Arzuladığımız ve özlemini çektiğimiz mutluluk kavramını konu olarak seçtim. Mutluluğu hatırlamaya çalışıyoruz. İşsizlik, hayat pahalılığı, yüksek enflasyon ve ücretlerin yetersizliği adeta bu kavramı bize unutturdu. Halkımızın çoğu haline şükrederek kıt kanaat geçinebiliyor. Mutlu olan bir azınlığımız var olsa da, mutsuz olan vatandaşlarımızın sayısı daha fazladır.
Mutluluk nedir, nasıl mutlu olunur konusunda içimden gelen ve geçenleri sizinle paylaşıyorum. Bildiklerimi, gördüklerimi, yaşadıklarımı ve gözlemlerimi paylaşarak size mutluluğu anlatmak istiyorum. Yaşımla mütenasip olarak konu ile ilgili tecrübelerimi de aktarıyorum.
Okul kantininde ya da köy veya mahalle kahvesinde oturup beş-on-on beş liraya bir çay içerek keyiflenmek varken, AVM'lerdeki bir cafede 80-100-150TL.'ye içince insan pek mutlu olamıyor. Hani şair; köprüde balık ekmek yemek, bir çay, bir de simit yemek vardı şimdi …diye o günleri özlüyordu… Şimdi o günleri değil, o sözleri hatırlamak bile insanı mutlu etmiyor...
Oysa insan hep mutlu olmayı seçmeli ve hedeflemelidir. İnsan kendisini negatif değil, pozitif enerji ile beslemelidir. Mutsuz olmak, bedbahtlık ve negatiflik olmak çok kolaydır ama insanı sıkıntı ve strese sokar ve çok yıpratır. İnsan, suratından düşen bin parça, suratsız ve meymenetsiz, hiç yüzü gülmeyen, asık suratlı, negatif enerji yüklü kişiler ile görüşmez, onları görmek bile istemez.
Çocukluğumda seyrettiğim bir Yeşilçam filminde her gün tek başına meyhaneye gelip içki içen ve kendisini mahveden adama, yaşlı meyhanecinin " İçme oğlum, içtikçe hatırlar, hatırladıkça içersin" dediğini hala hatırlıyorum.
Esasen toplumsal yaşamda kişilerin; İaşe, İskân ve İstihdam ile ilgili problemleri yok ise o insanlar mutlu olurlar ve hayatlarını gelecek kaygısı olmadan idame ettirebilirler. Karnımız doysun, başımızı sokacak bir evimiz, bir de işimiz olsun o bize yeter sözü ile bunu açıklayabiliriz. Ancak yaşamak için insanoğlunun daha birçok ihtiyaçları vardır ve bu ihtiyaçlar sonsuzdur. İhtiyaçları asgari, zaruri, ikame edilmiş, ertelenmiş ve lüks ihtiyaçlar… diye sıralayabiliriz.
Bazı güzel kavramları da beraberinde getiren, onlarla birlikte ve iç içe olan ve onlardan kolay kolay ayrılmayan mutluluk kavramının dost ve arkadaşları vardır. Bunlar; huzur, refah, neşe ve neşelenme, coşma ve galeyana gelme, sevgi, saygı ve hoşlanma, zevk ve keyif alma, doyum ve tatmin olma, aşırı arzu duyma, hayran olma, aşırı sevgi ve âşık olmaktır…
Buna rağmen mutluluğun tanım ve tarifini yapabilmek için her okumuş insan gibi söyleyeceklerimiz de vardır. Mutluluk kişinin beyninde başlayan ve mutluluk sağlayan hormonların düzenli salgılanması ile doyuma ulaşılan tatmin olma duygusunu ve bu duygunun tadılmasını içerir.
Mutluluk veya neşe bireyin kendisini tatmin etmiş olduğu, huzurlu ve iyi olduğu bir ruh halidir. Bu duygu bireysel ve çevresel etkenlerden etkilenir. İnsanların yaşamdan beklentileri, yaşam koşulları, sosyal ilişkileri ve fiziksel sağlıkları mutluluk olgusunu şekillendirir. Mutluluk yüzeysel bir keyif hali değil, derin bir tatmin olma anlam ve duygusunu da içerir.
Bir günaydın, bir merhaba, selam verme, selam alma ve selam gönderme, yüzünü görme, yüzüne gülme, güler yüz ve tebessüm insanı mutlu eder. Tebrik, teşekkür ve takdir etme, aferin veya bravo deme, alkışlanma, yardım alma, var olanı paylaşma… Bunlar da insanı çok mutlu eder…
Kişinin; sevgilisine veya hoşlandığı birisine, dost ve arkadaşına kavuşması, onunla buluşması, onu görmesi veya onlardan iyi haberler alması insanı mutlu eder. Kişinin hasretle beklediğine ve günlerce bekledikten sonra sevgilisine veya arzuladığı her neyse ona kavuşması onu çok mutlu eder.
