Türkiye’de gençlerin milliyetçi partilere bakışı, günümüzün sosyopolitik dinamikleri içinde giderek daha karmaşık ve çok katmanlı bir hâle gelmiştir.

Türkiye’de gençlerin milliyetçi partilere bakışı, günümüzün sosyopolitik dinamikleri içinde giderek daha karmaşık ve çok katmanlı bir hâle gelmiştir. Z kuşağının sahneye çıkması, siyaset alanında köklü dönüşümlerin yaşanmasına neden olurken, bu kuşağın milliyetçilikle olan ilişkisi de geçmiş nesillerin çizdiği kalıpların ötesine geçmektedir. Eskinin otoriter, sınırları kesin milliyetçi algısının yerini; daha çok kimlik, adalet, toplumsal eşitlik ve bireysel haklar üzerinden şekillenen, zaman zaman eleştirel bir milliyetçilik anlayışı almaktadır. Gençlerin milliyetçi partilere yönelik yaklaşımı, artık bir ideolojik sadakatten çok, temsil edilme hissi ve gündelik yaşama dokunan politikalarla açıklanabilir hâle gelmiştir.

Türkiye’de milliyetçi söylemi merkeze alan başlıca partiler arasında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), İYİ Parti, Zafer Partisi ve Anahtar Parti gibi aktörler öne çıkmaktadır. Bu partilerin her biri, milliyetçiliği farklı tonlarda ve farklı politik öbeklerle harmanlayarak sunmaktadır. Ancak gençlerin bu partilere yönelimi, sadece milliyetçilik anlayışı üzerinden değil; partilerin lider figürleri, dijital iletişim dilleri, sosyal medya stratejileri, gençlik kollarının varlığı ve etkisi, ekonomik vaatler ve toplumsal sorunlara getirdikleri çözümlerle doğrudan ilişkilidir.

MHP, tarihsel olarak ülkücü hareketin merkez partisi olarak görülse de, son yıllarda Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile olan Cumhur İttifakı ortaklığı, partinin genç tabanında belirgin bir kırılmaya neden olmuştur. MHP’nin klasik anlamdaki “devletçi, otoriter ve Türk-İslam sentezcisi” duruşu; bugünün dijital çağda yetişen, özgürlükçü değerlere daha açık, bireyselci gençliği tarafından artık her zaman karşılık bulamamaktadır. Özellikle sosyal medyada sansüre karşı duran, ifade özgürlüğüne önem veren, kutuplaştırıcı söylemlerden uzak durmak isteyen gençlerin bir kısmı, MHP’nin mevcut pozisyonunu “sistemin parçası” olarak konumlandırmakta ve bu yüzden ona mesafeli durmaktadır. Ancak yine de, Anadolu’nun iç kesimlerinde, özellikle lise ve üniversite yıllarında teşkilatlara katılan gençlerin hâlen MHP ile duygusal bir bağ kurduğu da göz ardı edilmemelidir.

İYİ Parti, merkez sağa daha yakın, Atatürkçü-milliyetçi çizgide ilerleyen bir kimlik sunma çabasıyla gençlere daha modern ve ılımlı bir milliyetçilik vaat etti. Özellikle Meral Akşener’in “abla” figürü olarak lanse edilmesi, partinin kuruluş döneminde genç kadın seçmenler üzerinde önemli bir etki yaratmıştı. Fakat 2023 seçimlerinden sonra yaşanan iç karışıklıklar, seçmen nezdinde bir kimlik bulanıklığına yol açtı. Partinin “ne tam milliyetçi, ne tam liberal” pozisyonu, bazı gençlerde bir aidiyet sorunu oluşturdu. Yine de İYİ Parti, özellikle kentli, seküler ve aile geçmişinde merkez sağla teması olan gençler için hâlâ bir alternatif olarak görülüyor. Ancak bu pozisyon, partinin net bir söylem oturtamaması halinde zamanla zayıflayabilir.

