Türkiye’de derinleşen ekonomik sıkıntılar ve artan hayat pahalılığı, milyonlarca vatandaşın cüzdanını kredi kartlarına daha da bağımlı hâle getirdi.

Son açıklanan veriler, kredi kartı kullanımının tarihi zirvelerde olduğunu, toplam bireysel borç stokunun ise rekor kırdığını ortaya koyarken; ekonomi yönetiminden borç baskısını azaltmaya yönelik yeni adımlar geldi.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), temmuz ayında yayımlanan yeni tebliğ ile kredi kartı ve ihtiyaç kredisi borçlarına 48 aya kadar yapılandırma imkânı tanımıştı. Bu karar, borcunu ödeyemeyen milyonlarca kişi için geçici bir rahatlama sağlarken, şimdi kredi kartından nakit çekim limitlerinin artırılması ve taksit vadelerinin uzatılması gündeme geliyor.
*Rakamlarla Türkiye’nin Borç Fotoğrafı
2025 Haziran itibarıyla aktif kredi kartı sayısı: 110 milyonun üzerinde.
Toplam bireysel kredi kartı borcu: Yaklaşık 1,4 trilyon TL.
Bireysel krediler toplamı: 3,2 trilyon TL’yi aştı.
Kredi kartı kullanıcılarının yaklaşık %40’ı borcunu ancak asgari ödeme seviyesinde ödeyebiliyor, geri kalan kısmı ise yüksek faizle devrederek borç stokunu büyütüyor.
Bu tablo, Türkiye’de hane halkının giderek kredi kartı borcuna bağımlı hale geldiğini açıkça ortaya koyuyor. Artan enflasyon ve düşen reel gelir, kart kullanımının temel ihtiyaçları karşılamaya yönelik “zorunlu” bir araca dönüşmesine yol açtı.
*Yeni Düzenlemenin Ayrıntıları
Ekonomi yönetimi, uzun süredir bankalardan gelen talepleri de dikkate alarak şu değişikliklere hazırlanıyor:
Kredi kartı nakit çekim üst limiti 25 bin TL’den 50 bin TL’ye çıkarılacak.
Nakit çekimlerde 3 ay olan taksit imkânı, 6 aya kadar uzatılacak.
Bu değişikliklerin, Merkez Bankası’nın 24 Temmuz 2025’teki Para Politikası Kurulu toplantısının ardından BDDK tarafından resmen duyurulması ve yürürlüğe girmesi bekleniyor.
Kısa Vadede Rahatlama, Uzun Vadede Risk
Bu adımların kısa vadede tüketici üzerindeki ödeme baskısını azaltacağı, borcunu devreden ve nakit ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan milyonlarca kişiye geçici nefes aldıracağı kesin. Ancak uzmanlar, uzun vadede bu tip esnetmelerin borç yükünü daha da artırabileceğine dikkat çekiyor.
Çünkü Türkiye’de son yıllarda enflasyon oranları yüksek seyrediyor; TÜİK verilerine göre yıllık enflasyon 35 in üzerinde. Hane halkı gelirleri ise bu oranın çok altında artıyor. Bu durum, insanların kart borçlarını kapatmak yerine sürekli devretmesine ve faiz yükünün katlanmasına sebep oluyor. Borçla borcu kapatma eğilimi sürdüğü sürece, nakit avans limitinin artması borç sarmalını genişletme riski taşıyor.
*Ekonomi Yönetiminin İkilemi
Ekonomi yönetimi aslında zor bir denge kurmaya çalışıyor. Bir yandan:
Faizleri yüksek tutarak enflasyonu kontrol altında tutmayı,
Yurt dışı yatırımcıya “kararlı para politikası” mesajı vermeyi,
Ama diğer yandan:
İç talebin tamamen daralmasını ve piyasanın durma noktasına gelmesini engellemeyi hedefliyor.
Bu yüzden “sıkı para politikası” ve “seçici normalleşme” adı verilen, dar gelirliyi biraz rahatlatan ama kredi genişlemesini sınırlı tutan karma bir model izleniyor. Nakit çekim limit ve vade değişiklikleri de bu modelin bir parçası olarak öne çıkıyor.
*Asıl Çözüm Nerede?
Ekonomistlere göre kalıcı çözüm, enflasyonun düşmesi, gelirlerin artması ve vatandaşın tüketici kredisine olan bağımlılığının azaltılması. Yani:
Enflasyonun %10-15 bandına kadar düşmesi,
Asgari ücret ve memur maaşlarının enflasyon üzerinde artması,
Kredi kartının “temel ihtiyaç finansmanı” değil, kontrollü bir ödeme aracı olarak kullanılması.
Aksi hâlde, yeni limit artışları ve vade uzatmaları, kısa vadede ferahlık sağlarken uzun vadede yeni borç krizlerinin kapısını aralayabilir.
Sonuç olarak; kredi kartı kullanıcılarını yakından ilgilendiren bu yeni adımlar, kısa vadede cüzdanları biraz rahatlatacak gibi görünüyor. Fakat asıl mesele, gelir artışı olmadan borç stokunun büyümesini engellemek ve enflasyonu kalıcı olarak dizginlemek.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
[email protected]