Yazının birinci bölümünde madendeki karanlığa dikkat çektik.

İkinci bölümde araç plakalarında “FET” harflerinin kasıtlı mı, yoksa tesadüf mü olduğunu sorduk.

Bu üçüncü yazıda ise artık bazı şeyleri daha yüksek sesle sormanın zamanı geldi:
Bu bir tesadüfse, neden art arda oluyor?
Yok eğer bir tercihse, bu tercihin arkasında hangi niyet var?

Şöyle diyenler olabilir:
“Plakaları İçişleri Bakanlığı veriyor, soracaksanız gidin oraya sorun.”

Ben de küçük bir araştırma yaptım.

Bakın, diyelim ki siz bir araç aldınız. Plaka otomatik olarak sistemden verilir.
Ama tesadüfen “FET” gibi hassas bir harf kombinasyonu denk geldi diyelim.
Sizden sonra gelen başka birine aynı plaka diziliminin benzeri asla verilmez.
Yani bu tür “tesadüfler” sistemde kendini tekrar etmez.
Ancak “bir tanıdık” devreye girerse, işler değişebilir…
Yani yasal olmasa da, “araya birini sokarak” bu tarz özelleştirilmiş plakalar alınabilir.
Bizzat isteyerek de yapılabilir.

Peki asıl soru şu:
FETÖ’den alınmış, devletin kayyum atadığı veya geçmişi şaibeli olan bir kurum, neden böyle bir şeyi yapsın?
Neyi göstermeye çalışıyor?
Kime mesaj veriyor?

Bu kadar kritik bir dönemde, bu kadar hassas bir sembolle neden flört edilir?

“Siz bizi alsanız da, biz hâlâ buradayız” mı deniliyor?
Birileri devletin gözüne baka baka rest mi çekiyor?

Emin olun ben de anlamadım.

Çünkü bunun bir mantığı, bir izahı yok.

Ama bazı işaretler bazen mantıkla değil, mesajla açıklanır.

Bu yazı bir suçlama değil. Bu yazı bir uyarı.
Bir gazeteci refleksiyle soruyorum:
Eğer bu ülkede yıllarca bir terör örgütü devlete sızmışsa, şimdi de bazı sektörlere sessizce dönüyor olabilir mi?
Bu tür küçük işaretler, büyük planların kıyısı olabilir mi?

Yoksa biz hâlâ “tesadüf” deyip geçmeye devam mı edeceğiz?

Ben bu soruları sormaya devam edeceğim.
Çünkü bu ülkede göz yumulan her detay, bir gün karanlık bir dosyanın ilk sayfası olabilir