ZAFER ÖZCİVAN
Köşe Yazarı
ZAFER ÖZCİVAN
 

10-15 KASIM 2025 HAFTASI EKONOMİ PANORAMASI

Ekonomi Vites Değiştiriyor: Jeopolitik Gölge, Dijital Sıçrama ve Para Politikası Arasında Bir Hafta 10-15 Kasım haftası hem küresel hem de Türkiye ekonomisi açısından önemli sinyallerin ve kritik eşiklerin belirginleştiği bir dönem olarak kayda geçti. Para politikalarında yön arayışının devam ettiği, şirket bilançolarının yeni dengelere işaret ettiği, yapay zekâ yatırımlarının finansal sistemde yeni bir kırılma hattı yarattığı ve küresel ticaretin görünümünde dikkat çekici değişimlerin hissedildiği bu hafta, Türkiye’de özellikle enflasyon beklentilerindeki güncellemeler, bütçe tartışmaları, reel sektörde üretim eğilimleri ve işgücü piyasasının ara dönem yönüyle öne çıktı. 1. Para Politikası: Beklenen Sıkılaşma mı, Yumuşak Geçiş mi? Merkez bankaları açısından Kasım ayı, kararların şekillendiği değil, beklentilerin yeniden kalibre edildiği bir ay oldu. ABD Merkez Bankası FED’in “sabırlı ama tetikte” yaklaşımı, doların küresel hakimiyetini bir süre daha koruyacağının sinyalini verirken, Avrupa Merkez Bankası’nın resesyon kaygısıyla faiz indirimlerini tartışmaya açması, para piyasalarındaki dengeleri yeniden kurmaya başladı. Türkiye cephesinde ise Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede kararlılığını korurken iletişimi sertleştirdiği bir döneme girildi. Piyasalarda yıl sonu enflasyon beklentilerinin yukarı yönlü revize edilmesi, sadece fiyat dinamiklerini değil, ücret pazarlıklarını, kredi maliyetlerini ve tasarruf eğilimlerini de yeniden şekillendiriyor. Bu hafta itibarıyla iş dünyasında en çok tartışılan konu, faiz artışlarının mı yoksa daha sıkı makro ihtiyati önlemlerin mi gündeme geleceği. İşletmeler artık sadece “faiz ne olacak?” sorusunu değil, “krediye erişim mekanizması nasıl değişecek?” sorusunu da soruyor. 2. Reel Sektörde Çatallanma: Üretim Artıyor, Kârlılık Eziliyor Sanayi üretimi, inşaat sektörü ve hizmet üretim endeksleri genel olarak pozitif seyrini korurken, maliyet baskıları ve talep kırılması arasındaki makas açılmaya başladı. Özellikle enerji ve finansman maliyetlerinin yüksek kalması üretim artışını kârlılığa yansıtmayı zorlaştırıyor. Bu hafta açıklanan veriler, reel sektörün bir kısmında “üretim var ama motivasyon yok” tablosunu gündeme getirdi. Yurt içi talebin dengelenmesi ve tüketici harcamalarının daha temkinli hale gelmesi, şirketleri dış pazarlara yönlendirmeye zorlarken, ihracat performansındaki yavaşlama beklentileri artırıyor. İnşaat sektörü ise özel bir başlık olarak değerlendirilmeyi hak ediyor: üretim artıyor, ancak finansmana erişim zorluğu ve konut talebindeki finansal baskılar, sektörün sürdürülebilir büyüme kapasitesini tartışmaya açıyor. 3. İşgücü Dinamikleri ve Ücret Tartışmaları Enflasyon beklentilerinin güncellenmesiyle birlikte, asgari ücret pazarlığı yeniden Türkiye’nin en sıcak gündem maddelerinden biri haline geldi. 2024 boyunca yoğun şekilde tartışılan “asgari ücret istihdamı baskılıyor mu?” sorusu yeniden gündemde. Öte yandan istihdamdaki artış oranı yavaşlarken, ücretli çalışanların gelir kaybını telafi etmek için talep ettiği zam oranları, işverenleri maliyetleri yeniden değerlendirmeye itiyor. İşgücü piyasasında yapısal sorunlar devam ediyor: nitelik uyumsuzluğu, sahipleri aranan açık işler ve yüksek genç işsizliği aynı anda varlığını sürdürüyor. 