casino siteleri slot siteleri
bahis siteleri canlı bahis siteleri
Hakan KANBER / KöşeliYorum
Köşe Yazarı
Hakan KANBER / KöşeliYorum
 

Eğitim şart!

Güldürü ustası Cem Yılmaz’ın yıllar önce oynadığı bir reklam filminden yadigâr kaldı bu söz. Cehaleti ve cehaletin doğurduğu kötü sonuçları anlatan bir atasözü oldu neredeyse. Herkesin dilinde pelesenk…   ***   20 küsur yıllık AKP iktidarında sayısız kere ‘dizayn’ edilen ve çocukların adeta ‘kobay’ olarak kullanıldığı eğitim sistemini yazmayacağım. Onu zaten herkes biliyor. Yazımız, ‘yüksek’ eğitimden mezun olmuş yeni nesil gençlerle ilgili… Malumunuz ortalık üniversite mezunundan geçilmiyor. Yeni nesil gençlere sorun; 10’unun 8’inden üniversite eğitimi aldığını öğrenirsiniz. Derdimiz; yurtta eğitim seviyesinin yükselmesinden duyduğumuz rahatsızlık falan da değil… Kocaman bir işsizler ordumuz var. Bilen biliyor; sayı her ay düzenli olarak sürekli yükseliyor. Bu ordunun neferlerinin önemli bir bölümü ‘üniversite mezunu…’   ***   Yıllar içinde; sağ, sol ya da koalisyonlu hükümetler, Türkiye’nin her yerine ‘politik’ amacı bol ve fakat ‘işlevsel’ olmayan sayısız üniversite açtılar. Bu üniversiteleri merkez yaparak, dairesel olarak o merkeze yakın ilçelere yüksekokullar kondurdular. Üniversiteye giriş sınavlarının genetik kodlarıyla oynandı. Başarı oranı oldukça düşük gençler dahi bir yolunu bulup, ‘kuş uçmaz kervan geçmez’ yerlerdeki meslek yüksek okullarında 2 yıllık fakülteler bitirip ‘üniversite mezunu(!)’ oldular. Konuyu, ‘çok sayıda açılan politik ve niteliksiz üniversitelerden, niteliksiz genç mezun oldu’ noktasına da taşımak istemiyorum. Aslında bu durum ‘iki tarafı keskin bıçak…’ İlk, orta, lise, üniversite… AKP iktidarlarının yıllar içinde “Milli” eğitimi getirdiği nokta belli. Fakat gençlerin hiç mi kabahati yok? Var elbet… Sözümüz; aldığı eğitimin hakkını veren, ana-babasının dişinden-tırnağından artırdıklarıyla adam gibi eğitimine devam eden, mezun olduktan sonra da branşında başarı merdivenlerini tırmananlara değil tabi ki. Sözümüz; bu çarpık sistemi de arkasına alarak ‘üniversite kantinlerinden’ mezun olup, diploma alanlarla ilgili…   ***   Adam; veteriner olmuş ahıra inmez, kediden-köpekten korkar. Bir diğeri; ziraatçı… Tarlanın yolunu bilmiyor. Çiçeği, böcekten ayıramıyor. Doktor olmuş, kan tutuyor. Hemşire, hastaya dokunmuyor, iğne yapamıyor! Mühendis, aydınger kâğıdının ne olduğundan bihaber… Gazetecilik mezunu; daha adını-soyadını doğru düzgün yazamıyor. TV-Radyo görsel mezunu gazeteci; karşısındakiyle konuşurken yüzü kızarıyor. Kaldı ki mikrofon elinde, kamera karşısında program yapacak! İşletme mezunu; rakamları sevmiyor, çarpım tablosunu bilmiyor… Halkla ilişkilerci, diyalog fukarası... Dağ başlarında ‘denizcilik’ yüksekokulları var. Sahile yüzlerce kilometre mesafede, coğrafik olarak denize kıyısı yok. Öğrenci, suyu bardakta görüyor sadece. Diplomasında ‘denizci’ yazıyor! Örnekleri çoğaltabiliriz… Az biraz ironi yapsak da gerçekler bu merkez etrafında dönüyor!   ***   Çözüm mü? En azından üniversite sınavlarını kaldırın kardeşim… Kimin gönlünde hangi aslan yatıyorsa, gitsin o işin eğitimini alsın. Gerçekten gazeteci olacak adam, o üniversitenin yolunu tutsun… Amacı doktorluk olan, tıbbın… Öyle puanı o fakülteyi tutturuyor diye ‘rastgele’ kazanılmış yüksek öğretim kurumlarında, ‘tesadüfen’ eğitim alan diplomalı gençten ne kendine ne de ülkeye hayır gelmez. Spor toto değil bu… Sonra ‘kantin mezunu’ bir yığın adamla, yaşamın her alanında burun buruna gelirsiniz. Canınız gelir, burnunuza dayanır…
Ekleme Tarihi: 23 Ocak 2023 - Pazartesi

Eğitim şart!

