Torunu Aşık Veysel’i Anlattı: Titreyen Eli Onun Gözleriydi

KÜLTÜR/SANAT/EDEBİYAT (Web Sitesi) - Web Sitesi | 11.12.2025 - 15:47, Güncelleme: 11.12.2025 - 15:47 468 kez okundu.
 

Torunu Aşık Veysel’i Anlattı: Titreyen Eli Onun Gözleriydi

Aşık Veysel’in torunu Gündüz Şatıroğlu dedesi ile ilgili anılarından bahsederken “Bayramda elini öpmeye yeltendiğim zaman dedemin titreyen eli belleğimde kaldı” ifadelerini kullandı
Haber: Çağatay Yiğit Akkaya - Kameraman: Berkay Gümüş - Türk milletinin yüzü, simgesi Aşık Veysel, vefatının üzerinden yarım asır geçmesine rağmen halen daha gönüllerde yaşamaya, hatırlanmaya, anılmaya devam ediyor. Dizeleri ile gönül yaylarını titreten  Aşık Veysel’i torunu Gündüz Şatıroğlu anlattı.  2023 yılının Aşık Veysel yılı olarak ilan edilmesi ile ilgili konuşan Gündüz Şatıroğlu “2017 yılında Aşık Veysel Kültür Derneği başkanlığı yaptığım dönemde UNESCO Milli Komisyonu Başkanı çok değerli Öcal hocamla bir görüşme yaptık ve 2023 yılının Aşık Veysel yılı olarak ilan edilmesi için öneride bulundum. Zaten UNESCO Türkiye Milli Komnisyonu da bu süreci başlatmak niyetiymiş. Hem fikir olduktan sonra 2021 çalışmaları başladı. 2022 Nisanı’nda konferansta kabul edildi. 2023’de de Türkiye ve dünyada 2023 Aşık Veysel yılı olarak ilan edildi. Bu da Aşık Veysel’in sadece Anadolu’da bu toprakla sesinin karşılık bulması dışında evrensel bir ses olduğunun da göstergesidir” diye belirtti.  “Çok Gururlandım” Gençlerin, Aşık Veysel’e olan ilgisi ile ilgili Şatıroğlu “Aşık Veysel’in gençlerle buluşması son derece önemliydi. Ebeveynlerin, yetişkinlerin Aşık Veysel’in çağdaşlarının Aşık Veysel’i anlatmasının yanı sıra gençlerin de bir Aşık Veysel yolculuğunun olması gerekiyordu. 2023 yılında yapılan tam da bu oldu. O kadar çok üniversitede etkinlikler gerçekleştirildi ki, katılımcılar organize edenler ve doğrudan katkı sunanlar da gençlerdi. Çok güzel sahneler yaşandı. Çok duygusal anlar yaşadım ve gerçekten gururlandım. Yalnızca Aşık Veysel’in torunu olarak değil, bu toprakların insanı olarak da çok duygulandım” ifadelerini kullandı.  “Herkesin Sesine Ses Veren Halk Ozanı” Aşık Veysel’in eserlerindeki felsefi öğeler ile ilgili Şatıroğlu “Aşık Veysel sadece Anadolu’da sesi duyulan, sesine ses verilen bir halk aşığı değil. Aşık Veysel dünyanın her yerinde sesi duyulmuş, sesine ses verilmiş bir halk aşığı. Çünkü Aşık Veysel’in eserlerine baktığımızda aslında evrensel olanı kucakladığını görüyoruz. Bugün iklim krizi diyoruz. Aşık Veysel bunu onlarca yıl önce görmüş ve benim sadık yarım kara topraktır diyerek toprağın korunmasını doğanın kendi dinamiklerine müdahale etmek yerine onunla yaşamanın önemine değinmiş. Beşeri bilim alanında ise Uzun İnce Bir Yoldayım karşımıza çıkıyor. Yaşam ve ölümün döngüsünü çok güzel bir şekilde ortaya çıkartıyor. Böyle bir aşığın evrensel dünyada yer bulması kaçınılmazdı” diye vurguladı.  “Çok Büyük Coşku ve Alkış Kızılca Kıyamet” Aşık Veysel’i tüm Türkiye’ye tanıtan Sivas Halk Şairleri Bayramı’ndan anektot paylaşan Şatıroğlu “Anadolumuza baktığımızda çoğu şairimiz vefat ettikten sonra taçlandırılmıştır. Ancak dedem yaşarken de taçlandırılmış bir insandı. 