Hasan Tahsin
Köşe Yazarı
Hasan Tahsin
 

ZEHİRLİ “CEHALETLE” SINANIYORUZ!

  Bu ülkede artık kimse “açlıktan” ölmüyor; “sorumsuzluktan zehirlenip” ölüyor. Çünkü yoksulluğu yönetenler, açlığı istismar edenler ve halkın sağlığını üç kuruşa satanlar elbirliğiyle memleketi “gıda çöplüğüne” çevirdi. Türkiye’de artan gıda zehirlenmeleri tesadüf değil; “ihmalin, aymazlığın ve vurdumduymazlığın toplu cinayetidir.” Bir zamanlar sokak lezzeti kültürdü; bugün “mideleri delip geçen kimyasal bir mayın” gibi.  “En ucuza” yönelen halkın tabağında: * Bozuk yağlar, * İki gün önceki tavuk, * Merdiven altı üretim, * Üzerine de “aman bi’ şey olmaz” cehaleti… Denetim nerede mi? Fotoğraf çektikten sonra kapatılan kepenklerde, gözü boyanmış raporlarda… Bu ülkede “denetim” bile göstermelik; medyatik. Sağlık ise Allah’a emanet. Medyadaki Yemek Programları: Zengin Mutfağıyla, Yoksul Halkla Dalga Geçme Ritüeli! Televizyonda şatafat, halkın mutfağında yokluk.Ekranda üç kilo tereyağıyla yapılan yemekler;gerçekte yarım litre yağı günlere bölen insanlar. Bu programlar eğlence değil;Yoksulun karşısına “bak böyle yaşamalısın ama yaşayamazsın” diye konmuş psikolojik işkence. Halk karın doyuracak bir şey bulamayınca merdiven altı çöplük mutfaklara koşuyor. Sonra sabah haberlerinde: “Beş kişi öldü, 43 kişi hastanede.” Ortada kader yok. Var olan tek şey sorumsuzluk!   Ya Tarlada 2 lira Olan Marulun Markette 60 lira Olması Nedir? Bir marulun fiyatı bile memleketin sağlık sisteminden daha tutarlı. Tarlada 2 lira olan ürünün markette 60 liraya çıkması “serbest piyasa” değil;halkı sömürmek! Arada kim var? Nakliye tekelcisi, aracı çetesi, depo komisyoncusu, market zinciri fırsatçıları… Hepsi aynı tabaktan yiyor;o tabaktaki maruldan halkın payına sadece etiketteki fiyat şoku ve düşük gelir kalıyor. Üreten köylü batıyor. İsyan edince de “soruşturma” yiyor. Gücü sadece üreticiye yeten irade, durumdan memnun ve geçiştirmeye çalışıyor. Ne de olsa emrinde istediğini “manşet” yapan “medyacılar” var! Tüketen halk zehirleniyor. Kazanan? Hep aynı üç-beş asalak. Yoksulluk + Cehalet + Denetimsizlik = Mükemmel Facia Bu üçlü bir araya geldi mi memleketi kurtarmaya hiçbir doktor, hiçbir bakanlık, hiçbir “farkındalık kampanyası” yetmez. Yoksulluk itiyor, Cehalet kör ediyor, Denetimsizlik öldürüyor. Askerler, öğrenciler ve hatta hastane çalışanları bile kendilerine verilen “yemekten” kolayca zehirlenebiliyor! Ve bir “cancanlı haberle” geçiştiriliyor. Ardı ne, sorumlular kimler, kime yakınlar araştırılmıyor. “Özelleştirilen” yemek sektörü sadece “kazandığı paraya” bakıyor! Türkiye’de gıda zehirlenmesi kader değil; 1. Gıda Denetiminde Sıfır Tolerans: Zehir satanı “esnaf” diye koruyan düzenden acilen vazgeçilmeli. 2. “Aracı Terörünü” Bitirecek Kanun:Üretici doğrudan tüketiciye satabilmeli; mafyanın ekmeği kesilmeli. 3. Sokak Lezzetleri İçin Sert Standart:Hijyen belgesi olmayan bir daha tezgâh açamamalı. 4. Fahiş Fiyata Ağır Ceza:Tarladan markete 30 kat fiyat artışı yapanların işletmesi kapatılmalı. 5. Medya İçin Sorumluluk Yasası: “14 çeşit sosla ördek” yapan programların yerine, ucuz ve güvenli mutfak kültürü anlatılmalı. Bu sistem böyle gitmez. Halkın sofrasında bereket değil, “zehir” var artık. Ülkenin geleceğini bombalar değil, bozuk gıdalar çökertir. Çünkü zehirlenen sadece mide değildir. Toplumun vicdanı, sağlığı, iradesi de zehirlenir.
Ekleme Tarihi: 22 Kasım 2025 -Cumartesi

ZEHİRLİ “CEHALETLE” SINANIYORUZ!

