Ali Onar
Köşe Yazarı
Ali Onar
 

TEKNOFEST KUŞAĞI; GELECEĞİN STRATEJİK SİGORTASI

İlki 2018'de gerçekleştirilen TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’ni sekizincisi dün Selçuk Bayraktar’ın açılış konuşması ile başladı. Öncelikle konuşmayı okumanızı ya da en azından sosyal medyadan bulup dinlemenizi tavsiye ederim. TEKNOFEST’in ruhunu anlamak ve Selçuk Bayraktar’ın açılış konuşmasını okumak, bugünün Türkiye’sinde siyasetin, teknolojinin ve millî hafızanın nasıl iç içe geçtiğini, nasıl bir vizyon ortaya konduğunu daha net göstermektedir. Teknofest yalnızca popüler bir festival değil, aynı zamanda Türkiye Yüzyılı idealinde gerçekleştirilen bir hareketin stratejik anlamını, toplumsal psikolojisini ve devlet-sivil yapı ilişkilerindeki dönüşümü de bizlere göstermektedir. Bayraktar’ın konuşmasında altı koyu koyu çizgilerle vurgulanan temel husus; “Kendi teknoloji ekosistemimizi kurma” idealidir. Bu ideal,Türkiye Yüzyılı ideali ile örtüşen, Türkiye’nin dışa bağımlılığının güvenlik ve ekonomik risklerle doğrudan ilişkili olduğu çağda ideolojik bir karşı strateji sunmaktadır. Gerçekten de bir ülkenin teknolojik bağımsızlığı; sadece askeri kabiliyetleri güçlendirmek değil, aynı zamanda tedarik zincirleri, yazılım-donanım ekosistemleri, insan kaynağı ve kurumsal kapasite inşasını da içermektedir. Bayraktar’ın konuşmasındaki vurguladığı en can alıcı noktalardan biri ise meselenin sadece hızlı roketler yapmak değil; teknolojiyi ahlakla, aklı vicdanla birleştirebilmek olduğuna dair tespitleridir. Eş anlatımla Gücü ahlakla dengelemek. Çünkü bugün dünyanın şahit olduğu en büyük trajedi Gazze’de yaşanmaktadır. Çocukların, bebeklerin katledildiği bir ortamda “ilerlemiş teknoloji” ifadesi, insanlığa fayda değil zulüm üreten bir araç hâline gelmiştir. İşte Türkiye’nin ve TEKNOFEST kuşağının farkı tam burada ortaya çıkmaktadır;  Bizim için teknoloji, tahakküm aracı değil; Özgürlüğün, caydırıcılığın ve adaletin teminatıdır. Bugün dünyanın dört bir yanında adaletin öldüğü, Hukukun hiçe sayıldığı, insan onurunun yok sayıldığı bir çağda Türkiye’nin genç kuşağıyla önerdiği yol  belki de kaderimizi belirleyecek yoldur. O yol da “Millî Teknoloji Hamlesi”dir. Bu hamle, sadece güçlü bir orduya değil, güçlü bir ekonomiye, güçlü bir topluma ve en önemlisi güçlü bir ahlaki zemine dayanmak zorundadır. Unutulmamalıdır ki, eğitimli gençlik olmadan hiçbir ulusal strateji kalıcı olamaz. Bu nedenle Bayraktar’ın bahsettiği ve idealize ettiği TEKNOFEST kuşağı, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek bir insan kaynağı havuzudur. Bu havuzun ülke çıkarına dönüşmesi için kalıcı ve sistematik reformlar yapılması gerektiği de tartışmasızdır. “Türkiye Yüzyılı” idealinin içini doldurmak istiyorsak devlet, akademi ve iş dünyası üçgeninde derinleşen, ölçülebilir hedeflerle desteklenen bir politika mimarisi inşa edilmelidir. Bu mimari hayata geçtiğinde, Türkiye Yüzyılı ideali gerçeğe dönüşecek, ülkenin kaderi değişecektir. Gençler gibi ifade edebilir miyim bilmiyorum ama Bugün TEKNOFEST alanında yürüyen her genç, aslında Türkiye Yüzyılı’nın pistinde koşmaktadır. Onların tasarladığı insansız hava araçları, geliştirdiği yazılımlar, ürettiği mühendislik çözümleri yalnızca bir yarışmanın değil, bir milletin kader yolculuğunun kilometre taşlarıdır. Allah bu gençlerin aklını ve emeğini bereketlendirsin, yollarını açık eylesin. Türkiye’nin göğsünü yırtarcasına yükselen her milli proje, bu millete huzur, bu devlete güç, bu vatana ebediyet getirsin.
Ekleme Tarihi: 18 Eylül 2025 -Perşembe

TEKNOFEST KUŞAĞI; GELECEĞİN STRATEJİK SİGORTASI

İlki 2018'de gerçekleştirilen TEKNOFEST Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali’ni sekizincisi dün Selçuk Bayraktar’ın açılış konuşması ile başladı.

