“Suyun götürdüğü yere gidenler ölü balıklardır. Diri balıklar kulaç atarlar.”
Hayatın akışı bazen öylesine güçlüdür ki, insana sadece sürüklenmekten başka çare bırakmaz gibi gelir. Özellikle bir kadın olarak, çoğu zaman çevrenin beklentileri, toplumun kalıpları, geçmişin yükleri insanı kendiliğinden akan bir nehre bırakır. Ama unutma canım kadın: Senin ruhun diri, senin kalbin canlı. Ve diri balıklar, akıntıya karşı kulaç atmayı bilir.
Eğer sadece akıntıya kapılırsan, hayat seni nereye götürürse orada bulursun kendini. Oysa senin içinde yönünü belirleyecek, yolunu açacak bir güç var. İşte o güç; senin cesaretin, inancın ve seçimlerin.
Kulaç atmak kolay değildir. Yorulursun, bazen nefesin daralır, bazen etrafındakiler “Bırak, sürüklen gitsin” der. Ama sen bilirsin ki, sürüklenmek geçici bir kolaylıktır; kulaç atmak ise kalıcı bir özgürlüktür.
Canım kadın, kulaç atmayı seç.
Çünkü her kulaç, seni kendine biraz daha yaklaştırır.
Çünkü her kulaç, zincirlerinden biraz daha özgür kılar.
Ve unutma: Akıntıya rağmen kulaç atan kadınlar, bir gün kendi denizine ulaşır.
Sen de seçimini yap. Sürüklenenlerden değil, kendi yönünü çizenlerden ol. Çünkü sen, suyun götürdüğü yerde kaybolacak kadar sıradan değil; kendi yolunu açacak kadar değerlisin.
Küçük Bir Egzersiz
Şimdi gözlerini kapat.
Derin bir nefes al, ver.
Kendini büyük bir nehrin içinde hayal et. Suyun akışı seni sürüklemek istiyor, ama sen güçlüsün.
Kollarını aç, bir kulaç at.
Sonra bir tane daha…
Her kulaçta kendi yönünü seçtiğini hisset.
İçinden sessizce fısılda:
“Ben sürüklenmem, kendi yolumu seçerim.”
“Benim kulaçlarım beni özgürlüğe taşır.”
Bu egzersizi birkaç dakika yaptığında, zihnin akıntıya kapılmak yerine yönünü tayin etmeye başlayacak. Ve sen, canım kadın, hayatının rotasını kendi kulaçlarınla belirleyeceksin.
Fatma Dayaüç