Beklenmeyeni Yönetebilme Kabiliyeti
İşletmelerin karşı karşıya kaldığı krizler, sadece mali yapıları değil; liderlik becerilerini, kurumsal kültürü, çalışan bağlılığını ve kamuoyundaki itibarı da sınava tabi tutar. Kriz, tanımı gereği olağandışı bir durumdur ve genellikle hazırlıksız yakalanır. Bu yüzden bir işletme için kriz yönetimi, sadece kriz anında değil; krizden önce, kriz sırasında ve sonrasında planlanması gereken bütünsel bir süreçtir. 21. yüzyılda globalleşen ekonomi, dijitalleşen iletişim kanalları ve artan rekabet baskısı, krizlerin etkisini daha da yoğunlaştırmaktadır. Bu bağlamda kriz yönetimi artık yalnızca büyük şirketlerin değil, her ölçekten işletmenin stratejik bir zorunluluğu haline gelmiştir.
Kriz Nedir, Ne Değildir?
Kriz, işletmenin normal işleyişini bozan, hızlı ve doğru müdahale edilmediği takdirde ciddi kayıplara neden olabilecek olağanüstü durumlardır. Bu durumlar doğal afetlerden ekonomik çöküşlere, yönetsel hatalardan siber saldırılara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Ancak her zorluk bir kriz değildir; rutin problemler kriz değildir, fakat bu problemler doğru yönetilmediğinde krize dönüşebilir. Buradaki ayırıcı unsur, olayın işletmenin bütünlüğünü tehdit edecek büyüklükte olması ve kamuoyunda yankı uyandırmasıdır.
Bir kriz, genellikle şu özellikleri taşır:
*Ani ve beklenmedik şekilde ortaya çıkar.
*Karar verme sürecini baskı altına alır.
*Bilgi eksikliği ya da fazlalığı nedeniyle kafa karışıklığı yaratır.
*İtibar, müşteri güveni ve çalışan bağlılığı üzerinde etkili olur.
Kriz Türleri ve İşletmeler Üzerindeki Etkileri
Krizleri sınıflandırmak, onlarla mücadele yöntemlerini belirlemek açısından önemlidir. İşletmelerin karşılaşabileceği başlıca kriz türleri şunlardır:
*Finansal Krizler: Nakit akışında bozulma, borçların ödenememesi veya iflas riskleri şeklinde ortaya çıkar. Pandemi döneminde birçok KOBİ, satışların durmasıyla bu tür krizlerle yüzleşmiştir.
*İtibar Krizleri: Sosyal medyada yayılan olumsuz haberler, müşteri şikayetlerinin viral hale gelmesi ya da yöneticilerin hatalı açıklamaları markaya zarar verir. Starbucks ve United Airlines gibi küresel şirketler bile bu tür krizlerin kurbanı olmuştur.
*Yönetim Krizleri: Üst düzey yöneticilerin istifası, etik dışı davranışlar veya liderlik boşluğu gibi durumlarda kurumsal kararlılık sarsılır.
*Operasyonel Krizler: Üretim tesisindeki yangın, lojistik zincirinin kopması veya yazılım sistemlerinin çökmesi gibi durumlarda hizmet ya da ürün sunumu kesintiye uğrar.
*Doğal ve Küresel Krizler: Depremler, seller, salgın hastalıklar gibi olaylar önceden tahmin edilemez ve büyük yıkım yaratabilir. 2020’de COVID-19 pandemisi, kriz yönetiminin önemini tüm dünyaya gösterdi.
Kriz Yönetimi Süreci: Önlem, Müdahale, İyileşme
Kriz yönetimi yalnızca "yangın söndürmek" değildir. Etkili bir kriz yönetimi üç temel aşamadan oluşur: hazırlık (önleme), müdahale (kriz anı) ve iyileşme (sonrası).
1. Hazırlık Aşaması
Bu aşama, olası krizleri önceden öngörmek ve plan yapmakla ilgilidir. Kriz senaryoları hazırlanmalı, olası riskler analiz edilmeli ve “Kriz Yönetim Ekibi” oluşturulmalıdır. Bu ekip, kriz anında kimin ne yapacağını bilen profesyonellerden oluşmalı; iletişimden hukuka, finanstan üretime kadar tüm alanları kapsamalıdır. Aynı zamanda çalışanlara belirli aralıklarla kriz tatbikatları yapılmalı, medya ile ilişkilerde nasıl davranılacağı netleştirilmelidir.
