Deprem, bugün de ülkemizin her köşesinde hâlâ gündemimizde.Rusya'nın doğusunda bulunan Kamçatka yarımadasında 7.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli olarak meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki yıkıcı sarsıntı hala hafızalarda.Bu deprem, Cumhuriyet tarihinin en büyük ikinci depremi olarak kayıtlara geçti ve yalnızca Türkiye’de 53.537 kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı. Yakın zamanda yaşanandepremlerden 10 Ağustos 2025'te Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki depremde ne yazık ki 1 kişi hayatını kaybetti ve 52 kişi yaralandı, bu bölgedeki depremler halen devam ediyor ve farklı bölgelerde de hissediliyor.Dünyaya baktığımızda Afganistan’da yaşanan 6 büyüklüğündeki depremin, Japonya ile benzer bir coğrafi riske sahip olsalar da, alınan önlemler, hazırlık düzeyleri gibi sebeplerleinsan hayatı bakımından ne kadar farklı sonuçlar doğurduğunu gördük.
Deprem tartışmalarında en çok sorulan soru genellikle “Acaba nerede olacak?” oluyor. Oysa asıl odaklanmamız gereken nokta bu değil. Depremin nerede ve ne zaman olacağını bilemeyebiliriz ama evlerimizin sağlam olup olmadığını bilebiliriz. Bu yüzden asıl gündemimiz, oturduğumuz binaların güvenliği olmalı. Hepimiz biliyoruz ki sağlam bir evde yaşamak hayatımızın en temel güvencelerinden biri. Ancak bir binanın gerçekten güvenli olup olmadığını anlamak hiç de kolay değil. Zemin yapısı ve betonun kalitesi ile ömründen; mimari ve statik projeye uygunluktan ; yapının yasallığına kadar birçok farklı başlıkta inceleme yapmak gerekiyor.
Üstelik iş mühendislik hesaplarıyla da bitmiyor. "Bu bina iskanla mı ayakta, yoksa yapı kayıt belgesiyle mi?" gibi sorular bile başlı başına güvenlik göstergesi olabiliyor.
Ama asıl mesele başka yerde: Hayatımızda olmaması gereken “Yasal olmayan detaylar” neden hâlâ var? Kolonu kesilmiş, perde betonları yıkılmış, üstüne fazladan kat çıkılmış yapılar hâlâ nasıl karşımıza çıkabiliyor? Bunların tartışılacak yanı yok; olmamaları gerekir.
Çözüm belli: Denetimlerin kağıt üzerinde değil, sahada etkin biçimde yapılması. Ve caydırıcı cezaların artması. Aksi halde depremi değil, ihmali konuşmaya devam edeceğiz.
