An’ı yaşamak sözü ne anlatıyor sana, canım kadın?
Çoğu zaman yanlış anlıyoruz bu cümleyi. Sanki hiçbir şeyi düşünmeden, boşvermiş gibi yaşamakmış gibi geliyor. Oysa öyle değil…
An’ı yaşamak; geçmişin yükünü bırakıp, geleceğin kaygısına saplanmadan, şimdiye kök salabilmektir.
Çünkü geçmişi sırtında taşırsan, adımların ağırlaşır. Geleceğe endişeyle bakarsan, kalbin sıkışır. Biri seni geriye çeker, diğeri ileriye savurur. Sen ise varoluşun merkezinden uzaklaşırsın.
Oysa gerçek huzur, yalnızca “şimdi”dedir.
Geçmişi değiştiremezsin, gelecek henüz gelmemiştir. Ama bu an… senin ellerinde, senin nefesinde, senin kalbindedir.
Canım kadın, kendini bir düşün. Kaç kez geçmişin gölgesine takıldın? Kaç defa henüz yaşanmamış günlerin kaygısıyla uykuya daldın? Belki de farkında olmadan hep “orada”ydın. Oysa seni iyileştirecek olan, sadece “burada”dır.
Hayat; küçük anların toplamıdır. Bir tebessüm, bir nefes, bir bakış, bir dokunuş…
Sen bu an’ı güzelleştirdiğinde, aslında bütün yaşamını güzelleştirmiş olursun.
An’da Kalma Egzersizi
Şimdi bir köşe bul, yalnızca kendine ait birkaç dakika ayır.
Gözlerini kapat, elini kalbinin üzerine koy.
Derin bir nefes al ve içinden şu cümleyi tekrar et:
“Geçmiş gitti, gelecek henüz gelmedi. Ben şimdi buradayım.”
Nefesini verirken tüm yüklerinin yavaşça aktığını hayal et.
Sadece bu an’ın sana verdiği huzuru hisset.
Unutma, Canım Kadın,
An’da kalmayı seçtiğinde, hayat sana kendi mucizelerini armağan eder. Ve bu egzersizi her gün tekrarladığında, göreceksin ki yaşamın yavaşça dönüşüyor, sen merkezine yerleşiyorsun.