2. Müdahale Aşaması
Kriz anında yapılacaklar zamanla yarışır. Panik yerine planla hareket etmek gerekir. Bilgi kirliliğini önlemek için kurum içi ve dışı iletişim açık, net ve hızlı olmalıdır. Tek seslilik esastır; kurum adına yalnızca belirlenen sözcüler açıklama yapmalıdır. Krizin kaynağı doğru tespit edilmeli, etkileri hızla minimize edilmelidir. Unutulmamalıdır ki kötü yönetilen bir kriz, başlı başına yeni bir kriz doğurabilir.
3. İyileşme Aşaması
Kriz sona erdiğinde “her şey bitti” denemez. İyileşme süreci; güvenin yeniden inşası, maddi ve manevi zararların telafisi ve itibarın onarılmasını içerir. Bu aşamada kriz sürecinin ayrıntılı değerlendirmesi yapılmalı, neyin işe yaradığı, neyin yaramadığı analiz edilmelidir. Böylece gelecek krizlere daha güçlü ve hazırlıklı girilir.
Kriz İletişiminin Gücü: Sessizlik En Büyük Hata
Kriz yönetiminin belki de en kritik ayağı kriz iletişimidir. Kriz anlarında sessiz kalmak ya da yanlış bilgi vermek, yangını körükler. Toplumun, müşterilerin ve kamuoyunun güvenini korumanın yolu şeffaflıktan geçer. Birçok şirket, “önce inkâr et, sonra kabul et” stratejisiyle itibar kaybetmiştir.
Etkin bir kriz iletişiminde şu unsurlar öne çıkar:
*Kriz hakkında dürüst ve zamanında bilgi vermek
*Empati göstermek ve sorumluluk almak
*Çözüm sürecini açıkça paylaşmak
*Sosyal medya kanallarını aktif ve kontrollü kullanmak
Krizin ilk 24 saati, kamuoyunun algısı açısından belirleyicidir. Bu nedenle iletişim uzmanları da kriz yönetim ekiplerinde yer almalı ve medya eğitimi almış sözcüler kullanılmalıdır.
Türkiye'de Kriz Yönetimi Kültürü: Hazırlık mı, Reaksiyon mu?
Türkiye’de birçok işletme, krize hazırlıklı olmaktan ziyade “kriz olduğunda bakarız” anlayışıyla hareket etmektedir. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde daha yaygındır. Oysa kriz yönetimi, sadece kaynak gerektiren değil, vizyon ve disiplin de isteyen bir süreçtir.
2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında birçok işletme hazırlıksız yakalanmış, veri yedekleme sistemlerinin olmaması, iletişim kanallarının çökmesi ve çalışan güvenliği planlarının eksikliği ciddi sorunlara yol açmıştır. Benzer şekilde, pandemi sürecinde dijital altyapısı yetersiz olan şirketler faaliyetlerini sürdürmekte zorlanmıştır.
Yeni Dönem Krizleri ve Proaktif Yönetim
Günümüzde krizlerin şekli değişiyor. Siber saldırılar, yapay zekâ kaynaklı güvenlik açıkları, iklim değişikliği ve toplumsal kutuplaşmalar işletmeler için yeni risk alanları yaratıyor. Bu nedenle klasik kriz yönetimi anlayışı yerini proaktif kriz yönetimine bırakmak zorunda. Proaktif yaklaşım, kriz çıkmadan önce tedbir alma ve sürekli senaryo geliştirme esasına dayanır. Veriye dayalı kararlar, çevik organizasyon yapıları ve esnek iş modelleri bu yeni dönemde öne çıkmaktadır.
Sonuç: Krizle Sarsılmak Değil, Krizden Güçlenerek Çıkmak
Krizler, doğru yönetildiğinde fırsatlara da dönüşebilir. Birçok büyük marka, geçmişte yaşadığı krizlerden ders çıkararak daha güçlü hale gelmiştir. Kriz yönetimi sadece bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda bir liderlik testidir. Güçlü iletişim, sağlam bir kriz planı ve öğrenen bir organizasyon kültürüyle krizlerden sarsılmadan, hatta güçlenerek çıkmak mümkündür.
İş dünyasında artık tek kesinlik, belirsizliktir. Bu belirsizlik ortamında sürdürülebilirliğin anahtarı, krizlere hazırlıklı olmak ve kriz yönetimini kurumsal kültürün ayrılmaz bir parçası haline getirmektir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zaferozcivan@gmail.com
Anasayfa
Yazarlar
ZAFER ÖZCİVAN
Yazı Detayı
Bu yazı 131 kez okundu.
