casino siteleri slot siteleri
bahis siteleri canlı bahis siteleri

“Son 10 yılda 616 çocuk, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!”

YAŞAM 12.06.2023 - 12:34, Güncelleme: 12.06.2023 - 12:34 5996+ kez okundu.
 

“Son 10 yılda 616 çocuk, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!”

“Son 10 yılda 616 çocuk, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!”
Haberege - Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2002 yılında dünyada çalışan yüz milyonlarca çocuğun içinde bulunduğu haksız duruma ve ağır koşullara dikkat çekmek, çocukların çalışmak zorunda bırakılmasının önlenmesi konusunda devletleri harekete geçirmek ve toplumsal bilinci artırmak amacıyla 12 Haziran gününü Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü olarak seçmiştir.     Ülkemizde ne yazık ki yüz binlerce çocuk 4857 Sayılı İş Kanunu hükümlerinin dışına çıkılarak pek çok farklı biçimde ve sektörde çalıştırılmaktadır. Bunlar; tarım, mevsimlik işçilik, sanayi, hizmet, ev işleri, medya, madenler ve taş ocakları ile sokaktır. Zorla çalıştırılan çocuklar eğitim hakkına, oyun hakkına ve sağlık hizmetlerine erişememenin yanı sıra; riskli bir çevrede yaşama, şiddet ve istismar, uzun çalışma saatleri, düşük ücretle çalıştırma, iş güvenliği açısından riskli ortamlarda çalışma, fiziksel zorlanma, esenliğinin bozulması, kültürel ve zihinsel anlamda ilerleyememe, olumsuz barınma koşulları, meslek hastalıklarının oluşması gibi hak ihlallerine maruz bırakılmaktadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin hazırladığı, 2013-2022 yıllarını kapsayan Çocuk İş Cinayetleri Raporu'na göre ülkemizde 2022 yılında 61 çocuğun, son on yılda ise  en az 616 çocuğun iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini belirtilmiştir. Yaşamını yitiren çocukların 211’ i 14 yaş ve altı 405’i ise 15-17 yaş grubundadır.   Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 1994, 1999, 2006, 2012 ve 2019 yıllarında çocuk işgücü araştırması yapılmıştır. Araştırmaya göre çocukların çalışmak zorunda bırakılmasının en sık karşılaşılan nedenlerinin hane halkı gelirine katkıda bulunmak, iş öğrenmek/meslek edinmek ve kendi ihtiyaçlarını karşılamak olduğu görüşülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre 2019 yılında Türkiye’de 720 bin çalışmak zorunda bırakılan çocuk bulunduğu ve yıllar içerisinde çalışmak zorunda bırakılan çocuk sayısının ve işgücü içindeki oranının düştüğü görülmektedir. Her ne kadar toplumsal farkındalığın, asgari eğitim yaşının yükseltilmesinin, uluslararası ve yasal düzeyde yapılan bazı mevzuat değişikliklerinin olumlu sonuçlarının olduğu düşünülse bile gerçek sayıların ve ortaya çıkması gereken tablonun bu verilerin çok daha üzerinde ve çok daha ağır olduğu düşünülmektedir. Bu düşünce; bu araştırmanın mevsimlik işçiliğin yoğun olduğu aylarda yapılmamış olması, MEB verilerine göre yüz binlerce çocuğun eğitimine açıktan devam ettiğinin görülmesi, UNICEF ve ILO verilerine göre pandemi sonrasında dünyadaki çalışmak zorunda bırakılan çocuk sayısının uzun zamandır ilk kez artış göstermiş olması ve mülteci/göçmen çocuklara ilişkin verilerin sağlıklı bir şekilde toplanmamış olabileceği dikkate alındığında kabul görmektedir. Bununla birlikte, güncel sayıların çok daha artma riski bulunmaktadır. ILO’nun tespitlerine göre 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde 658 bin çalışan geçim olanaklarını kaybetmiş durumdadır. ILO, bu durumun yoksulluğun ve kayıt dışı çalışmanın yanında çalışmak zorunda bırakılan çocukların sayılarını da artıracağını öngörmektedir.   Çocukların çalışmak zorunda bırakılmasının, ülkemizde anlamı giderek daha iyi anlaşılan derin yoksulluk ve devreden yoksulluk kavramlarıyla oldukça ilgili olduğuna şüphe yoktur. Bir yanda sınırsız, koşulsuz ve denetimsiz rantla servetlerine servet katanlar varken diğer yanda okullarda açlıktan bayılan çocukların olması günümüz Türkiye’sinin gerçeği olduğu kadar aynı zamanda utancıdır. Mevcut sosyal politikaların ihtiyacı bulunan bütün çocukların ve bakım verenlerinin sosyal korumadan yararlanabileceği biçimde tasarlanması, kamu kaynaklarının kullanımında çocuk hakları bakış açısıyla etki değerlendirilmesinin yapılması, ekonomi politikalarının ise başta çocukların çalışmak zorunda bırakılması olmak üzere kapitalizmin yarattığı her türlü ekonomik şiddet ve istismarla mücadele edecek biçimde dönüştürülmesi gerekmektedir. Elbette bunların işe yarayabilmesi için demokratik ilkelere bağlı ve hukukun üstünlüğünün hakim kılındığı bir ülkeyi inşa etmek olmazsa olmazdır.       İzmir Barosu olarak çocukların zorla çalıştırılmadığı ve çalışmak zorunda bırakılmadığı bir dünya hayaliyle çabalayacağımızı bildiriyor; Anayasamız ve tarafı bulunduğumuz uluslararası sözleşmeler çerçevesinde çocuk hakları ihlali niteliğinde olan ve çocukların sağlığı, eğitimi, gelişimi için ciddi tehlikeler yaratan çocukların çalışmak zorunda bırakılmasının önlenmesi adına acil eylem planlarını oluşturmaya ve uygulamaya çağırıyoruz.
“Son 10 yılda 616 çocuk, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi!”

