, çalışanlardan, işverenlerden ve devletten alınan primlerden oluşan bir yapıya sahip. Çalışanlar maaşlarının %1’i oranında, işverenler %2 oranında ve devlet de %1 oranında katkı sağlıyor. Yani her ay çalışan ve işverenlerin maaş bordrolarında görülen kesintilerle bu fon büyüyor.
Kurulduğu günden bu yana fon, önemli bir birikim sağladı. Özellikle 2000’li yıllardan sonra büyüyen istihdam ve düzenli prim ödemeleri sayesinde fonun varlıkları ciddi rakamlara ulaştı. Ancak bu büyüklük beraberinde zaman zaman fonun nasıl kullanıldığı konusunda tartışmaları da getirdi.
Fonun sadece işsizlik maaşı değil, başka amaçları da var
İşsizlik Sigortası Fonu’nun temel görevlerinden biri elbette işsiz kalan sigortalılara belli bir süre ve belirli koşullarda işsizlik ödeneği sağlamak. Ancak bununla sınırlı değil. Kanun ve ilgili düzenlemeler uyarınca fon kaynakları;
Çalışanların mesleki becerilerini geliştirecek kurslar ve eğitim programları düzenlemek,
Teknolojik değişim nedeniyle işsiz kalma riski taşıyanları yeni iş kollarına hazırlamak,
İstihdamı korumaya veya artırmaya yönelik projeleri finanse etmek,
İşe yerleştirme ve danışmanlık hizmetlerini yaygınlaştırmak,
İşgücü piyasasına dair araştırmalar ve planlamalar yapmak,
Ayrıca fondan ödenmek üzere sözleşmeli personelin ve kurum kadrolarına geçen çalışanların mali ve sosyal haklarını karşılamak
Gibi oldukça geniş bir yelpazede kullanılabiliyor.
Bugüne kadar yaşanan gelişmeler ve tartışmalar
Fonun kurulduğu ilk yıllarda, biriken kaynaklar daha çok işsizlik ödemelerine ve eğitim-danışmanlık gibi doğrudan işgücü desteklerine yönlendirildi. Ancak ilerleyen yıllarda, özellikle istihdam teşvikleri adı altında işverenlere yönelik destekler ve bazı özel projelere ayrılan kaynakların miktarı arttı. Bu durum, zaman zaman “fonun amacı dışında kullanıldığı” veya “işsiz kalanlara ayrılan kaynağın azalacağı” gibi eleştirilerin yapılmasına yol açtı.
Buna karşılık yetkililer, fon kaynaklarının aktif istihdam politikalarına harcanmasının, uzun vadede işsizliğin önlenmesine katkı sağladığını savundu. Yani fon, sadece işsiz kalanlara ödeme yapan bir yapı değil; aynı zamanda insanları işsiz kalmaktan korumaya çalışan, mesleki gelişimlerini destekleyen, daha güçlü bir iş gücü piyasası yaratmayı amaçlayan bir mekanizma olarak da görev yaptı.
Yüzde 50’lik oran ne anlama geliyor?
Yeni alınan kararla, fonun bir önceki yıl prim gelirlerinden ayrılıp bu saydığımız geniş alanlarda kullanılacak kısım, 2025 yılı için yüzde 50’ye yükseltildi. Daha önce bu oran yüzde 30 düzeyindeydi.
Bu artış, fonun daha büyük bir kısmının iş gücünün eğitimine, istihdamı artırıcı projelere, danışmanlık ve rehberlik hizmetlerine ve araştırmalara ayrılacağı anlamına geliyor. Yani fon, pasif birikimden çok, aktif istihdam politikalarını daha fazla finanse edecek bir yapıya doğru ilerlemiş olacak.
Genel olarak bakıldığında
İşsizlik Sigortası Fonu, sadece işsizlik maaşı ödeyen bir kasa değil; Türkiye’de iş gücü piyasasını güçlendirmeyi, çalışanların vasıflarını geliştirmeyi, işsiz kalma riskini azaltmayı ve istihdamı korumayı hedefleyen çok yönlü bir sosyal politika aracıdır.
Bu fon, kurulduğu günden bu yana milyonlarca kişiye doğrudan veya dolaylı olarak destek verdi. Yeni alınan karar ise, fonun daha proaktif bir şekilde, yani işsizlik oluşmadan önce tedbirler alacak şekilde kullanılmasını ve çalışanların mesleki gelişimine daha fazla kaynak ayrılmasını sağlayacak. Böylece uzun vadede hem işsizlik oranlarının düşmesi hem de iş gücünün daha donanımlı hale gelmesi hedefleniyor.
Kısacası, İşsizlik Sigortası Fonu, ekonomide dalgalanmaların, teknolojik dönüşümlerin ve küresel risklerin arttığı bir dönemde, Türkiye’nin istihdam güvenliği açısından en önemli araçlarından biri olmayı sürdürüyor ve yeni kararla birlikte bu rolünün daha da güçlenmesi bekleniyor.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
[email protected]