1931 Sivas Halk Şairleri bayramında sahneye çıkıyor. Sahnede söylediği ilk eser kendi eseri de değil. Seherde Ağlayan Bülbülü seslendiriyor daha sonrasında yine bir bülbüllü eser seslendiriyor. Sonra Mecnunun Leylamı Gördüm’ü seslendiriyor. Babam dedeme soruyor o gece nasıl diye dedem de “gözlerim görmüyordu ama yanımda İbrahim vardı bana o geceyi anlatıyordu. Öyle bir kalabalık ve coşku var ki ben çok heyecanlıydım onu hissediyordum bizi tekrar tekrar sahneye çıkardılar. Alkış kızılca kıyamet” Hem heyeacanını hem mutluluğunu böyle ifade etmiş” dedi.  “Titreyen Eli Onun Gözleriydi” Dedesi ile ilgili anısını paylaşan Şatıroğlu “Yaşanmışlığı çok olan bir torun değilim. Hatırladığım sadece küçük bir anı. 1973 yılının mart ayında vefat etti. Ocak ayında sonradan baktım ki Kurban Bayramıymış. Bayramda elini öpmeye yeltendiğim zaman dedemin titreyen eli belleğimde kaldı. Aşık Veysel denildiği anda hep o kare gelir gözümün önüne. Karmakarışık bir duygu içerisinde dedemin o titreyen eli belleğimde kalan. Bugün ki bilincimle düşünüyorum ki o titreyen el onun gözleri aslında onun her şeyi” diye vurguladı.  Aşık Veysel Kültür Derneği’nin Kuruluşu Aşık Veysel Kültür Derneği ile ilgili konuşan Şatıroğlu “Aşık Veysel Kültür Derneği dedemin sağlığında kurulan bir dernek. Dönemin tanınmış siyasileri ve sanatçıları geliyorlar ve diyorlar ki Aşık, senin adına bir dernek kurmak istiyoruz. Dedem soruyor içeriği ne olacak diye ve tek koşulla izin veriyor. Eğer gençlere katkı sağlayacaksa, gençlerin eğitimine katkı sağlayacaksa izin veriyor. Bu şartı sağladıktan sonra onay veriliyor. Ben de 2015 - 2018 yılları arasında başkanlık yaptığım dönemde dedemin sözlerinden hareketle daha çok gençlerle buluşturdum Aşık Veysel’i” diye açıkladı.  “Ruhuma Ağır Gelesi İş Yapmayın” Dedesinin son öğüdünü paylaşan Şatıroğlu “Sorumluluktan kaçamıyorsunuz. Hele ki benim yetiştiğim ortamda kaçmanız hiç mümkün değil. Babam Aşık Veysel’in tek okuyan çocuğuydu, öğretmendi babam. Her şeyini yazardı dedemin. Biz özellikle hafta sonları dedemin ve halk müziği sanatçılarının sesleriyle uyanırdık. Babam da saz çalar ve söylerdi. En önemlisi bir halk aşığı olarak da babasına hayrandı. Böyle bir ortamda büyüdükten sonra tüm bunların yaratıcısı olan bir aşığın torunu olmak, olağanüstü bir gurur ve ayrıcalıklı hissediyorsunuz kendinizi. Dedemin vefatından saatler önce “Baba bize diyecek bir şeyin var mı?” diye sorduğunda en büyük halam, dedem şöyle söylüyor “ruhuma ağır gelesi iş yapmayın” bu benim için çok önemliydi. En büyük sorumluluk onları incitecek hiçbir şey yapmamak” diye vurguladı.  “Benim Eserlerim Halkındır” Şatıroğlu “Dedem hastalandığında bir grup öğrenci yanına geliyor. Öğrencilerden biri dedeme soruyor. “Aşık baba türkülerini kimisi arajman yapıyor kimisi farklı şekilde yorumluyıor. Sen bundan rahatsız olmuyor musun? Diye soruyorlar. Dedem de “Kızım senin baban çiftçi buğday ekiyor. Buğdayını veriyor kimisi bulgur yapıyor. Kimi un yapıyor o undan baklava börek yapıyor. Senin baban gidip niye baklava börek yaptınız diyebilir mi? Benim olan halkın, herkes nasıl isterse öyle söylesin” Diyor. Böylesine yüce gönüllü bir insanın halkta karşılık bulmaması mümkün değil” ifadelerine yer verdi.
Aşık Veysel’in torunu Gündüz Şatıroğlu dedesi ile ilgili anılarından bahsederken “Bayramda elini öpmeye yeltendiğim zaman dedemin titreyen eli belleğimde kaldı” ifadelerini kullandı

