Bir haftadır ülkemizde çıkan yangın sayısı 700 civarında.
Kabus gibi...
Yüreğimiz yanıyor, ciğerlerimiz yanıyor,
Yeşil Vatan yanıyor.
“Yeşil Vatan” kavramı sadece bir klasik bir laf değildir.
Bu kavram, ekolojik egemenliğimizi, tarımsal güvenliğimizi, iklim dengemizi ve yaşama hakkımızı korumak için vardır.
Geleceğimizdir kısacası.
Ancak gelin görün ki yine felaketler bağıra bağıra geldi.
Sorumsuzluklar, ihmaller ile yandık, bittik, kül olduk.
Bu yangınlar içerisinde belki de en vahim gelişmeler ise İzmir’de yaşandı.
İzmir Valisi Süleyman Elban, yangınların kaynağının elektrik hatları olduğuna dair “önemli bulgular” olduğunu söyledi.
Peki bunun üzerine Gediz Elektrik ne yaptı?
Valiyi yani devleti dolaylı biçimde yalanlayan ve sorumluluğu inkâr eden bir açıklama yayınladı.
Kibre bakın, sorumsuzluğa bakın.
Hem de Tedaş’ın uyardığı ortaya çıkmışken.
Savcılarımız elbette gereğini yapacaktır ama yine kitabın ortasından konuşalım,
1992’den bu yana hukuk ile iç içeyim Gediz Elektrik aslında diyor ki;
“Altyapımız yetersiz olabilir.
Yatırım yapmıyor olabiliriz,
Hatlarımız kıvılcım atıyor olabilir,
Teller birbirine değiyor olabilir,
Yangın önlemek için tedbir almıyor olabiliriz ama siz bunu ispatlayamazsınız.”
Yani Yeşil Vatanı yaktık ama yasal boşluklardan yararlanmayı düşünüyoruz.
Kartalkaya’da yakın zamanda otel yangınını hatırlayalım.
Sorumsuzluklar, ihmaller zinciri ile canlarımızı kaybettik.
Hemen akabinde otellerle ilgili bütün tedbirler istisnasız devreye sokuldu.
Sorumlular yargıya teslim edildi.
Şimdi de farklı bir durum yok aslında.
Sorumsuzluk, geleceğimizi yaktı, kül etti.
En ağır cezalar verilmeli, en ağır idari yaptırımlar uygulanmalı sorumlulara.
Hatta hizmeti tekrar devlet üstlenmeli bu kibir abidelerine karşı.
Çünkü Enerji dağıtım şirketleri sadece fatura kesen kurumlar değildir.
Halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlüdürler.
Gediz Elektrik gibi bir şirketin, her yıl halka fatura gönderip milyarlarca lira gelir elde ederken, en temel yatırım kalemi olan “yangına karşı koruma” konusunda bu kadar yetersiz ve hatta umarsız kalması asla kabul edilemez.
Şimdi sıra halkın ve devletin Gediz’e keseceği faturada.
Yani hesap zamanı...