Zafer Partisi ise milliyetçiliği son yıllarda en sert biçimiyle kullanan partilerden biri olarak öne çıkıyor. Özellikle genç erkek seçmenler arasında yükselen bir popülariteye sahip. Ümit Özdağ’ın mülteci karşıtı söylemleri, sosyal medyada oluşturulan agresif kampanyalar ve “ulusal güvenlik” vurgulu politikalar, kendini dışlanmış ya da tehdit altında hisseden bazı gençler için cezbedici hâle geliyor. Bu partinin “milliyetçilik” anlayışı daha çok bir reaksiyon ideolojisi şeklinde; yani “bir şeye karşı olmak” üzerinden şekilleniyor. Özellikle ekonomik kriz, işsizlik ve barınma sorunu yaşayan gençler arasında, mültecilerin bu durumun sebebi olduğu algısıyla birleşen bir öfke, Zafer Partisi’nin tabanını büyütüyor. Ancak bu yükseliş, sürdürülebilir bir siyasal bilinçten çok, kısa vadeli tepkisel bir yönelimi işaret ediyor.

Bu atmosferin içinde farklı bir yerde konumlanan ve özellikle genç seçmene umut vadeden oluşumlardan biri de Anahtar Parti. Anahtar Parti, klasik milliyetçi partilerden farklı olarak, kapsayıcı, çoğulcu ve vizyoner bir milliyetçilik anlayışı geliştirmekte. Parti, “ülkeyi sevmek, o ülkeyi herkes için yaşanabilir kılmaktan geçer” mottosunu benimseyerek, milliyetçiliği sadece bir kimlik savunusu değil; aynı zamanda bir sorumluluk çağrısı olarak konumlandırıyor. Gençler için bu bakış açısı, duygusal aidiyetle rasyonel hak talebini bir araya getiren güçlü bir yaklaşım sunuyor.

Anahtar Parti’nin en ayırt edici özelliği, gençlerle kurduğu sahici diyalog. Dijital platformlardaki görünürlüğü, parti içindeki genç temsil oranının yüksekliği ve özellikle eğitim, istihdam, dijital girişimcilik, ekolojik duyarlılık gibi gençlerin somut sorunlarına temas eden politikalarıyla dikkat çekiyor. Parti liderliğinin “gençler sadece oy veren değil, söz sahibi olan yurttaşlardır” anlayışı; genç seçmenlerin gerçek anlamda temsil edildiğini hissetmesini sağlıyor. Ayrıca parti, farklı etnik ve kültürel arka planlardan gelen gençleri tek tipleştirmek yerine, bu çeşitliliği “milli zenginlik” olarak gören bir dile sahip. Bu da Anahtar Parti’yi, hem geleneksel değerlerle bağını koparmadan, hem de çağın gereklerine uygun bir siyasi çizgiye taşıyor.

Büyük Birlik Partisine söyleyecek söz bulamıyorum, Cumhur ittifakına bağlı tek kişi tarafından idare edilen bir parti olarak gençlerin gözünde gözüküyor.

Bu tabloya baktığımızda, gençlerin milliyetçi partilere yaklaşımı artık siyah-beyaz bir aidiyet meselesi değil. Milliyetçilik, gençler arasında hâlâ güçlü bir damar; ama artık biçim değiştiriyor. “Sınırları korumak” kadar, “adaleti sağlamak”, “fırsat eşitliği yaratmak” ve “millet olmanın sorumluluğu” gibi kavramlar da bu yeni nesil milliyetçilik algısının parçası hâline geliyor. Gençler, sadece kimliğe değil, kimliğin içini nasıl doldurduklarına bakıyor. Onlara göre milliyetçilik; ötekileştirmek değil, birlik içinde çoğulluğu anlamak; tepeden inme değil, katılımcı bir dayanışma biçimi olmak zorunda.

Bu bağlamda, Türkiye’de milliyetçi partilerin gençlere hitap etme biçimi, kendi söylem biçimlerini ve örgütlenme tarzlarını gözden geçirmelerini gerektiriyor. Aksi hâlde, gençlerin gözünde milliyetçilik; yaşlıların nostaljik anlattığı bir hikâye olmaktan öteye geçemeyecek. Oysa gençliğin milliyetçiliğe ihtiyacı var: ama eski kalıplarla değil, yeni bir vicdanla, çağdaş bir bilinçle. Ve belki de bu çağdaş bilinç, Anahtar Parti ve zafer partisi gibi yeni aktörlerin ellerinde yeniden şekilleniyor
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımız ve islam Aleminin kurban bayramınızı en içten duygular ile kutlarım.