Haber: Çağatay Yiğit Akkaya - Kameraman: Berkay Gümüş - Türk milletinin yüzü, simgesi Aşık Veysel, vefatının üzerinden yarım asır geçmesine rağmen halen daha gönüllerde yaşamaya, hatırlanmaya, anılmaya devam ediyor. Dizeleri ile gönül yaylarını titreten  Aşık Veysel’i torunu Gündüz Şatıroğlu anlattı. 

2023 yılının Aşık Veysel yılı olarak ilan edilmesi ile ilgili konuşan Gündüz Şatıroğlu “2017 yılında Aşık Veysel Kültür Derneği başkanlığı yaptığım dönemde UNESCO Milli Komisyonu Başkanı çok değerli Öcal hocamla bir görüşme yaptık ve 2023 yılının Aşık Veysel yılı olarak ilan edilmesi için öneride bulundum. Zaten UNESCO Türkiye Milli Komnisyonu da bu süreci başlatmak niyetiymiş. Hem fikir olduktan sonra 2021 çalışmaları başladı. 2022 Nisanı’nda konferansta kabul edildi. 2023’de de Türkiye ve dünyada 2023 Aşık Veysel yılı olarak ilan edildi. Bu da Aşık Veysel’in sadece Anadolu’da bu toprakla sesinin karşılık bulması dışında evrensel bir ses olduğunun da göstergesidir” diye belirtti. 

“Çok Gururlandım”

Gençlerin, Aşık Veysel’e olan ilgisi ile ilgili Şatıroğlu “Aşık Veysel’in gençlerle buluşması son derece önemliydi. Ebeveynlerin, yetişkinlerin Aşık Veysel’in çağdaşlarının Aşık Veysel’i anlatmasının yanı sıra gençlerin de bir Aşık Veysel yolculuğunun olması gerekiyordu. 2023 yılında yapılan tam da bu oldu. O kadar çok üniversitede etkinlikler gerçekleştirildi ki, katılımcılar organize edenler ve doğrudan katkı sunanlar da gençlerdi. Çok güzel sahneler yaşandı. Çok duygusal anlar yaşadım ve gerçekten gururlandım. Yalnızca Aşık Veysel’in torunu olarak değil, bu toprakların insanı olarak da çok duygulandım” ifadelerini kullandı. 

“Herkesin Sesine Ses Veren Halk Ozanı”

Aşık Veysel’in eserlerindeki felsefi öğeler ile ilgili Şatıroğlu “Aşık Veysel sadece Anadolu’da sesi duyulan, sesine ses verilen bir halk aşığı değil. Aşık Veysel dünyanın her yerinde sesi duyulmuş, sesine ses verilmiş bir halk aşığı. Çünkü Aşık Veysel’in eserlerine baktığımızda aslında evrensel olanı kucakladığını görüyoruz. Bugün iklim krizi diyoruz. Aşık Veysel bunu onlarca yıl önce görmüş ve benim sadık yarım kara topraktır diyerek toprağın korunmasını doğanın kendi dinamiklerine müdahale etmek yerine onunla yaşamanın önemine değinmiş. Beşeri bilim alanında ise Uzun İnce Bir Yoldayım karşımıza çıkıyor. Yaşam ve ölümün döngüsünü çok güzel bir şekilde ortaya çıkartıyor. Böyle bir aşığın evrensel dünyada yer bulması kaçınılmazdı” diye vurguladı. 

