Küçük esnaf, KOBİ ve bireysel mükellefler için önemli bir kolaylık
Türkiye’de vergi borcunu vadesinde ödeyemeyen ve mali açıdan zor durumda olan mükellefler için “tecil” yani erteleme imkânı uzun yıllardır uygulanıyor. Bu sistem, vergi dairelerinin borçluları hemen hacizle zorlamadan, belirli bir plan dahilinde ödeme şansı vermesi bakımından hem devletin tahsilatını güvence altına alıyor hem de borçluyu ayakta tutuyor.
Fakat bu kolaylıktan yararlanmak için borç tutarının belirli bir sınırı aşması hâlinde “teminat” gösterme şartı bulunuyordu. Bu teminat; gayrimenkul ipoteği, banka teminat mektubu veya diğer bazı varlıklar olabiliyor. Özellikle nakit akışı zayıf olan veya sermayesi kısıtlı mükellefler için bu teminatı bulmak, borç yükünden bile daha zor hale gelebiliyordu.
Teminat sınırı neden %400 artırıldı?
Daha önce 50 bin lira olarak uygulanan teminat muafiyeti, enflasyon ve ekonomik koşullar nedeniyle günümüzde çok düşük kalmıştı. Bugün en küçük ölçekli bir işletmenin bile borcu kısa sürede 50 bin lirayı aşabiliyor. Artan maliyetler, yükselen fiyatlar ve ekonomik dalgalanmalar nedeniyle borcunu yapılandırmak isteyen birçok mükellef, bu düşük sınır yüzünden teminat bulmak zorunda kalıyor, bu da hem zaman kaybına hem de ayrı bir finansman yüküne sebep oluyordu.
Yeni düzenleme ile birlikte, bu sınır 50 bin liradan 250 bin liraya çıkarıldı. Böylece tecil talebinde bulunan borçlunun toplam borcu 250 bin lirayı geçmiyorsa, teminat göstermesine gerek kalmayacak. Yani devlet, bir anlamda “daha fazla borcu olan küçük işletme ve vatandaşların da yanında” duracağını göstermiş oldu.
Bu değişikliğin olası etkileri nelerdir?
Piyasada nakit sıkışıklığı azalacak: Küçük işletmeler, teminat bulmak için kredi çekmek veya varlıklarını ipotek ettirmek zorunda kalmayacak. Bu da piyasada daha fazla nakdin kalmasına, işletmelerin faaliyetlerini sürdürmesine olanak tanıyacak.
Tahsilat performansı artacak: Devlet, vergi alacaklarını bir kısmını daha hızlı ve planlı tahsil edebilecek. Çünkü teminat zorunluluğu yüzünden yapılandırmaya yanaşmayan bazı borçlular da artık başvuru yapabilecek.
İflas ve kapanma riskleri düşecek: Özellikle küçük esnaf ve mikro ölçekli firmalar, birikmiş borçları yüzünden iş yerlerini kapatma noktasına geliyordu. Yeni düzenleme ile teminat yükü kalkacağı için faaliyetlerine devam edebilecekler.
Ekonomik moral ve güven: Zor durumda olan mükelleflerin devlet tarafından desteklendiğini görmesi, ekonomik güveni artırabilir. Bu da yatırımları ve harcamaları olumlu etkileyebilir.
Düzenlemenin arka planında ne var?
Türkiye’de son yıllarda enflasyonun yükselmesi, üretim maliyetlerinin artması ve piyasalarda yaşanan dalgalanmalar nedeniyle küçük işletmelerin borç yükü hızlı bir şekilde artmıştı. Devlet de tahsilatını sürdürebilmek ve ticari hayatın devamını sağlamak için bir dizi önlem alıyor. Teminat sınırının %400 artırılması, bu önlemlerin bir parçası.
Ayrıca bu karar, sadece ekonomik değil; aynı zamanda sosyal bir öneme de sahip. Çünkü borç baskısı, sadece iş yerini değil; aileleri, çalışanları ve dolaylı olarak yerel ekonomileri de etkiliyor. Devletin borçlulara nefes aldıracak bir kolaylık sunması, sosyal istikrar açısından da kritik.
Son söz: Daha geniş bir perspektiften bakınca…
Bu düzenleme; bir yandan borcunu ödeyemediği için teminat bulamayan mükelleflerin üzerindeki baskıyı hafifletiyor, diğer yandan da devletin tahsilatını aksatmadan sürdürmesine yardımcı oluyor. Özellikle pandemi ve sonrasındaki ekonomik koşullar düşünüldüğünde, bu artış geç kalmış ama yerinde bir adım olarak görülüyor.
Ekonomideki istikrarı korumak, ticari hayatı canlı tutmak ve devleti de alacaklarından mahrum bırakmamak için dengeli bir çözüm denebilir.
Özetle, %400’lük artış, rakam olarak büyük; ancak piyasadaki yükü hafifletme ve üretim devamlılığını sağlama açısından daha da büyük bir anlam taşıyor.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
[email protected]