Türkiye'nin vicdanını sarsan, yüreğimizi dağlayan bir dava: Yenidoğan çetesi.

Ülkemizde gündeme oturan bu korkunç olayda, 12 bebek göz göre göre ölümün kucağına terk edildi. Hem de hiçbir utanma ve korku belirtisi göstermeyen bir grup tarafından.

Doktorsuz yenidoğan ünitelerinde "doktor" olarak tanıtılan hemşireler eliyle bebekler yanlış tedaviye maruz bırakıldı, beslenme yetersizlikleriyle yaşam savaşı veren minik bedenlerimiz pasif ötenaziye sürüklendi; yani, kasıtlı bir şekilde ölüme terk edildiler.

Bu bebekler kimdi?

Onlar bizim umutlarımızdı, geleceğimizdi. Belki içlerinden biri büyüyüp bilim insanı olacak, bir diğeri ülkesini savunacak bir asker, bir başkası dünyaca ünlü bir sanatçı olacaktı. Ama hiçbir zaman kim olabileceklerini göremedik.

Hayatları, hiçbir hakları yokmuş gibi ellerinden alındı. Bu, sadece bir suç değil; insanlığa, vicdana ve en temel değerlere yapılmış büyük bir ihanettir.

Bir yanda bebek katilleri, bir yanda ise o karanlıkları aydınlatmak için tek başına direnen cesur bir savcı. Her türlü tehdide rağmen geri adım atmayan, devletin ve adaletin gücünü gösteren bu savcı, umudumuzu tekrar yeşertti.

Tehditler savuran tetikçi Mustafa Kemal Zengin, adliyeye ters kelepçe ile getirilirken, kendisini korkutmaya çalışanların tam karşısında dimdik durdu. O an, yalnızca savcı değil, hepimiz oradaydık. Hepimiz onun yanındaydık ve hepimiz adaletin bir parçasıydık.

Savcımızın bu cesareti, Türkiye'nin dört bir yanında yankı buldu.

O, tek başına bir milleti temsil etti; korkusuzluğu, azmi ve adalet arayışıyla hepimize umut oldu. Pisliklerin temizlenmesi için bazen bir cesur yürek bile yeter. Savcımızın kararlı duruşu, ülkemizin bu çetelerin pençesinden kurtarılması için ne kadar önemli bir adım olduğunu gösterdi. Bu olayın, ülkemizde adaletin gücünü bir kez daha kanıtladığına inanıyorum.

Ancak unutmamamız gereken şey şu: Savcı yalnız değil. Bizler de yalnız değiliz. Bu tür karanlık yapıların, suçluların, tehditlerin altında ezilmeyen bir adalet sistemi istiyorsak, hep birlikte sesimizi yükseltmeli, adaletin peşinden koşmalı ve devletimizin gücünü gösterecek savcılarımızı desteklemeliyiz.

Bebeklerimiz, geleceğimizdir. Onların hayatları, hiçbir çetenin, hiçbir suçlunun kirli ellerine teslim edilemez. Bu dava, yalnızca bir savcının değil, bir milletin direnişidir. Teşekkürler Sayın Savcım, karanlıkların arasından parlayan bir ışık olduğunuz için. Teşekkürler, umutlarımızı yeşerttiğiniz ve adaleti sağlamak için canla başla mücadele ettiğiniz için.