İsveç’in dünyaca ünlü “Sustainability” isimli bilim dergisinde bir Türk ve İtalyan bilim insanın İzmir’deki deprem riski ve binaların durumuyla ilgili yayımladığı araştırmada İzmir’de 618 bin 467 kişinin yüksek risk altında bulunduğu vurgulandı.
İsveç’in dünyaca ünlü “Sustainability” isimli bilim dergisinde bir Türk ve İtalyan bilim insanın İzmir’deki deprem riski ve binaların durumuyla ilgili bir araştırma yayımladı. Egeli Gazete’nin haberine göre, “İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü öğretim Üyesi Dr. Taygun Uzelli ve Milano Politeknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Stefano Salata’nın araştırmasında İzmir’de 67 bin 642 binanın yüksek riskli alanda yer aldığı açıklandı.
“Bir kâbusun belirsiz kesinliği: Ya İzmir’de yıkıcı bir deprem daha olursa” başlıklı araştırmada, İzmir’de 618 bin 467 kişinin yüksek risk altında bulunduğu vurgulandı. Raporda, “Bu da İzmir şehir nüfusunun yüzde 20.9’unun yüksek riskli bölgelerde yaşadığı anlamına gelmektedir. Sonuçlar, şehrin potansiyel hasarını göz önünde bulundurarak tartışılmıştır; amaç, siyasi kararların vatandaş güvenliğini öncelemesini sağlamaya çalışmaktır” ifadeleri dikkat çekti.
Zemin sıvılaşması ve dalga büyütme risklerinin de ele alındığı araştırmada şu bilgiler yer aldı:
“Tarihî haritalar incelendi, sayısallaştırıldı ve Landsat uydu görüntüleri ile Google Earth görselleriyle çapraz referanslanarak deniz seviyesi değişikliklerine ışık tutuldu. Günümüzde kara olan bazı bölgelerin bir zamanlar su altı olduğu ortaya kondu. Günümüz İstanbul–İzmir otoyolu ve sanayi bölgesi bağlantıları, Çiğli karayolu bağlantısı, Mavişehir mahallesi, Mavişehir ve İZBAN istasyonu çevresi, Bostanlı Camii çevresi, Bayraklı kıyı rekreasyon alanı, Meles Deltası ve Kordon bölgesi. Bu bölgeler, geçmişte deniz suyu veya sığ bataklık alanlarla kaplıydı. Bu durum uydu görüntülerinden de görülmektedir. 2020’deki Samos Depremi sonrası yapılan analizler, bu bölgelerdeki yapıların önemli bir bölümünün hasar gördüğünü ortaya koymuştur. Özellikle, Bostanlı Camii’nin arkasındaki yapılarda, Karşıyaka’da ve Kordon boyunca ciddi yapısal hasarlar gözlemlenmiştir. Bayraklı’daki yıkımlar, zemin özelliklerinden dolayı hem can hem de mal kaybına yol açmıştır.”
İzmir büyük bir depreme hazırlı değil
Çalışmada “Ne yazık ki, 2020 yılında gerçekleşen Samos Depremi İzmir’in merkez üssüne 70 km uzaklıkta bu kırılganlıkları ön plana çıkardı ve Bayraklı çevresinde can ve mal kaybına yol açarak önemli hasarlar meydana getirdi. Çok sayıda bina yıkıldı veya hasar aldı. Mercalli şiddet ölçeğinde VI–VII seviyelerinde kaydedilen bu deprem, merkez üssünden uzak mesafelerde bile büyük kütle hareketleri ve yüzey faylanması potansiyelini vurguladı; ayrıca yüzey dalgası büyütme (amplifikasyon) ve sıvılaşma gibi etkileri de gözler önüne serdi, tıpkı 2023 Kahramanmaraş depremlerinde olduğu gibi. İzmir’in çeşitli bölgeleri, Samos depremi sırasında bu tür olgularla karşılaştı; özellikle kıyı bölgelerinde sıvılaşma belirtileri dikkat çekiciydi. Ne yazık ki, İzmir şehir merkezi, bu kadar aktif bir sismik bölgede bulunmasına rağmen büyük bir depreme yeterince hazırlıklı değildir. İzmir metropol alanı ve çevresindeki yoğun yerleşimli bölgeler örneğin Karşıyaka, Bayraklı ve Konak gibi bölgeler ciddi risk altındadır.”