Türkiye çelik sektöründe, 2025 yılının ağustos ayında üretim ve tüketim verilerinin yükselmesi hem ekonomik aktivite hem de sanayideki canlılığın bir göstergesi olarak öne çıkıyor. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) tarafından açıklanan Ağustos ve Ocak-Ağustos dönemine ilişkin veriler, sektörde üretim kapasitesinin tam anlamıyla kullanılamadığı bir ortamda bile dikkate değer artışların kaydedildiğini gösteriyor.
Üretimde Sürdürülebilir Artış
TÇÜD verilerine göre, Türkiye’nin ham çelik üretimi Ağustos 2025’te geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,9 artışla 3,4 milyon tona yükseldi. Bu yükseliş, ekonomik aktivitedeki canlılık ve inşaat ile otomotiv gibi çelik yoğun sektörlerdeki talep artışına işaret ediyor. Ocak-Ağustos döneminde ise üretim, yıllık bazda sadece yüzde 0,2 artışla 24,9 milyon ton seviyesine çıktı. Bu veriler, üretimin kısa vadede yükselişe geçse de yıllık bazda kapasite kullanımının hâlâ sınırlı olduğunu ortaya koyuyor.
Nihai Mamul Tüketimi Artıyor
Ağustosta nihai mamul tüketimi, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 12,5 artışla 3,5 milyon ton olarak gerçekleşti. Yılın ilk 8 ayında ise nihai mamul tüketimi yüzde 3,2 yükselerek 25,7 milyon tona ulaştı. Bu durum, üretimle paralel olarak iç pazarda talebin canlı olduğunu gösterirken, sektördeki yatırımların ve kapasite kullanımının daha etkin hale getirilmesi gerektiğini de ortaya koyuyor.
İhracat Artıyor, Ama Değer Düşüyor
Çelik ürünleri ihracatı, miktar açısından ağustos ayında yıllık bazda yüzde 6,8 artışla 1,2 milyon tona ulaştı. Ancak ihracat gelirlerinde yüzde 1,2’lik düşüş gözlemlendi. Ocak-Ağustos döneminde ise miktar bazında yüzde 12,8 artışla 10 milyon ton, değer bazında ise yüzde 4,4 artışla 6,8 milyar dolar seviyesine çıktı. Bu veriler, Türkiye’nin çelik sektöründe miktar olarak dış pazarlarda yer bulsa da küresel fiyat ve rekabet koşullarının ihracat gelirlerini baskılayabildiğini gösteriyor.
İthalattaki Hızlı Artış Sektörde Endişe Yaratıyor
Çelik ürünleri ithalatı, ağustos ayında miktar yönünden yüzde 18,6 artışla 1,6 milyon tona, değer yönünden yüzde 2,9 artışla 1,1 milyar dolara yükseldi. Ocak-Ağustos döneminde ise ithalat, miktar bazında yüzde 17,9 artışla 12,6 milyon ton, değer bazında yüzde 3,6 artışla 8,8 milyar dolara ulaştı.
TÇÜD Genel Sekreteri Veysel Yayan, ithalattaki bu hızlı artışın büyük bölümünün Dahilde İşleme Rejimi (DİR) kapsamında gerçekleştiğine dikkat çekiyor. Yayan, Rusya, Çin ve Hindistan’dan yapılan ithalatın büyük çoğunluğunun DİR kapsamında gerçekleştiğini vurgulayarak, sektörde kapasite kullanımının sınırlı olduğu bir ortamda bu hızlı artışın ciddi rahatsızlık yarattığını belirtti.
DİR ve Yatırım Stratejileri
Yayan, Türkiye’nin çelik üretim kapasitesinin 60 milyon ton olmasına rağmen, sadece yüzde 62,7 oranında kullanılabildiğini hatırlatarak, verimli kapasite kullanımının ve katma değerli ürün üretiminin öncelikli hedefler olması gerektiğini söyledi. Ayrıca, Ticaret Bakanlığı’nın maden, metal ve orman ürünlerinde DİR kaynaklı dengesizlikleri azaltmak amacıyla bazı ürünlerde ihracatın yüzde 25’inin yurt içinden tedarik edilmesini zorunlu kılmasını olumlu bir adım olarak değerlendirdi. Yayan, bu uygulamanın tüm çelik ürünlerini kullanan sektörleri kapsayacak şekilde genişletilmesinin faydalı olacağını belirtti.
Cari Denge ve Ekonomik Önemi
Türk çelik sektöründeki ithalat ve ihracat dengesinin, genel ekonomik denge açısından kritik öneme sahip olduğunu belirten Yayan, “Cari dengenin kurulması, açıkların azaltılması ve mümkünse fazla verilmesi, Türk ekonomisi bakımından hayati önemdedir” diyerek, DİR kapsamında ithalat yapan şirketlerin girdi tedarikinde dışa bağımlılıklarını asgari seviyeye indirmesi gerektiğini vurguladı.
Sonuç
Türkiye çelik sektörü, Ağustos 2025 verileri itibarıyla üretim ve tüketimde bir toparlanma sinyali veriyor. Ancak, ithalattaki hızlı artış ve kapasite kullanımındaki sınırlılıklar, sektörün sürdürülebilir büyüme potansiyelini tehdit ediyor. DİR kaynaklı ithalatın kontrol altına alınması, kapasitenin etkin kullanımı ve katma değerli ürün üretimine yönelik yatırımlar, sektörün hem iç pazarda hem de ihracatta rekabet gücünü artıracak temel adımlar olarak öne çıkıyor.
ZAFER ÖZCİVAN