Son günlerde döviz piyasalarında dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. Avrupa’nın ortak para birimi euro, 1,17 dolar sınırına dayanarak son dört yılın en güçlü seviyelerinden birine ulaştı. Bu durum, aylardır finans çevrelerinde konuşulan “1,20 dolar” hedefini yeniden masaya getirdi. Görünüşe göre, sadece teknik göstergeler değil, jeopolitik yumuşama ve küresel ekonomik şartlar da euro’yu yukarı itiyor. Elbette bu gelişmenin Türkiye gibi Avrupa ile güçlü ticari ilişkileri olan ülkeler için ciddi sonuçları var. Gelin, bu tabloyu hem küresel yönleriyle hem de Türkiye’ye etkileri açısından daha yakından ele alalım.
EURO 1,17’YE YAKLAŞTI: BU SADECE RAKAM DEĞİL, BİR EŞİK
Euro’nun 1,17 dolar seviyesine yaklaşması basit bir kur hareketi değil. Bu seviye, finans dünyasında hem psikolojik hem de teknik açıdan önemli bir “dönüm noktası” olarak görülüyor. Çünkü bu eşiğin aşılması hâlinde, euro için 1,20 dolara kadar “boş bir alan” oluşuyor. Yani yukarı yönlü hareketin önünde teknik bir engel kalmıyor.
Son günlerde euro’nun yüzde 1,6 oranında değer kazanması, yatırımcıların artık daha fazla risk almak istemediğini, bunun yerine daha öngörülebilir para birimlerine yöneldiğini gösteriyor. Bu da küresel anlamda yeni bir denge arayışına girildiğinin sinyali.
JEOPOLİTİK RİSKLERİN AZALMASI VE FED’İN TUTUMU EURO’YU DESTEKLİYOR
Peki, euro neden yükseliyor? Cevap birden fazla:
Ortadoğu’da geçici de olsa sağlanan ateşkesler ve jeopolitik tansiyonun düşmesi, güvenli liman arayan yatırımcıları euro gibi oturmuş para birimlerine yönlendirdi.
ABD’den gelen ekonomik verilerin beklentilerin altında kalması, doları zayıflattı.
ABD Merkez Bankası (Fed) artık agresif faiz artışlarından uzak duruyor. Başkan Jerome Powell’ın “temkinli faiz indirimi” açıklamaları, doları baskılıyor.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) ise daha kararlı bir görünüm sergiliyor. Faizleri yavaş indiriyor, iletişim stratejisi piyasayı paniğe sürüklemiyor.
Tüm bu gelişmeler bir araya geldiğinde euro’nun eli güçleniyor. Hatta 1,1641 seviyesine kadar çıkan euro, Ekim 2021’den bu yana en yüksek seviyesini gördü.
STRATEJİSTLER 1,20 DOLAR TAHMİNİNDE BULUNUYOR
Uluslararası yatırım bankaları artık euro’da yeni bir dalga bekliyor.
HSBC, 2025 yıl sonu tahminini 1,15’ten 1,20 dolara çıkardı.
Danske Bank euro/dolar için 12 aylık hedefini 1,20 olarak sürdürüyor.
Deutsche Bank stratejistleri ise 2025 Aralık’ına kadar euro’nun 1,20’ye ulaşacağını öngörüyor.
Bu tahminler, sadece kuru izleyen yatırımcılar için değil, Avrupa ile iş yapan tüm kesimler için önemli. Çünkü kurun bu kadar yükselmesi, ithalat-ihracat dengesini, enflasyon risklerini ve hatta turizm gelirlerini bile etkileyebilir.
TÜRKİYE’YE ETKİLERİ: HEM AVANTAJ HEM RİSK
Euro’daki bu değerlenmenin Türkiye’ye etkileri çok boyutlu:
1. İthalat Daha Pahalı Olabilir
Türkiye’nin Avrupa’dan ithal ettiği pek çok ürün –özellikle otomotiv, makine, elektronik gibi ara mal ve sermaye ürünleri– euro ile fiyatlandırılıyor. Kur arttıkça bu ürünler daha pahalı hâle geliyor. Bu da Türkiye’de üretim maliyetlerini ve nihai tüketici fiyatlarını etkileyebilir. Enflasyonist baskı yaratması mümkün.
2. İhracatçı İçin Avantajlı Bir Dönem
Diğer yandan Türkiye’nin Avrupa’ya ihracatında euro’nun değerli olması, döviz bazlı gelirleri artırır. Örneğin Avrupa’ya tekstil, mobilya, gıda, beyaz eşya gibi ürünler satan Türk firmaları, daha yüksek gelir elde edebilir. Bu da dış ticaret dengesine pozitif katkı sunabilir.
3. Turizmde Euro Bereketi
Avrupa’dan gelen turistler Türkiye’de harcama yaparken euro kullanıyor. Euro’nun değerli olması, Türkiye’yi Avrupa turistleri için daha cazip ve “ucuz” hâle getiriyor. Bu da turizm gelirlerine olumlu yansıyabilir. Özellikle yaz sezonunda bu etkinin daha fazla hissedilmesi beklenebilir.
MERKEZ BANKALARI ARASINDAKİ FAİZ DENGESİ DEĞİŞİYOR
Piyasalar şu anda Fed’in yıl sonuna kadar 59 baz puan faiz indirimi yapmasını bekliyor. ECB için beklenti ise 25 baz puanlık sınırlı bir gevşeme. Bu da iki para birimi arasındaki “faiz farkının” azalması anlamına geliyor. Faiz farkı azaldığında, euro yatırımcılar için daha cazip hâle geliyor.
ECB’nin başekonomisti Philip Lane’in yaptığı açıklamalar da bunu destekliyor: Enflasyon düşüyor, ama faiz indirimlerinde aşırıya kaçmayacaklar. Bu da piyasaya “güven” veriyor.
SONUÇ: EURO’DAKİ YÜKSELİŞ KÜRESEL EKONOMİNİN RENGİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Sonuç olarak euro’nun 1,20 dolara doğru ilerleyişi sadece Avrupa'yı değil, Türkiye gibi Avrupa ile ekonomik olarak iç içe geçmiş ülkeleri doğrudan etkiliyor. Bu hareketin kalıcı olup olmayacağını zaman gösterecek. Ancak ortada net olan bir şey var:
Küresel dengeler değişiyor ve bu değişimin döviz piyasalarına yansıması daha yeni başladı.
Türkiye olarak bu dönemde yapılması gereken şey, kur riskini doğru yönetmek, ihracat fırsatlarını değerlendirmek ve ithalat maliyetlerine karşı üretim zincirlerini güçlendirmek olmalı. Çünkü küresel piyasalar yeni bir döneme girerken, fırsatlarla birlikte riskler de büyüyor.