Mevlânâ der ki:
“Boynunda duran elmas kolyeyi aramak için odadan odaya koşturup duruyorsun.”
Ne kadar tanıdık bir hâl değil mi bu?
Hayatın bir yerinde hepimiz o kolyeyi dışarıda aradık.
Sevgide, başarıda, onayda, birinin bakışında, bir makamda, bir şehirde…
Oysa aradığımız şey hiçbir zaman dışarıda değildi.
Çünkü aradığın o parıltı, zaten senin içindeydi.
Ama koşarken, yetişmeye çalışırken, “olmam gereken yer”e varmaya uğraşırken,
kendini unutmuştun.
Bilinçaltı, arayışla beslenir.
Sürekli “henüz değil” diyen bir zihin, mutluluğu hep biraz erteler.
Ama farkındalık “zaten var” dediğinde, her şey değişir.
Çünkü artık dışarıda bir şeyin peşinde değil, içeride bir ışığın farkındasındır.
İçsel elmasın, senin öz değerindir.
O elmas parlak, saf, kırılmazdır.
Ne yaşarsan yaşa, üzeri sadece biraz tozlanır o kadar.
Egzersiz – İçsel Elmas Meditasyonu
Şimdi bir süreliğine sessiz bir köşeye geç.
Gözlerini kapat.
Nefesini fark et — içeri giren hava, seni yaşama bağlayan bir mucize gibi…
Göğsünün ortasında, tam kalbinde bir elmas olduğunu hayal et.
Işığı sönük belki, ama orada.
Her nefeste o elması biraz daha parlat.
Onun, senin doğuştan sahip olduğun ışığı temsil ettiğini bil.
Ve içinden şu cümleleri geçir:
  “Değerimi dışarıda aramayı bırakıyorum.”
“Ben zaten değerliyim, ben zaten yeterliyim.”
“Elmas hep bendeydi.”
Bir süre bu hisle kal.
Kalbindeki o ışığın bedeninin her hücresine yayıldığını hisset.
Yeni Ben’in Sesiyle Kapanış
Yeni ben biliyor ki:
Kendini bulmak, hiçbir yere gitmek değil — olduğun yere ışık getirmektir.
Artık elması aramıyor, onu parlatıyor.
Ve kendi ışığında huzurla yürümeyi seçiyor.
  “Ben zaten tamamım.”
“Ben içimdeki elması fark ettim.”
“Benim ışığım içimden doğar.”
