Merhaba canım kadın…
Biliyor musun, biz kadınlara yıllarca sessizce bir rol yüklediler.
Biraz kırılgan, biraz üzgün, biraz boyun eğen…
Hüzünlü prenses gibi yaşamamız beklendi,
sanki incindikçe güzelleşecekmişiz gibi.
Ama artık o sahne kapandı.
Bizim yeni hikâyemiz, gözyaşıyla değil uyanışla başlıyor.
Canım kadın…
Sen, kimsenin masalında kaybolacak bir prenses değilsin.
Sen; kendi zihninin, kendi kalbinin, kendi kaderinin bilge kadınısın.
Artık içindeki sesi kısmayı bırak.
Duygularını küçümsemeyi bırak.
Birilerinin gölgesinde beklemeyi bırak.
Çünkü sen; düşündükçe genişleyen, öğrendikçe serpilen, fark ettikçe büyüyen bir ruhsun.
Senin görevin; birilerinin gözünde iyi görünmek değil,
kendi bilincinin ışığını yakmak.
Bak canım kadın…
Bazen yalnız hissettiğinde,
bazen kendini değersiz zannettiğinde,
bazen dünyaya yetişemediğinde
sana bir sır vereyim:
Sen aslında kırılgan değilsin.
Sen sadece unuttun,
içindeki o bilge kadının ne kadar güçlü olduğunu.
Oysa artık zaman geldi.
Hüzünlü prenseslik devri bitti.
Yeni çağın kadınları;
okuyan, öğrenen, fark eden, düşünerek derinleşen kadınlar.
Ve sen de onlardan birisin.
EGZERSİZ — “Bilge Kadını Uyandırma Çalışması”
Her gece uyumadan önce 2 dakika…
1. Elini kalbinin üzerine koy.
2. Yavaşça nefes al ve şu cümleyi içinden tekrarla:
“Ben hüzünle değil, fark edişle büyüyorum.”
3. Sonra gözlerinin önüne küçükken sakladığın o kırılgan kız çocuğunu getir.
4. Ona fısılda:
“Artık yalnız değilsin. Ben büyüdüm ve senin için buradayım.”
5. O an içindeki bilgelik alanının açıldığını bir ışık gibi hayal et.
Sadece 2 dakika… ama ruhuna koca bir hayat ekler.
Canım kadın,
sen artık hüzne tutunarak yaşamıyorsun.
Sen öğrendikçe, düşündükçe, kendini büyüttükçe var oluyorsun.
Unutma:
Bir kadının gücü, acısından değil; bilincinden doğar.
Sen kendini bilge kadın olarak seçtiğin anda
hayat da seni seçer.