Haberege -

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2002 yılında dünyada çalışan yüz milyonlarca çocuğun içinde bulunduğu haksız duruma ve ağır koşullara dikkat çekmek, çocukların çalışmak zorunda bırakılmasının önlenmesi konusunda devletleri harekete geçirmek ve toplumsal bilinci artırmak amacıyla 12 Haziran gününü Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü olarak seçmiştir.

 

 

Ülkemizde ne yazık ki yüz binlerce çocuk 4857 Sayılı İş Kanunu hükümlerinin dışına çıkılarak pek çok farklı biçimde ve sektörde çalıştırılmaktadır. Bunlar; tarım, mevsimlik işçilik, sanayi, hizmet, ev işleri, medya, madenler ve taş ocakları ile sokaktır. Zorla çalıştırılan çocuklar eğitim hakkına, oyun hakkına ve sağlık hizmetlerine erişememenin yanı sıra; riskli bir çevrede yaşama, şiddet ve istismar, uzun çalışma saatleri, düşük ücretle çalıştırma, iş güvenliği açısından riskli ortamlarda çalışma, fiziksel zorlanma, esenliğinin bozulması, kültürel ve zihinsel anlamda ilerleyememe, olumsuz barınma koşulları, meslek hastalıklarının oluşması gibi hak ihlallerine maruz bırakılmaktadır. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin hazırladığı, 2013-2022 yıllarını kapsayan Çocuk İş Cinayetleri Raporu'na göre ülkemizde 2022 yılında 61 çocuğun, son on yılda ise  en az 616 çocuğun iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini belirtilmiştir. Yaşamını yitiren çocukların 211’ i 14 yaş ve altı 405’i ise 15-17 yaş grubundadır.

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 1994, 1999, 2006, 2012 ve 2019 yıllarında çocuk işgücü araştırması yapılmıştır. Araştırmaya göre çocukların çalışmak zorunda bırakılmasının en sık karşılaşılan nedenlerinin hane halkı gelirine katkıda bulunmak, iş öğrenmek/meslek edinmek ve kendi ihtiyaçlarını karşılamak olduğu görüşülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre 2019 yılında Türkiye’de 720 bin çalışmak zorunda bırakılan çocuk bulunduğu ve yıllar içerisinde çalışmak zorunda bırakılan çocuk sayısının ve işgücü içindeki oranının düştüğü görülmektedir. Her ne kadar toplumsal farkındalığın, asgari eğitim yaşının yükseltilmesinin, uluslararası ve yasal düzeyde yapılan bazı mevzuat değişikliklerinin olumlu sonuçlarının olduğu düşünülse bile gerçek sayıların ve ortaya çıkması gereken tablonun bu verilerin çok daha üzerinde ve çok daha ağır olduğu düşünülmektedir. Bu düşünce; bu araştırmanın mevsimlik işçiliğin yoğun olduğu aylarda yapılmamış olması, MEB verilerine göre yüz binlerce çocuğun eğitimine açıktan devam ettiğinin görülmesi, UNICEF ve ILO verilerine göre pandemi sonrasında dünyadaki çalışmak zorunda bırakılan çocuk sayısının uzun zamandır ilk kez artış göstermiş olması ve mülteci/göçmen çocuklara ilişkin verilerin sağlıklı bir şekilde toplanmamış olabileceği dikkate alındığında kabul görmektedir. Bununla birlikte, güncel sayıların çok daha artma riski bulunmaktadır. ILO’nun tespitlerine göre 6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde 658 bin çalışan geçim olanaklarını kaybetmiş durumdadır. ILO, bu durumun yoksulluğun ve kayıt dışı çalışmanın yanında çalışmak zorunda bırakılan çocukların sayılarını da artıracağını öngörmektedir.

 

Çocukların çalışmak zorunda bırakılmasının, ülkemizde anlamı giderek daha iyi anlaşılan derin yoksulluk ve devreden yoksulluk kavramlarıyla oldukça ilgili olduğuna şüphe yoktur. Bir yanda sınırsız, koşulsuz ve denetimsiz rantla servetlerine servet katanlar varken diğer yanda okullarda açlıktan bayılan çocukların olması günümüz Türkiye’sinin gerçeği olduğu kadar aynı zamanda utancıdır. Mevcut sosyal politikaların ihtiyacı bulunan bütün çocukların ve bakım verenlerinin sosyal korumadan yararlanabileceği biçimde tasarlanması, kamu kaynaklarının kullanımında çocuk hakları bakış açısıyla etki değerlendirilmesinin yapılması, ekonomi politikalarının ise başta çocukların çalışmak zorunda bırakılması olmak üzere kapitalizmin yarattığı her türlü ekonomik şiddet ve istismarla mücadele edecek biçimde dönüştürülmesi gerekmektedir. Elbette bunların işe yarayabilmesi için demokratik ilkelere bağlı ve hukukun üstünlüğünün hakim kılındığı bir ülkeyi inşa etmek olmazsa olmazdır.

 

 

 

İzmir Barosu olarak çocukların zorla çalıştırılmadığı ve çalışmak zorunda bırakılmadığı bir dünya hayaliyle çabalayacağımızı bildiriyor; Anayasamız ve tarafı bulunduğumuz uluslararası sözleşmeler çerçevesinde çocuk hakları ihlali niteliğinde olan ve çocukların sağlığı, eğitimi, gelişimi için ciddi tehlikeler yaratan çocukların çalışmak zorunda bırakılmasının önlenmesi adına acil eylem planlarını oluşturmaya ve uygulamaya çağırıyoruz.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.