İŞLETMELERDE KRİZ YÖNETİMİ
Beklenmeyeni Yönetebilme Kabiliyeti
İşletmelerin karşı karşıya kaldığı krizler, sadece mali yapıları değil; liderlik becerilerini, kurumsal kültürü, çalışan bağlılığını ve kamuoyundaki itibarı da sınava tabi tutar. Kriz, tanımı gereği olağandışı bir durumdur ve genellikle hazırlıksız yakalanır. Bu yüzden bir işletme için kriz yönetimi, sadece kriz anında değil; krizden önce, kriz sırasında ve sonrasında planlanması gereken bütünsel bir süreçtir. 21. yüzyılda globalleşen ekonomi, dijitalleşen iletişim kanalları ve artan rekabet baskısı, krizlerin etkisini daha da yoğunlaştırmaktadır. Bu bağlamda kriz yönetimi artık yalnızca büyük şirketlerin değil, her ölçekten işletmenin stratejik bir zorunluluğu haline gelmiştir.
Kriz Nedir, Ne Değildir?
Kriz, işletmenin normal işleyişini bozan, hızlı ve doğru müdahale edilmediği takdirde ciddi kayıplara neden olabilecek olağanüstü durumlardır. Bu durumlar doğal afetlerden ekonomik çöküşlere, yönetsel hatalardan siber saldırılara kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Ancak her zorluk bir kriz değildir; rutin problemler kriz değildir, fakat bu problemler doğru yönetilmediğinde krize dönüşebilir. Buradaki ayırıcı unsur, olayın işletmenin bütünlüğünü tehdit edecek büyüklükte olması ve kamuoyunda yankı uyandırmasıdır.
Bir kriz, genellikle şu özellikleri taşır:
*Ani ve beklenmedik şekilde ortaya çıkar.
*Karar verme sürecini baskı altına alır.
*Bilgi eksikliği ya da fazlalığı nedeniyle kafa karışıklığı yaratır.
*İtibar, müşteri güveni ve çalışan bağlılığı üzerinde etkili olur.
Kriz Türleri ve İşletmeler Üzerindeki Etkileri
Krizleri sınıflandırmak, onlarla mücadele yöntemlerini belirlemek açısından önemlidir. İşletmelerin karşılaşabileceği başlıca kriz türleri şunlardır:
*Finansal Krizler: Nakit akışında bozulma, borçların ödenememesi veya iflas riskleri şeklinde ortaya çıkar. Pandemi döneminde birçok KOBİ, satışların durmasıyla bu tür krizlerle yüzleşmiştir.
*İtibar Krizleri: Sosyal medyada yayılan olumsuz haberler, müşteri şikayetlerinin viral hale gelmesi ya da yöneticilerin hatalı açıklamaları markaya zarar verir. Starbucks ve United Airlines gibi küresel şirketler bile bu tür krizlerin kurbanı olmuştur.
*Yönetim Krizleri: Üst düzey yöneticilerin istifası, etik dışı davranışlar veya liderlik boşluğu gibi durumlarda kurumsal kararlılık sarsılır.
*Operasyonel Krizler: Üretim tesisindeki yangın, lojistik zincirinin kopması veya yazılım sistemlerinin çökmesi gibi durumlarda hizmet ya da ürün sunumu kesintiye uğrar.
*Doğal ve Küresel Krizler: Depremler, seller, salgın hastalıklar gibi olaylar önceden tahmin edilemez ve büyük yıkım yaratabilir. 2020’de COVID-19 pandemisi, kriz yönetiminin önemini tüm dünyaya gösterdi.
Kriz Yönetimi Süreci: Önlem, Müdahale, İyileşme
Kriz yönetimi yalnızca "yangın söndürmek" değildir. Etkili bir kriz yönetimi üç temel aşamadan oluşur: hazırlık (önleme), müdahale (kriz anı) ve iyileşme (sonrası).
1. Hazırlık Aşaması
Bu aşama, olası krizleri önceden öngörmek ve plan yapmakla ilgilidir. Kriz senaryoları hazırlanmalı, olası riskler analiz edilmeli ve “Kriz Yönetim Ekibi” oluşturulmalıdır. Bu ekip, kriz anında kimin ne yapacağını bilen profesyonellerden oluşmalı; iletişimden hukuka, finanstan üretime kadar tüm alanları kapsamalıdır. Aynı zamanda çalışanlara belirli aralıklarla kriz tatbikatları yapılmalı, medya ile ilişkilerde nasıl davranılacağı netleştirilmelidir.