4. Küresel Ticarette Yeniden Konumlanma: Parçalanan Tedarik Zinciri, Güçlenen Bölgeselleşme ABD-Çin gerilimleri, Orta Doğu’daki riskler ve AB’nin stratejik özerklik söylemi, ticaret dengelerini bu hafta yeniden gündeme getirdi. Türkiye, coğrafi avantajını korusa da bölgesel risklerin artması lojistik maliyetlerine ve sınır ticaretine baskı oluşturuyor. Özellikle dijital hizmet ticaretinde ve yeşil dönüşüm odaklı sektörlerde yeni fırsat alanları belirmeye başlıyor. Ancak bu dönüşüm, sermaye ve teknoloji yoğunluğu gerektirdiği için küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından ciddi bir eşik anlamına geliyor. 5. Yapay Zekâ ve Finans: Yeni Balon mu, Yapısal Kırılma mı? Bu hafta finans piyasalarını en çok meşgul eden tartışmalardan biri, yapay zekâ yatırımlarının yeni bir “dot-com” döngüsü yaratıp yaratmayacağıydı. Teknoloji hisseleri değer kazanmaya devam ederken, IMF ve bazı büyük yatırım fonlarından gelen risk uyarıları, dünya ekonomisinin geleceğinde teknoloji kaynaklı bir reel sektör ayrışması yaşanabileceğine işaret ediyor. Yapay zekâ destekli finansal analizler, istihbarat odaklı yatırım modelleri ve algoritmik karar süreçleri piyasaların doğasını değiştiriyor. Ancak bu dönüşümün, istihdam yapısı üzerinde yaratacağı etki ve olası varlık balonları şimdiden endişe yaratıyor. 6. Tüketici Davranışı: Tedirginlik, Erteleme ve Dijitalleşen Harcamalar Kasım ayı indirim haftaları tüketici güvenini kitap üzerinde artırsa da alışveriş eğilimlerinde temkinlilik belirginleşmiş durumda. Orta sınıfın tüketim kompozisyonu hızla değişiyor: dayanıklı tüketim malları yerine gıda, enerji ve kiraya odaklanan bir harcama yapısı oluşuyor. Özellikle perakende sektöründe online ve fiziksel mağaza arasındaki dengeler yeniden yazılıyor. Z kuşağı tüketicisi abonelik ekonomisine ve yeniden satış pazarlarına yönelirken, geleneksel mağazalar stok ve fiyat yönetimini yeniden yapılandırıyor. Sonuç: Ekonomi Yeni Dengeler Arıyor – Belirsizlik Yönetimi En Az Veri Kadar Değerli 10-15 Kasım haftasında ortaya çıkan tablo ne karamsar ne de iyimser bir resim çiziyor. Ekonomi, belirsizlik yönetiminin ve stratejik esnekliğin en değerli sermaye haline geldiği bir döneme girmiş durumda. Enflasyon beklentilerinin yeniden yükselişe geçmesi, para politikasının sahada etkisini ölçme aşamasının henüz tamamlanmadığını gösteriyor. Küresel ekonomide teknoloji ve jeopolitik gölgeler büyürken, Türkiye’nin en kritik sorusu şu şekilde özetlenebilir: Sadece büyümeyi sürdürmek değil, büyümeyi dönüştürerek sürdürmek mümkün mü? Bu haftanın kodlarını doğru okuyanlar için yanıt, henüz verilmemiş bir fırsat olarak ortada duruyor. ZAFER ÖZCİVAN Ekonomist-Yazar Zaferozcivan59@gmail.com
Ekleme Tarihi: 16 Kasım 2025 -Pazar

10-15 KASIM 2025 HAFTASI EKONOMİ PANORAMASI

Ekonomi Vites Değiştiriyor: Jeopolitik Gölge, Dijital Sıçrama ve Para Politikası Arasında Bir Hafta
10-15 Kasım haftası hem küresel hem de Türkiye ekonomisi açısından önemli sinyallerin ve kritik eşiklerin belirginleştiği bir dönem olarak kayda geçti. Para politikalarında yön arayışının devam ettiği, şirket bilançolarının yeni dengelere işaret ettiği, yapay zekâ yatırımlarının finansal sistemde yeni bir kırılma hattı yarattığı ve küresel ticaretin görünümünde dikkat çekici değişimlerin hissedildiği bu hafta, Türkiye’de özellikle enflasyon beklentilerindeki güncellemeler, bütçe tartışmaları, reel sektörde üretim eğilimleri ve işgücü piyasasının ara dönem yönüyle öne çıktı.