 

Bu ülkede artık kimse “açlıktan” ölmüyor; “sorumsuzluktan zehirlenip” ölüyor.

Çünkü yoksulluğu yönetenler, açlığı istismar edenler ve halkın sağlığını üç kuruşa satanlar elbirliğiyle memleketi “gıda çöplüğüne” çevirdi.

Türkiye’de artan gıda zehirlenmeleri tesadüf değil; “ihmalin, aymazlığın ve vurdumduymazlığın toplu cinayetidir.”

Bir zamanlar sokak lezzeti kültürdü; bugün “mideleri delip geçen kimyasal bir mayın” gibi. 

“En ucuza” yönelen halkın tabağında:

* Bozuk yağlar,

* İki gün önceki tavuk,

* Merdiven altı üretim,

* Üzerine de “aman bi’ şey olmaz” cehaleti…

Denetim nerede mi?

Fotoğraf çektikten sonra kapatılan kepenklerde, gözü boyanmış raporlarda…

Bu ülkede “denetim” bile göstermelik; medyatik. Sağlık ise Allah’a emanet.

Medyadaki Yemek Programları: Zengin Mutfağıyla, Yoksul Halkla Dalga Geçme Ritüeli!

Televizyonda şatafat, halkın mutfağında yokluk.Ekranda üç kilo tereyağıyla yapılan yemekler;gerçekte yarım litre yağı günlere bölen insanlar.

Bu programlar eğlence değil;Yoksulun karşısına “bak böyle yaşamalısın ama yaşayamazsın” diye konmuş psikolojik işkence.

Halk karın doyuracak bir şey bulamayınca merdiven altı çöplük mutfaklara koşuyor.

Sonra sabah haberlerinde:

“Beş kişi öldü, 43 kişi hastanede.”

Ortada kader yok.

Var olan tek şey sorumsuzluk!

 

Ya Tarlada 2 lira Olan Marulun Markette 60 lira Olması Nedir?

Bir marulun fiyatı bile memleketin sağlık sisteminden daha tutarlı.

Tarlada 2 lira olan ürünün markette 60 liraya çıkması “serbest piyasa” değil;halkı sömürmek!

Arada kim var?

Nakliye tekelcisi, aracı çetesi, depo komisyoncusu, market zinciri fırsatçıları…

Hepsi aynı tabaktan yiyor;o tabaktaki maruldan halkın payına sadece etiketteki fiyat şoku ve düşük gelir kalıyor.

Üreten köylü batıyor. İsyan edince de “soruşturma” yiyor. Gücü sadece üreticiye yeten irade, durumdan memnun ve geçiştirmeye çalışıyor. Ne de olsa emrinde istediğini “manşet” yapan “medyacılar” var!

Tüketen halk zehirleniyor.

Kazanan?

Hep aynı üç-beş asalak.

Yoksulluk + Cehalet + Denetimsizlik = Mükemmel Facia

Bu üçlü bir araya geldi mi memleketi kurtarmaya hiçbir doktor, hiçbir bakanlık, hiçbir “farkındalık kampanyası” yetmez.

Yoksulluk itiyor,

Cehalet kör ediyor,

Denetimsizlik öldürüyor.

Askerler, öğrenciler ve hatta hastane çalışanları bile kendilerine verilen “yemekten” kolayca zehirlenebiliyor! Ve bir “cancanlı haberle” geçiştiriliyor. Ardı ne, sorumlular kimler, kime yakınlar araştırılmıyor. “Özelleştirilen” yemek sektörü sadece “kazandığı paraya” bakıyor!

Türkiye’de gıda zehirlenmesi kader değil;

1. Gıda Denetiminde Sıfır Tolerans: Zehir satanı “esnaf” diye koruyan düzenden acilen vazgeçilmeli.

2. “Aracı Terörünü” Bitirecek Kanun:Üretici doğrudan tüketiciye satabilmeli; mafyanın ekmeği kesilmeli.

3. Sokak Lezzetleri İçin Sert Standart:Hijyen belgesi olmayan bir daha tezgâh açamamalı.

4. Fahiş Fiyata Ağır Ceza:Tarladan markete 30 kat fiyat artışı yapanların işletmesi kapatılmalı.

5. Medya İçin Sorumluluk Yasası: “14 çeşit sosla ördek” yapan programların yerine, ucuz ve güvenli mutfak kültürü anlatılmalı.

Bu sistem böyle gitmez.

Halkın sofrasında bereket değil, “zehir” var artık.

Ülkenin geleceğini bombalar değil, bozuk gıdalar çökertir.

Çünkü zehirlenen sadece mide değildir. Toplumun vicdanı, sağlığı, iradesi de zehirlenir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.