Chp’nin aylardır beklenen “Mutlak Butlan “ davası nihayet sonuçlandı.
Mahkeme, davanın usulden reddedilmesine karar verdi.
Böylece Oscar senaryolarına taş çıkartacak bütün senaryolar çöktü.
En çok da “yandaş yargı” senaryosu doğrudan çöpe gitti.
Her zaman dediğimi tekrarlıyorum.
Bütün mahkeme kararları tartışılabilir.
Ama hukuki argümanınız varsa ve verilen karara azami saygı göstererek.
Nitekim benim görüşüme göre Mahkeme'nin kararına katılmam mümkün değil.
Ancak anlatmak istediğim bu değil.
Bildiğimiz kadarıyla Chp kongrelerine tedbir istemli açılan sayısı altı.
Yine bildiğimiz kadarıyla bir mahkeme kararı dışında tedbir kararı veren mahkeme olmadı.
Bu davaları açanlarda Chp’li delegeler ya da yöneticiler.
Esasen davanın bir karşı tarafı yok.
Kendi iç hesaplaşmaları yargı konusu.
Buna karşılık Chp üst yönetimi, lehe olan kararlarda “adalet savaşçısı” olurken,
Aleyhe verilen her kararda ise mahkemeler, ya saray aparatı oluyor ya da yandaş yargı!
Daha da tehlikelisi aleyhe kararları tanımamak, İlamın icrasını engellemek gibi anarşizme varan eylemlerde bulundular.
Kendi iç hesaplaşmalarından siyasi menfaat devşirmek için yargıyı feda ettiler.
Yani Adalet üzerinden yürüttükleri siyaset mühendisliği ile devletin temeline dinamit döşedi Chp yönetimi.
Aynı 1990 ortalarında yaptıkları gibi.
Eğer yargının siyasallaşmasından konuşulacaksa da en son konuşacak Chp zihniyetidir.
Çünkü Türkiye’nin yargının siyasallaşmasında kırılma noktası 1990’ların ortalarıdır.
Seyfi Okyay ve Mehmet Moğultay döneminde alınan üç bin hakim ve savcıdan bahsediyorum.
Moğultay’ın “Ben CHP'lileri işe almayacağım da MHP'lileri mi alacağım” sözleri ile ifşa olan bu dönemden sonra yargıya giren bu üç bin hâkim ve savcı kuşağı, yalnızca kendi mesleki çizgisini belirlemedi; arkasından gelen alımların da büyük ölçüde de kaderini belirledi.
Böylece domino taşı etkisiyle bu zihniyet, hukuk devleti ilkeleri, bağımsız yargı kavramı ve mahkeme iradesini, sistematik bir biçimde ya siyasetin hizmetine sundu ya da siyaseti manipüle etmeye başladı.
O nedenle Özgür Özel’in,”Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı yargılayacağız” sözlerinin altı boş değildir.
Bugün geldiğimiz noktada Chp üst yönetiminin pervasızca ve artık tamamen anarşizme dönen dili, Moğultay’ın açtığı kapı üzerinden yargı üzerindeki siyasallaşmanın, vesayetin mirasçısı olmanın refleksidir.
Sonuç olarak Chp yönetimi esasen ne bugünkü “Mutlak Butlan” davasıyla ne de diğer yargılamalarla ilgilenmektedir.
Aradıkları hak değil, hukuk değil, adalet değil tam tersine “Mutlak ayrıcalıktır”...
Bir kez daha en güçlü şekilde tekrar edeyim
Bir devletin temelinin esasını oluşturan gücün “Adalet” tir.
Adalet çökerse devlet çöker.
