İzmir! Güzellikleriyle, deniziyle, tarihi değerleriyle övünülen şehir…
Ama arka planda işler öyle pırıl pırıl değil. Temel belediyecilik hizmetleri neredeyse durmuş durumda. Sular boşa akıyor, çöp dağları sokakları kaplıyor, yollar çökmüş, altyapı darmadağın.
Ve kimse sorumluluk almıyor. Vatandaş ne yapsın? Çaresizce izliyor, öfkesiyle baş başa kalıyor. Her gün yeni bir skandal, her gün yeni bir israf haberi… İzmir’in belediyeciliği bu mu?
Büyükşehir Belediyesi’ne çağrı artık nezaket değil, hayati bir uyarı: Eğer bu ihmaller devam ederse, kentte sadece sosyal ve ekonomik sorunlar büyümeyecek; hastalıklar, sağlık krizleri kapıda bekliyor olacak.
Halkın sabrı tükendi. Artık “bekleyelim, hallederler” devri bitti. Merkezi yönetim, yerel yönetim, kim sorumluysa derhal müdahale etmek zorunda. Yoksa İzmir, sadece güzel fotoğraflardan ibaret bir şehir olarak kalacak. Gerçek sorunlar görmezden gelinirken, felaketin eşiğine doğru sürüklenecek.
İzmir halkı uyanmalı, sorunları dile getirmeli. Siyasi çekişmeler, partisel hesaplar bir kenara bırakılmalı. Çünkü İzmir’in göz göre göre çökmesine sessiz kalmak artık ihmal değil, suçtur.