1. Para Politikası: Beklenen Sıkılaşma mı, Yumuşak Geçiş mi?
Merkez bankaları açısından Kasım ayı, kararların şekillendiği değil, beklentilerin yeniden kalibre edildiği bir ay oldu. ABD Merkez Bankası FED’in “sabırlı ama tetikte” yaklaşımı, doların küresel hakimiyetini bir süre daha koruyacağının sinyalini verirken, Avrupa Merkez Bankası’nın resesyon kaygısıyla faiz indirimlerini tartışmaya açması, para piyasalarındaki dengeleri yeniden kurmaya başladı.
Türkiye cephesinde ise Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede kararlılığını korurken iletişimi sertleştirdiği bir döneme girildi. Piyasalarda yıl sonu enflasyon beklentilerinin yukarı yönlü revize edilmesi, sadece fiyat dinamiklerini değil, ücret pazarlıklarını, kredi maliyetlerini ve tasarruf eğilimlerini de yeniden şekillendiriyor.
Bu hafta itibarıyla iş dünyasında en çok tartışılan konu, faiz artışlarının mı yoksa daha sıkı makro ihtiyati önlemlerin mi gündeme geleceği. İşletmeler artık sadece “faiz ne olacak?” sorusunu değil, “krediye erişim mekanizması nasıl değişecek?” sorusunu da soruyor.
2. Reel Sektörde Çatallanma: Üretim Artıyor, Kârlılık Eziliyor
Sanayi üretimi, inşaat sektörü ve hizmet üretim endeksleri genel olarak pozitif seyrini korurken, maliyet baskıları ve talep kırılması arasındaki makas açılmaya başladı. Özellikle enerji ve finansman maliyetlerinin yüksek kalması üretim artışını kârlılığa yansıtmayı zorlaştırıyor.
Bu hafta açıklanan veriler, reel sektörün bir kısmında “üretim var ama motivasyon yok” tablosunu gündeme getirdi. Yurt içi talebin dengelenmesi ve tüketici harcamalarının daha temkinli hale gelmesi, şirketleri dış pazarlara yönlendirmeye zorlarken, ihracat performansındaki yavaşlama beklentileri artırıyor.
İnşaat sektörü ise özel bir başlık olarak değerlendirilmeyi hak ediyor: üretim artıyor, ancak finansmana erişim zorluğu ve konut talebindeki finansal baskılar, sektörün sürdürülebilir büyüme kapasitesini tartışmaya açıyor.
3. İşgücü Dinamikleri ve Ücret Tartışmaları
Enflasyon beklentilerinin güncellenmesiyle birlikte, asgari ücret pazarlığı yeniden Türkiye’nin en sıcak gündem maddelerinden biri haline geldi. 2024 boyunca yoğun şekilde tartışılan “asgari ücret istihdamı baskılıyor mu?” sorusu yeniden gündemde.
