Oscar Wilde der ki:
“Hepimiz çukurdayız, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor.”
Canım Kadın hayat aslında hepimizi bir noktada kendi çukurumuzla tanıştırır. O çukur bazen bir kayıp olur, bazen bir reddediliş, bazen de sadece içimizde yankılanan o tanıdık boşluk hissi.
Ama fark yaratan şey, o çukurda kalmak değil… başını kaldırabilmektir.
Yıldızlara bakan insanlar, karanlığın içinde bile bir ışık olduğunu bilenlerdir.
Onlar, çamura bulaşmaktan korkmaz ama oradan doğan çiçeği görmeyi seçerler.
Karanlığı inkâr etmezler, ama karanlığın içinde kim olduklarını hatırlarlar.
Çünkü aslında mesele başına ne geldiği değil, senin orada kim olduğundur.
Ve bilinçaltı, sen hangi kimliği seçiyorsan seni oraya taşır.
“Ben kurbanım” diyorsan, kurban olacağın senaryolar üretir.
“Ben güçlü bir yaratıcının evladıyım” diyorsan, yolları açar.
Sen neye odaklanırsan, hayat da sana onu yansıtır.
Bir yıldız gibi parlamak istiyorsan, önce karanlığı kabul etmen gerekir.
Çünkü yıldız, ancak karanlıkta görünür.
Egzersiz – Yıldız Alanı Çalışması
Şimdi bir nefes al.
Gözlerini kapat.
Kendini derin bir gecede hayal et. Gökyüzü simsiyah, ama yıldızlar binlerce pırıltıyla sana gülümsüyor.
Bir yıldızı seç… onun senin ışığın olduğunu düşün.
O yıldızdan bir ışık huzmesi iniyor ve alnının tam ortasına dokunuyor.
Işık, yavaş yavaş tüm bedenine yayılıyor.
Her nefeste seni hafifletiyor, arındırıyor, sakinleştiriyor.
Kendine şu cümleyi fısılda:
> “Ben her karanlığın içinde ışığı görebilen biriyim.”
Işığı kalbine indir.
Orada bir yıldız tohumu olduğunu hayal et.
Şimdi o tohumdan çıkan ışığın, seni sarıp sarmaladığını hisset.
Artık karanlık seni korkutmuyor, çünkü sen artık kendi yıldızınla aydınlıksın.
Yeni Ben’in Sesiyle Kapanış
Yeni ben biliyor:
Karanlık, yok olmak için değil, yeniden doğmak için gelir.
Her yara, bir ışıltı taşır.
Ve yıldızlara bakanlar, aslında kendilerini görenlerdir.
 “Benim gözüm karanlıkta bile ışığı bulur.”
“Ben kendi yıldızımı parlatanım.”
“Ben ışığım.”
