İlk bakışta siyasetle futbol, birbirinden uzak iki dünya gibi gelir insana. Biri meclis kürsüsünde konuşur, diğeri yeşil sahada top peşinde koşar. Ama derine indikçe, şaşırtıcı bir benzerlik çıkar karşımıza: Altyapı.
Futbolda altyapıdan gelen genç, formasını para için değil, arması için terletir. Sakatlanma pahasına mücadele eder. Çünkü o formanın ne anlama geldiğini bilir. Oysa dışarıdan parayla transfer edilen oyuncu, aklının bir köşesinde hep bir “aman” taşır. “Aman ayağım incinmesin, aman sözleşmem zedelenmesin.” Çünkü onun aşkı renklerde değil, banknotlardadır.
Siyasette de aynısı geçerlidir. Gençlik kollarından siyasete atılan bir isim, o partinin ideolojisini içine sindirmiş, davaya yürek vermiş kişidir. Makam değil, misyon peşindedir. Zorlukta kaçmaz, aksine en son o çıkar binadan. Ama dışarıdan “ithal” edilen siyasetçi, koltuk sallandığında ilk sıçrayan olur. Çünkü gönül bağının yerini kişisel hesaplar almıştır.
Gelelim Karşıyaka’ya...
Belediye Başkanı Yıldız Ünsal, İzmirli bir sanayicinin kızı. 2018’de İYİ Parti’den milletvekili adayı olmuş. Şimdi CHP’den Karşıyaka Belediye Başkanı. Yani CHP ile siyasi geçmişinde bir bağ yok. Ne gençlik kolları, ne bir mahalle teşkilatı, ne bir ideolojik yolculuk… Yok. CHP Genel Merkezi onu neden tercih etti, elbette kendi takdiridir. Belki bir maharet görmüşlerdir, belki bir strateji...
Ancak şimdi ortaya atılan bir iddia, bu tercihin neye mal olabileceğini sorgulatıyor.
MHP’li Meclis Üyesi Özgür Solmaz, meclis kürsüsünden öyle bir iddia ortaya attı ki, Karşıyaka siyasetinin üzerindeki halı kalktı. Dediğine göre, kendisine Karşıyaka’nın eski başkanı, şimdiki İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay hakkında kullanılmak üzere belgeler verilmiş. Kim tarafından? İddiaya göre, CHP’ye sonradan katılan Karşıyaka Belediye Başkanı Yıldız Ünsal tarafından.
Başkan Ünsal iddiaları reddetti. “Makamdaki görüşmeler gizli olamaz” dedi, “Ben kendi işimi kendim görürüm, neden belge verip başkasına kullandırtayım? Suç duyurusunu ben yaptım” diye de ekledi. Fakat dikkat çeken başka bir ifade daha kullandı: “Konu Cemil Beyle ilgili değil, ilgili bürokratlar hakkında işlem başlattık.”
İşte asıl mesele de burada başlıyor.
Sayın Başkan’a birilerinin hatırlatması gerekiyor: Belediyede başarı varsa, alkış başkana gider. Ama bir usulsüzlük varsa, fatura da başkana kesilir. “İyi ben, kötü bürokrat” denklemi halkın vicdanında karşılık bulmaz. Çünkü bürokratları da o başkan seçer, denetler, yönlendirir.
Eğer yapılan suç duyurusunun ucu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’a kadar uzanacaksa, bu artık sadece Karşıyaka’nın meselesi değildir. Bu, CHP’nin kendi içinde ne kadar sağlam bir yapı kurabildiğinin de sınavıdır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan zamanında, “CHP’yi en çok yine CHP’liler ihbar ediyor” demişti. O söz şimdi Karşıyaka’da ete kemiğe büründü. Fakat fark şu: Bu kez ihbar, bir "yeni CHP'li"den geliyor.
Altyapısız oyuncuyla sahaya çıkan takımın başına ne gelirse, siyasette de tabansız kadrolarla yürümeye çalışan partilerin başına aynısı gelir. Ve sonunda herkes skor tabelasına bakar: Kim kazandı, kim kaybetti?
SON SÖZ: Kendi kalesine gol atan futbolcuyu kimse takımda tutmak istemez…