Öte yandan istihdamdaki artış oranı yavaşlarken, ücretli çalışanların gelir kaybını telafi etmek için talep ettiği zam oranları, işverenleri maliyetleri yeniden değerlendirmeye itiyor. İşgücü piyasasında yapısal sorunlar devam ediyor: nitelik uyumsuzluğu, sahipleri aranan açık işler ve yüksek genç işsizliği aynı anda varlığını sürdürüyor.
4. Küresel Ticarette Yeniden Konumlanma: Parçalanan Tedarik Zinciri, Güçlenen Bölgeselleşme
ABD-Çin gerilimleri, Orta Doğu’daki riskler ve AB’nin stratejik özerklik söylemi, ticaret dengelerini bu hafta yeniden gündeme getirdi. Türkiye, coğrafi avantajını korusa da bölgesel risklerin artması lojistik maliyetlerine ve sınır ticaretine baskı oluşturuyor.
Özellikle dijital hizmet ticaretinde ve yeşil dönüşüm odaklı sektörlerde yeni fırsat alanları belirmeye başlıyor. Ancak bu dönüşüm, sermaye ve teknoloji yoğunluğu gerektirdiği için küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından ciddi bir eşik anlamına geliyor.
5. Yapay Zekâ ve Finans: Yeni Balon mu, Yapısal Kırılma mı?
Bu hafta finans piyasalarını en çok meşgul eden tartışmalardan biri, yapay zekâ yatırımlarının yeni bir “dot-com” döngüsü yaratıp yaratmayacağıydı. Teknoloji hisseleri değer kazanmaya devam ederken, IMF ve bazı büyük yatırım fonlarından gelen risk uyarıları, dünya ekonomisinin geleceğinde teknoloji kaynaklı bir reel sektör ayrışması yaşanabileceğine işaret ediyor.
Yapay zekâ destekli finansal analizler, istihbarat odaklı yatırım modelleri ve algoritmik karar süreçleri piyasaların doğasını değiştiriyor. Ancak bu dönüşümün, istihdam yapısı üzerinde yaratacağı etki ve olası varlık balonları şimdiden endişe yaratıyor.
6. Tüketici Davranışı: Tedirginlik, Erteleme ve Dijitalleşen Harcamalar
Kasım ayı indirim haftaları tüketici güvenini kitap üzerinde artırsa da alışveriş eğilimlerinde temkinlilik belirginleşmiş durumda. Orta sınıfın tüketim kompozisyonu hızla değişiyor: dayanıklı tüketim malları yerine gıda, enerji ve kiraya odaklanan bir harcama yapısı oluşuyor.
Özellikle perakende sektöründe online ve fiziksel mağaza arasındaki dengeler yeniden yazılıyor. Z kuşağı tüketicisi abonelik ekonomisine ve yeniden satış pazarlarına yönelirken, geleneksel mağazalar stok ve fiyat yönetimini yeniden yapılandırıyor.
Sonuç: Ekonomi Yeni Dengeler Arıyor – Belirsizlik Yönetimi En Az Veri Kadar Değerli
10-15 Kasım haftasında ortaya çıkan tablo ne karamsar ne de iyimser bir resim çiziyor. Ekonomi, belirsizlik yönetiminin ve stratejik esnekliğin en değerli sermaye haline geldiği bir döneme girmiş durumda.
Enflasyon beklentilerinin yeniden yükselişe geçmesi, para politikasının sahada etkisini ölçme aşamasının henüz tamamlanmadığını gösteriyor. Küresel ekonomide teknoloji ve jeopolitik gölgeler büyürken, Türkiye’nin en kritik sorusu şu şekilde özetlenebilir:
Sadece büyümeyi sürdürmek değil, büyümeyi dönüştürerek sürdürmek mümkün mü?
Bu haftanın kodlarını doğru okuyanlar için yanıt, henüz verilmemiş bir fırsat olarak ortada duruyor.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
Zaferozcivan59@gmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.