“Çok Büyük Coşku ve Alkış Kızılca Kıyamet”

Aşık Veysel’i tüm Türkiye’ye tanıtan Sivas Halk Şairleri Bayramı’ndan anektot paylaşan Şatıroğlu “Anadolumuza baktığımızda çoğu şairimiz vefat ettikten sonra taçlandırılmıştır. Ancak dedem yaşarken de taçlandırılmış bir insandı. 1931 Sivas Halk Şairleri bayramında sahneye çıkıyor. Sahnede söylediği ilk eser kendi eseri de değil. Seherde Ağlayan Bülbülü seslendiriyor daha sonrasında yine bir bülbüllü eser seslendiriyor. Sonra Mecnunun Leylamı Gördüm’ü seslendiriyor. Babam dedeme soruyor o gece nasıl diye dedem de “gözlerim görmüyordu ama yanımda İbrahim vardı bana o geceyi anlatıyordu. Öyle bir kalabalık ve coşku var ki ben çok heyecanlıydım onu hissediyordum bizi tekrar tekrar sahneye çıkardılar. Alkış kızılca kıyamet” Hem heyeacanını hem mutluluğunu böyle ifade etmiş” dedi. 

“Titreyen Eli Onun Gözleriydi”

Dedesi ile ilgili anısını paylaşan Şatıroğlu “Yaşanmışlığı çok olan bir torun değilim. Hatırladığım sadece küçük bir anı. 1973 yılının mart ayında vefat etti. Ocak ayında sonradan baktım ki Kurban Bayramıymış. Bayramda elini öpmeye yeltendiğim zaman dedemin titreyen eli belleğimde kaldı. Aşık Veysel denildiği anda hep o kare gelir gözümün önüne. Karmakarışık bir duygu içerisinde dedemin o titreyen eli belleğimde kalan. Bugün ki bilincimle düşünüyorum ki o titreyen el onun gözleri aslında onun her şeyi” diye vurguladı. 

Aşık Veysel Kültür Derneği’nin Kuruluşu

Aşık Veysel Kültür Derneği ile ilgili konuşan Şatıroğlu “Aşık Veysel Kültür Derneği dedemin sağlığında kurulan bir dernek. Dönemin tanınmış siyasileri ve sanatçıları geliyorlar ve diyorlar ki Aşık, senin adına bir dernek kurmak istiyoruz. Dedem soruyor içeriği ne olacak diye ve tek koşulla izin veriyor. Eğer gençlere katkı sağlayacaksa, gençlerin eğitimine katkı sağlayacaksa izin veriyor. Bu şartı sağladıktan sonra onay veriliyor. Ben de 2015 - 2018 yılları arasında başkanlık yaptığım dönemde dedemin sözlerinden hareketle daha çok gençlerle buluşturdum Aşık Veysel’i” diye açıkladı. 

“Ruhuma Ağır Gelesi İş Yapmayın”

Dedesinin son öğüdünü paylaşan Şatıroğlu “Sorumluluktan kaçamıyorsunuz. Hele ki benim yetiştiğim ortamda kaçmanız hiç mümkün değil. Babam Aşık Veysel’in tek okuyan çocuğuydu, öğretmendi babam. Her şeyini yazardı dedemin. Biz özellikle hafta sonları dedemin ve halk müziği sanatçılarının sesleriyle uyanırdık. Babam da saz çalar ve söylerdi. En önemlisi bir halk aşığı olarak da babasına hayrandı. Böyle bir ortamda büyüdükten sonra tüm bunların yaratıcısı olan bir aşığın torunu olmak, olağanüstü bir gurur ve ayrıcalıklı hissediyorsunuz kendinizi. Dedemin vefatından saatler önce “Baba bize diyecek bir şeyin var mı?” diye sorduğunda en büyük halam, dedem şöyle söylüyor “ruhuma ağır gelesi iş yapmayın” bu benim için çok önemliydi. En büyük sorumluluk onları incitecek hiçbir şey yapmamak” diye vurguladı. 

“Benim Eserlerim Halkındır”

Şatıroğlu “Dedem hastalandığında bir grup öğrenci yanına geliyor. Öğrencilerden biri dedeme soruyor. “Aşık baba türkülerini kimisi arajman yapıyor kimisi farklı şekilde yorumluyıor. Sen bundan rahatsız olmuyor musun? Diye soruyorlar. Dedem de “Kızım senin baban çiftçi buğday ekiyor. Buğdayını veriyor kimisi bulgur yapıyor. Kimi un yapıyor o undan baklava börek yapıyor. Senin baban gidip niye baklava börek yaptınız diyebilir mi? Benim olan halkın, herkes nasıl isterse öyle söylesin” Diyor. Böylesine yüce gönüllü bir insanın halkta karşılık bulmaması mümkün değil” ifadelerine yer verdi.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.