2. Müdahale Aşaması
Kriz anında yapılacaklar zamanla yarışır. Panik yerine planla hareket etmek gerekir. Bilgi kirliliğini önlemek için kurum içi ve dışı iletişim açık, net ve hızlı olmalıdır. Tek seslilik esastır; kurum adına yalnızca belirlenen sözcüler açıklama yapmalıdır. Krizin kaynağı doğru tespit edilmeli, etkileri hızla minimize edilmelidir. Unutulmamalıdır ki kötü yönetilen bir kriz, başlı başına yeni bir kriz doğurabilir.
3. İyileşme Aşaması
Kriz sona erdiğinde “her şey bitti” denemez. İyileşme süreci; güvenin yeniden inşası, maddi ve manevi zararların telafisi ve itibarın onarılmasını içerir. Bu aşamada kriz sürecinin ayrıntılı değerlendirmesi yapılmalı, neyin işe yaradığı, neyin yaramadığı analiz edilmelidir. Böylece gelecek krizlere daha güçlü ve hazırlıklı girilir.
Kriz İletişiminin Gücü: Sessizlik En Büyük Hata
Kriz yönetiminin belki de en kritik ayağı kriz iletişimidir. Kriz anlarında sessiz kalmak ya da yanlış bilgi vermek, yangını körükler. Toplumun, müşterilerin ve kamuoyunun güvenini korumanın yolu şeffaflıktan geçer. Birçok şirket, “önce inkâr et, sonra kabul et” stratejisiyle itibar kaybetmiştir.
Etkin bir kriz iletişiminde şu unsurlar öne çıkar:
*Kriz hakkında dürüst ve zamanında bilgi vermek
*Empati göstermek ve sorumluluk almak
*Çözüm sürecini açıkça paylaşmak
*Sosyal medya kanallarını aktif ve kontrollü kullanmak
Krizin ilk 24 saati, kamuoyunun algısı açısından belirleyicidir. Bu nedenle iletişim uzmanları da kriz yönetim ekiplerinde yer almalı ve medya eğitimi almış sözcüler kullanılmalıdır.
Türkiye'de Kriz Yönetimi Kültürü: Hazırlık mı, Reaksiyon mu?
Türkiye’de birçok işletme, krize hazırlıklı olmaktan ziyade “kriz olduğunda bakarız” anlayışıyla hareket etmektedir. Bu durum, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde daha yaygındır. Oysa kriz yönetimi, sadece kaynak gerektiren değil, vizyon ve disiplin de isteyen bir süreçtir.
2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında birçok işletme hazırlıksız yakalanmış, veri yedekleme sistemlerinin olmaması, iletişim kanallarının çökmesi ve çalışan güvenliği planlarının eksikliği ciddi sorunlara yol açmıştır. Benzer şekilde, pandemi sürecinde dijital altyapısı yetersiz olan şirketler faaliyetlerini sürdürmekte zorlanmıştır.
Yeni Dönem Krizleri ve Proaktif Yönetim
Günümüzde krizlerin şekli değişiyor. Siber saldırılar, yapay zekâ kaynaklı güvenlik açıkları, iklim değişikliği ve toplumsal kutuplaşmalar işletmeler için yeni risk alanları yaratıyor. Bu nedenle klasik kriz yönetimi anlayışı yerini proaktif kriz yönetimine bırakmak zorunda. Proaktif yaklaşım, kriz çıkmadan önce tedbir alma ve sürekli senaryo geliştirme esasına dayanır. Veriye dayalı kararlar, çevik organizasyon yapıları ve esnek iş modelleri bu yeni dönemde öne çıkmaktadır.
Sonuç: Krizle Sarsılmak Değil, Krizden Güçlenerek Çıkmak
Krizler, doğru yönetildiğinde fırsatlara da dönüşebilir. Birçok büyük marka, geçmişte yaşadığı krizlerden ders çıkararak daha güçlü hale gelmiştir. Kriz yönetimi sadece bir savunma mekanizması değil, aynı zamanda bir liderlik testidir. Güçlü iletişim, sağlam bir kriz planı ve öğrenen bir organizasyon kültürüyle krizlerden sarsılmadan, hatta güçlenerek çıkmak mümkündür.
İş dünyasında artık tek kesinlik, belirsizliktir. Bu belirsizlik ortamında sürdürülebilirliğin anahtarı, krizlere hazırlıklı olmak ve kriz yönetimini kurumsal kültürün ayrılmaz bir parçası haline getirmektir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zaferozcivan@gmail.com
Ekleme
Tarihi: 16 Ağustos 2025 -Cumartesi
İŞLETMELERDE KRİZ YÖNETİMİ
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.