Her 8 Mart’ta olduğu gibi, bugün de kadınların haklarını, mücadelesini ve eşitlik yolunda attıkları adımları konuşuyoruz.

Ancak Türkiye’de kadın hakları meselesini ele alırken bir ismi anmadan geçmek mümkün değil: Mustafa Kemal Atatürk.

Atatürk, yalnızca bir devlet kurucusu değil, aynı zamanda bir toplum mühendisiydi. O, çağdaş bir ulus yaratmanın yolunun kadınların toplumsal hayata katılımıyla mümkün olacağını çok iyi biliyordu. Kadını geri planda tutan bir milletin ilerleyemeyeceğini söyleyen ve bunu eylemleriyle de kanıtlayan büyük bir devrimciydi.

Osmanlı’nın son dönemlerinde kadınlar toplumun ikinci sınıf vatandaşlarıydı. Eğitim hakları sınırlıydı, siyasette yoktular ve ekonomik bağımsızlıkları neredeyse hiç yoktu. Atatürk, daha Cumhuriyet’in ilk yıllarında kadınların toplumun en temel taşı olduğunu vurguladı, onlara hak ettikleri değeri vermek için harekete geçti.

Kadınlara eğitim hakkı tanınması, 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile mümkün hale geldi. Artık kadınlar da erkeklerle eşit şartlarda eğitim alabilecekti.

1930’da belediye seçimlerine, 1934’te ise milletvekili seçimlerine katılma hakkı kazanan Türk kadını, Atatürk’ün devrimleriyle dünyadaki birçok gelişmiş ülkeden önce seçme ve seçilme hakkına kavuştu.

O dönem, Fransa ve İsviçre gibi ülkelerde bile kadınlar hala bu hakları elde etmek için mücadele ediyordu.

Ama Atatürk’ün en büyük mirası, yalnızca yasal düzenlemeler değil, aynı zamanda kadının toplumdaki rolüne ilişkin yarattığı farkındalıktı.

O, kadınları yalnızca anne ya da eş olarak değil, öğretmen, doktor, avukat, sanatçı, pilot ve siyasetçi olarak da görmek istiyordu. X

"Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir." diyerek, kadın emeğinin ve zekâsının toplum için ne denli vazgeçilmez olduğunu anlatıyordu.

Bugün hâlâ kadın hakları konusunda aşılması gereken pek çok engel var. Kadına yönelik şiddet, eşitsizlik, toplumsal cinsiyet rolleri gibi sorunlar ne yazık ki devam ediyor. Ancak bizler biliyoruz ki, bu mücadelede en büyük dayanak noktamız Atatürk’ün çizdiği çağdaşlık rotasıdır. Onun mirasını anlamak, sadece sözde değil, eylemlerimizle de kadınları hak ettikleri noktaya taşımakla mümkündür.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, büyük önderi saygıyla anarken, onun kadınlara kazandırdığı hakların bilincinde ve bu hakları daha da ileriye taşımaya kararlı olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz

GÜNÜN SÖZÜ

Atatürk’ün bıraktığı en önemli miras: Güçlü kadın, güçlü toplum