Türkiye’de yerin altı ne kadar zenginse, yerin üstü de o kadar karmaşık. Altın, kömür, demir… Ve bir de cevheri hâlâ tam çözülememiş sorular var:
Bazı maden ocaklarında kimler yönetici koltuğuna oturuyor?
İsim vermeyeceğim. Çünkü zaten internetin tozlu arşivlerinde isimler açık açık duruyor. “FETÖ kumpaslarında” adı geçen, yıllar önce manşetlere çıkmış, soruşturmalara konu olmuş bazı şahıslar, bugün maden sektöründe “yeni bir hayat” kurmuş görünüyor.
Ama mesele bir insanın yeni bir sayfa açması değil. Mesele, bu kişilerin nasıl olduysa hep ‘kayyum’, hep ‘üst düzey yönetici’, hep kritik koltuklara oturuyor olması.
Bu nasıl bir tevafuk?
Devletin en derin yapılanmasına hizmet ettiği tespit edilmiş, meslekten ihraç edilmiş, bir dönemin “mağdur yaratan mağrurları” şimdi maden gibi stratejik sektörlerde nasıl yeniden filizleniyor?
Maden sadece taş, toprak, emek değil. Aynı zamanda ekonomi, siyaset, güç ve çıkar ilişkilerinin kesiştiği bir alandır. Yani kimlerin bu sektörde söz sahibi olduğuna dikkat etmek, milli güvenlik meselesidir.
Bu kadar tesadüf fazla.
Bir zamanlar FETÖ’nün düzenlediği toplantılarda boy gösterenler, şimdi holding toplantılarına mı katılıyor?
Bir dönem kumpas dosyalarında rol almış olanlar, şimdi “denetim kurulu başkanı” mı olmuş?
Soruyorum: Bu kişiler denetlendi mi? Takip ediliyorlar mı? Yoksa yer altına indiklerinde izleri de mi kayboluyor?
Eğer devletin bir dönem en hassas yapılarına sızmış insanlar, şimdi stratejik sektörlerde yeniden yapılanıyorsa...
Ve bu sektörler, kazalarla, ölümlerle, şaibeli kararlarla gündeme geliyorsa...
Orada sadece kömür değil, başka bir karanlık da var demektir.
Kamuoyunun bilmediği ama Google’ın bile unutmadığı bu isimlerin, tekrar tekrar karşımıza çıkması artık tesadüf değil, bir düzendir.
Ve bu düzenin ipleri kimin elinde?
Buradan sesleniyorum:
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na, MİT’e, İçişleri Bakanlığı’na, Cumhuriyet Savcılarına...
Maden tozu gözleri bulandırıyor olabilir. Ama siz gözlerinizi açmazsanız, bu millet bir gün çok daha büyük bir karanlıkta kalabilir.
Çünkü mesele sadece yerin altı değil; devletin damarlarına kadar sızan bir yapının izlerinin hâlâ silinmemiş olmasıdır.
Bugün madende olanlar, yarın başka bir sektörde tekrar karşımıza çıkarsa şaşırmayalım.
Çünkü temizlik bir kez yapılmazsa, kir geri döner.
Ve bu ülke, aynı kumpaslara bir kez daha dayanamaz.