Her kadının içinde bir ses vardır.
Kimi zaman çok net, kimi zaman çok kısık…
Ama hep vardır.
O ses bazen şöyle der:
“Ben daha fazlasını hak ediyorum.”
“Benim de hayallerim var.”
“Ben de görünmek, duyulmak, sevilmek istiyorum.”
Ama biz kadınlar, çoğu zaman o sesi susturmayı öğreniriz. Toplumun, ailenin, çevrenin beklentileri, üzerimize giydirilen roller… Bize hep başkalarının ihtiyaçlarını öncelik kılmayı öğretir. Böylece kendi içimizdeki sesi duyamaz hale geliriz.
Ben de uzun yıllar kendi sesimi bastırdım. “Önce onlar mutlu olsun, sonra sıra bana gelir” dedim. Ama hayat bana öğretti ki, o sıra asla gelmiyor. Eğer sen kendi içindeki sesi duymak için durmazsan, kimse sana “şimdi senin zamanın” demiyor.
Bilinçaltımda hep aynı cümle yankılanıyordu:
“Fatma, sen de varsın.”
Ve işte o cümleyle yeniden ve defalarca ayağa kalktım.
Sevgili kadın,
Senin içinde de hâlâ o ses var. Belki fısıldıyor, belki çığlık atıyor ama orada. Bunu okurken kalbinin bir köşesi kıpırdadıysa bil ki, o ses sana sesleniyor:
“Kendini duy. Kendini önemse. Çünkü sen değerlisin.”
Bugün küçük bir adım at:
Bir deftere içinden gelen tek bir cümleyi yaz. Belki “Yorgunum” diyeceksin, belki “Hayallerim var.” Ama ne çıkarsa çıksın, işte o senin içindeki sesin kendini duyurma çabasıdır.
Ve unutma, o sesi susturmadığında, hayatın bambaşka bir güzelliğe dönüşür.
Dinle kendini canım kadın.
Çünkü o ses, senin gerçek yolunu fısıldıyor.
Fatma Dayaüç