Keza kişinin; susuzluğunu gidermesi, karnını doyurması, stres atması, cinsel tatmin ve doyuma kavuşması da insanı çok mutlu eder… Parayla saadet olmaz deseler de, çalışıp çok para kazanarak huzura kavuşmak, şansın yüze gülmesi veya Allah'ın yürü ya kulum demesi, kısmetinin açılması, piyangodan para çıkması, kaybedilen para ve eşyasının tekrar bulunması da insanı mutlu eder…
Kişinin dert ve hastalıklardan, her türlü kötülükten, belalı ve pis işlerden kurtulması, sağlığına kavuşması, okulunu başarı ile bitirip diploma alması, girdiği sınavları kazanması, iş bulup çalışması, ev, araba ve yazlık sahibi olması, işlerinin rast gitmesi, herhangi bir konu veya alanda ödül ve madalya alması, arzu ettiği bir yere tatile gitmesi…
Kişinin sevdiği ve istediği bir kişi ile söz, nişan, nikâh ve düğün yapması ve evlenmesi, çocuk sahibi olması. Yeni doğan çocuğunun ilk gülüşü, agu deyişi, emeklemesi, ilk adımını atması ve yürümesi, konuşması ve okula başlaması, başarı ve takdir belgeleri ile eve gelmesi…
Kişinin; oğlunun veya erkek torununun sünnet oluşunu ve askere gidişini görebilmesi, kızının, oğlunun veya torununun evlenip yuva kurması, kişinin yeni bir torun sahibi olması, torununu veya çocuğunu kucağına alması… mutlulukların belki de en büyüğünü yaşamak ve tatmaktır.Kişinin arkadaşları ve sevdikleri ile bir ve beraber vakit geçirmesi, sohbet etmesi, oyun oynaması, arkadaşlarının onu bizzat veya telefon, mesaj …vb. iletişim araçları ile arayıp sorması…
Gördüğünüz gibi her cümlenin ve paragrafın sonunda… bitmeyen mutluluk şekillerinin var olduğu anlaşılmaktadır. Mutluluk bazen de gönül almakla, özür ve af dilemekle, bir buket çiçek, bir demet gül ve karanfil ile ya da küçük bir armağan ile de sağlanabilir. El sıkmak, el öpmek, yanağına öpücük kondurmak, saçını ve yanağını okşamak, sarılmak, kucaklamak ve bağrına basmakla da sağlanır…
Tutulan takımın müsabaka sonrası maçı kazanması, hele bir de şampiyonluk kupasını kazanması taraftarlarını ne denli sevindiriyor ve nasıl mutlu ediyorsa, işte o mutluluğun tadına doyum olmaz.
Halkımız tarafından da evet denilecek mutluluk an ve sahnelerinden bir kaçını sıralıyorum. Adına asker uğurlama tören ve eğlencesi düzenlenen delikanlıların mutluluğu. Gelin olan genç kızımızın kına gecesi eğlencelerindeki mutluluğu. Yeni evli bir çiftin balayı tatilindeki mutlulukları. Terhis olan askerlerin şafak söktü ve son gün/teskere alma eğlencelerinin mutluluğu. Gelişmekte olan bir çocuğun kendisine vaat edilen bisiklete, bilgisayara, elbiseye ve oyuncağa kavuştuğu anın mutluluğu…
…ve insanlar yaşlandıkça, çok küçük şeylere sahip olduklarında da çok mutlu olurlar. Gençlik ve çocukluk yıllarında yapılan hatalar, hırs ve küçük kavgalar ile münakaşalar, kıskanmalar, küsme ve dargınlıklar yaş kemale erdikçe yapılmaz ve tekrarlanmaz. Bütün bunlardan uzak, kibirlenip, büyüklenmeden ve tevazu ile herkesle dost ve arkadaş olmak, onlarla beraber olmak, böyle güzel ve müstesna ortamlar da bulunmak bile insanı mutlu eder…
Huzur, refah ve mutluluğunuz daim olsun. Siz siz olun sevdiklerinizle birlikte mutlu olun, mutluluk uğrunda Allah sizlere ne muradınız varsa versin. Sağlık ve mutluluklar dilerim, sağlıcakla kalın.
Muharrem KAYNAK
15 AĞUSTOS 2025