Güldürü ustası Cem Yılmaz’ın yıllar önce oynadığı bir reklam filminden yadigâr kaldı bu söz.

Cehaleti ve cehaletin doğurduğu kötü sonuçları anlatan bir atasözü oldu neredeyse.

Herkesin dilinde pelesenk…

 

***

 

20 küsur yıllık AKP iktidarında sayısız kere ‘dizayn’ edilen ve çocukların adeta ‘kobay’ olarak kullanıldığı eğitim sistemini yazmayacağım.

Onu zaten herkes biliyor.

Yazımız, ‘yüksek’ eğitimden mezun olmuş yeni nesil gençlerle ilgili…

Malumunuz ortalık üniversite mezunundan geçilmiyor.

Yeni nesil gençlere sorun; 10’unun 8’inden üniversite eğitimi aldığını öğrenirsiniz.

Derdimiz; yurtta eğitim seviyesinin yükselmesinden duyduğumuz rahatsızlık falan da değil…

Kocaman bir işsizler ordumuz var. Bilen biliyor; sayı her ay düzenli olarak sürekli yükseliyor. Bu ordunun neferlerinin önemli bir bölümü ‘üniversite mezunu…’

 

***

 

Yıllar içinde; sağ, sol ya da koalisyonlu hükümetler, Türkiye’nin her yerine ‘politik’ amacı bol ve fakat ‘işlevsel’ olmayan sayısız üniversite açtılar. Bu üniversiteleri merkez yaparak, dairesel olarak o merkeze yakın ilçelere yüksekokullar kondurdular.

Üniversiteye giriş sınavlarının genetik kodlarıyla oynandı. Başarı oranı oldukça düşük gençler dahi bir yolunu bulup, ‘kuş uçmaz kervan geçmez’ yerlerdeki meslek yüksek okullarında 2 yıllık fakülteler bitirip ‘üniversite mezunu(!)’ oldular.

Konuyu, ‘çok sayıda açılan politik ve niteliksiz üniversitelerden, niteliksiz genç mezun oldu’ noktasına da taşımak istemiyorum.

Aslında bu durum ‘iki tarafı keskin bıçak…’

İlk, orta, lise, üniversite…

AKP iktidarlarının yıllar içinde “Milli” eğitimi getirdiği nokta belli.

Fakat gençlerin hiç mi kabahati yok?

Var elbet…

Sözümüz; aldığı eğitimin hakkını veren, ana-babasının dişinden-tırnağından artırdıklarıyla adam gibi eğitimine devam eden, mezun olduktan sonra da branşında başarı merdivenlerini tırmananlara değil tabi ki.

Sözümüz; bu çarpık sistemi de arkasına alarak ‘üniversite kantinlerinden’ mezun olup, diploma alanlarla ilgili…

 

***

 

Adam; veteriner olmuş ahıra inmez, kediden-köpekten korkar.

Bir diğeri; ziraatçı… Tarlanın yolunu bilmiyor. Çiçeği, böcekten ayıramıyor.

Doktor olmuş, kan tutuyor.

Hemşire, hastaya dokunmuyor, iğne yapamıyor!

Mühendis, aydınger kâğıdının ne olduğundan bihaber…

Gazetecilik mezunu; daha adını-soyadını doğru düzgün yazamıyor.

TV-Radyo görsel mezunu gazeteci; karşısındakiyle konuşurken yüzü kızarıyor. Kaldı ki mikrofon elinde, kamera karşısında program yapacak!

İşletme mezunu; rakamları sevmiyor, çarpım tablosunu bilmiyor…

Halkla ilişkilerci, diyalog fukarası...

Dağ başlarında ‘denizcilik’ yüksekokulları var. Sahile yüzlerce kilometre mesafede, coğrafik olarak denize kıyısı yok. Öğrenci, suyu bardakta görüyor sadece. Diplomasında ‘denizci’ yazıyor!

Örnekleri çoğaltabiliriz…

Az biraz ironi yapsak da gerçekler bu merkez etrafında dönüyor!

 

***

 

Çözüm mü?

En azından üniversite sınavlarını kaldırın kardeşim…

Kimin gönlünde hangi aslan yatıyorsa, gitsin o işin eğitimini alsın.

Gerçekten gazeteci olacak adam, o üniversitenin yolunu tutsun…

Amacı doktorluk olan, tıbbın…

Öyle puanı o fakülteyi tutturuyor diye ‘rastgele’ kazanılmış yüksek öğretim kurumlarında, ‘tesadüfen’ eğitim alan diplomalı gençten ne kendine ne de ülkeye hayır gelmez.

Spor toto değil bu…

Sonra ‘kantin mezunu’ bir yığın adamla, yaşamın her alanında burun buruna gelirsiniz.

Canınız gelir, burnunuza dayanır…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.