Öncelikle konuşmayı okumanızı ya da en azından sosyal medyadan bulup dinlemenizi tavsiye ederim.

TEKNOFEST’in ruhunu anlamak ve Selçuk Bayraktar’ın açılış konuşmasını okumak, bugünün Türkiye’sinde siyasetin, teknolojinin ve millî hafızanın nasıl iç içe geçtiğini, nasıl bir vizyon ortaya konduğunu daha net göstermektedir.

Teknofest yalnızca popüler bir festival değil, aynı zamanda Türkiye Yüzyılı idealinde gerçekleştirilen bir hareketin stratejik anlamını, toplumsal psikolojisini ve devlet-sivil yapı ilişkilerindeki dönüşümü de bizlere göstermektedir.

Bayraktar’ın konuşmasında altı koyu koyu çizgilerle vurgulanan temel husus;

“Kendi teknoloji ekosistemimizi kurma” idealidir.

Bu ideal,Türkiye Yüzyılı ideali ile örtüşen, Türkiye’nin dışa bağımlılığının güvenlik ve ekonomik risklerle doğrudan ilişkili olduğu çağda ideolojik bir karşı strateji sunmaktadır.

Gerçekten de bir ülkenin teknolojik bağımsızlığı; sadece askeri kabiliyetleri güçlendirmek değil, aynı zamanda tedarik zincirleri, yazılım-donanım ekosistemleri, insan kaynağı ve kurumsal kapasite inşasını da içermektedir.

Bayraktar’ın konuşmasındaki vurguladığı en can alıcı noktalardan biri ise meselenin sadece hızlı roketler yapmak değil; teknolojiyi ahlakla, aklı vicdanla birleştirebilmek olduğuna dair tespitleridir.

Eş anlatımla Gücü ahlakla dengelemek.

Çünkü bugün dünyanın şahit olduğu en büyük trajedi Gazze’de yaşanmaktadır.

Çocukların, bebeklerin katledildiği bir ortamda “ilerlemiş teknoloji” ifadesi, insanlığa fayda değil zulüm üreten bir araç hâline gelmiştir.

İşte Türkiye’nin ve TEKNOFEST kuşağının farkı tam burada ortaya çıkmaktadır;

 Bizim için teknoloji, tahakküm aracı değil;

Özgürlüğün, caydırıcılığın ve adaletin teminatıdır.

Bugün dünyanın dört bir yanında adaletin öldüğü,

Hukukun hiçe sayıldığı, insan onurunun yok sayıldığı bir çağda Türkiye’nin genç kuşağıyla önerdiği yol  belki de kaderimizi belirleyecek yoldur.

O yol da “Millî Teknoloji Hamlesi”dir.

Bu hamle, sadece güçlü bir orduya değil, güçlü bir ekonomiye, güçlü bir topluma ve en önemlisi güçlü bir ahlaki zemine dayanmak zorundadır.

Unutulmamalıdır ki, eğitimli gençlik olmadan hiçbir ulusal strateji kalıcı olamaz.

Bu nedenle Bayraktar’ın bahsettiği ve idealize ettiği TEKNOFEST kuşağı, Türkiye’nin geleceğini inşa edecek bir insan kaynağı havuzudur.

Bu havuzun ülke çıkarına dönüşmesi için kalıcı ve sistematik reformlar yapılması gerektiği de tartışmasızdır.

“Türkiye Yüzyılı” idealinin içini doldurmak istiyorsak devlet, akademi ve iş dünyası üçgeninde derinleşen, ölçülebilir hedeflerle desteklenen bir politika mimarisi inşa edilmelidir.

Bu mimari hayata geçtiğinde, Türkiye Yüzyılı ideali gerçeğe dönüşecek, ülkenin kaderi değişecektir.

Gençler gibi ifade edebilir miyim bilmiyorum ama

Bugün TEKNOFEST alanında yürüyen her genç, aslında Türkiye Yüzyılı’nın pistinde koşmaktadır. Onların tasarladığı insansız hava araçları, geliştirdiği yazılımlar, ürettiği mühendislik çözümleri yalnızca bir yarışmanın değil, bir milletin kader yolculuğunun kilometre taşlarıdır.

Allah bu gençlerin aklını ve emeğini bereketlendirsin, yollarını açık eylesin.

Türkiye’nin göğsünü yırtarcasına yükselen her milli proje, bu millete huzur, bu devlete güç, bu vatana ebediyet getirsin.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.