İzmir Fotoğrafhanesi sergisi açılıyor: Kayıp arşivler bir araya getirildi

EGE HABERLERİ (HABER MERKEZİ ) - | 06.12.2025 - 17:15, Güncelleme: 07.12.2025 - 12:37 91 kez okundu.
 

İzmir Fotoğrafhanesi sergisi açılıyor: Kayıp arşivler bir araya getirildi

APİKAM’da “İzmir Fotoğrafhanesi” sergisi: Kayıp görsel hafıza ilk kez gün yüzünde
İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM), kentin görsel tarihine ışık tutan yeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “İzmir Fotoğrafhanesi – Görsel Hafızanın İnşası (1840-1922)” başlıklı sergi, 11 Aralık 2025’te kapılarını açacak. İzmir’in fotoğraf tarihindeki erken dönem üretimlerini buluşturan sergi, 13 Aralık 2026’ya kadar ziyaret edilebilecek. İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür, Sanat ve Sosyal İşler Dairesi’ne bağlı Kent Arşivi ve Müzeler Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan serginin küratörlüğünü, İzmir kent tarihi üzerine yürüttüğü çalışmalarla bilinen Aybala Yentürk üstleniyor. Projenin genel koordinatörlüğünü ise kent tarihi araştırmaları ve yayımlanmış eserleriyle tanınan Dr. Serhan Kemal Saygı yürütüyor. Sergi, ziyaretçilerini hafta içi 09.00–17.00, hafta sonu 10.00–17.00 saatleri arasında ağırlayacak; pazartesi günleri kapalı olacak. Koleksiyonlardan çıkan eşsiz miras Sergi, İzmir’in görsel hafızasını oluşturan fotoğrafları farklı arşivlerden bir araya getiriyor. Mert Rüstem, Nejat Yentürk, Ercüment Tahtakıran, Yavuz Çorapçıoğlu, Nazmi Şurgun ve Ömer Koç’un koleksiyonlarının yanı sıra Fabio Tito, Mark Giraud, Patrice Guiffray, Çevik Çullu ve Gökçen Adar’ın aile arşivlerinden, daha önce hiç görülmemiş albümler seçkiye dahil edildi. APİKAM’ın kendi koleksiyonunda yer alan ve bugüne kadar yayımlanmamış fotoğraflar da ilk kez izleyiciyle buluşuyor. İzmir, fotoğraf tarihine ilk kaydı düşen kentlerden biri Fotoğraf makinesinin dünyaya duyurulmasından yalnızca üç ay sonra, Avrupalı gezginler aracılığıyla İzmir’e ulaşması, kenti erken dönem fotoğrafçılığın merkezlerinden biri haline getirdi. 1840 yılının Şubat ayında İzmir’e gelen seyyahların gemi güvertesinde çektikleri başarılı dagerotip görüntüler, İzmir’i dünya fotoğraf tarihine kaydeden ilk kayıtlar arasında kabul ediliyor. Gündelik yaşamın izleri Sergi, yalnızca kent manzaralarını değil, İzmir’in çok katmanlı gündelik yaşamını da merkeze alıyor. Tanzimat sonrası modernleşen Osmanlı toplumunun panoraması, dönemin fotoğrafhanelerinin ürettikleri üzerinden takip edilebiliyor. Sultan II. Abdülhamit döneminde hazırlanan Yıldız Albümleri, serginin odak başlıklarından birini oluşturuyor. Albümlerde yer alan İzmir fotoğraflarının büyük bölümü İzmirli fotoğrafçılar tarafından üretilmiş olması, kente Osmanlı görsel hafızasında ayrı bir yer kazandırıyor. Seyyahların vazgeçilmez durağı: Osmanlı’nın Akdeniz limanı Efes, Sardis, Milet gibi antik merkezlere yakınlığı ile arkeologlardan mimarlık tarihçilerine, ressamlardan edebiyatçılara uzanan geniş bir ziyaretçi geleneğini besleyen İzmir, fotoğrafın ilk döneminde de merceğin odağında yer aldı. Sergi anlatısında, İzmir’in yüzyıllar boyunca Batılı seyyahlar için bir cazibe merkezi olduğu vurgulanıyor; bu çerçevede erken dönem “turistik” manzara fotoğraflarına geniş yer ayrılıyor. Kayıp fotoğrafhanelerin izini sürmek Cumhuriyet öncesi İzmir fotoğrafçılığına dair derli toplu bir çalışma yürütmenin zorluğu biliniyor. Bu durumun iki temel nedeni olarak, sınırlı yazılı kaynaklar ve 1922 Büyük İzmir Yangını’nın çok sayıda fotoğrafhaneyi yok etmiş olması gösteriliyor. Yangının ardından yaşanan nüfus kaybı ve stüdyoların ortadan kalkması, kentin fotoğrafik hafızasını parçalı hale getirdi. “İzmir Fotoğrafhanesi” sergisi, farklı arşiv ve koleksiyonlarda korunan yüzlerce fotoğrafı bir araya getirerek bu parçalı hafızayı yeniden kurmayı amaçlıyor. Çok kültürlü fotoğraf üretiminin merkezi 1850’lerden itibaren fotoğraf teknolojisinin gelişmesi, portre çekimlerini toplumsal bir alışkanlığa dönüştürdü. Bu dönemde: Osmanlı saray çevresi Levanten aileler Rum ve Ermeni toplulukları Konsolosluk çalışanları portre fotoğrafçılığının düzenli kullanıcıları haline geldi. yüzyılda Müslüman toplumun suret geleneğine mesafeli yaklaşımı nedeniyle, fotoğrafhanelerin büyük kısmı gayrimüslim fotoğrafçılar tarafından işletiliyordu. Frenk, Rum ve Ermeni mahallelerinde yoğunlaşan stüdyolar, İzmirli Levanten, Rum, Ermeni ve Yahudi fotoğrafçıların üretimleriyle kente çok kültürlü bir görsel miras kazandırdı. Sergiden kitaba uzanan çalışma Sergi hazırlıkları kapsamında yürütülen kapsamlı araştırmalar, yayımlanacak bir kitapla kalıcı hale getirilecek. Bu çalışmanın, İzmir’in 80 yılı aşan fotoğrafçılık mirası üzerine önemli bir boşluğu doldurması ve alana referans niteliğinde bir kaynak sunması hedefleniyor.
APİKAM’da “İzmir Fotoğrafhanesi” sergisi: Kayıp görsel hafıza ilk kez gün yüzünde

İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM), kentin görsel tarihine ışık tutan yeni bir sergiye ev sahipliği yapıyor. “İzmir Fotoğrafhanesi – Görsel Hafızanın İnşası (1840-1922)” başlıklı sergi, 11 Aralık 2025’te kapılarını açacak. İzmir’in fotoğraf tarihindeki erken dönem üretimlerini buluşturan sergi, 13 Aralık 2026’ya kadar ziyaret edilebilecek.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür, Sanat ve Sosyal İşler Dairesi’ne bağlı Kent Arşivi ve Müzeler Şube Müdürlüğü tarafından hazırlanan serginin küratörlüğünü, İzmir kent tarihi üzerine yürüttüğü çalışmalarla bilinen Aybala Yentürk üstleniyor. Projenin genel koordinatörlüğünü ise kent tarihi araştırmaları ve yayımlanmış eserleriyle tanınan Dr. Serhan Kemal Saygı yürütüyor.

Sergi, ziyaretçilerini hafta içi 09.00–17.00, hafta sonu 10.00–17.00 saatleri arasında ağırlayacak; pazartesi günleri kapalı olacak.

Koleksiyonlardan çıkan eşsiz miras

Sergi, İzmir’in görsel hafızasını oluşturan fotoğrafları farklı arşivlerden bir araya getiriyor.
Mert Rüstem, Nejat Yentürk, Ercüment Tahtakıran, Yavuz Çorapçıoğlu, Nazmi Şurgun ve Ömer Koç’un koleksiyonlarının yanı sıra Fabio Tito, Mark Giraud, Patrice Guiffray, Çevik Çullu ve Gökçen Adar’ın aile arşivlerinden, daha önce hiç görülmemiş albümler seçkiye dahil edildi.

APİKAM’ın kendi koleksiyonunda yer alan ve bugüne kadar yayımlanmamış fotoğraflar da ilk kez izleyiciyle buluşuyor.

İzmir, fotoğraf tarihine ilk kaydı düşen kentlerden biri

Fotoğraf makinesinin dünyaya duyurulmasından yalnızca üç ay sonra, Avrupalı gezginler aracılığıyla İzmir’e ulaşması, kenti erken dönem fotoğrafçılığın merkezlerinden biri haline getirdi.

1840 yılının Şubat ayında İzmir’e gelen seyyahların gemi güvertesinde çektikleri başarılı dagerotip görüntüler, İzmir’i dünya fotoğraf tarihine kaydeden ilk kayıtlar arasında kabul ediliyor.

Gündelik yaşamın izleri

Sergi, yalnızca kent manzaralarını değil, İzmir’in çok katmanlı gündelik yaşamını da merkeze alıyor. Tanzimat sonrası modernleşen Osmanlı toplumunun panoraması, dönemin fotoğrafhanelerinin ürettikleri üzerinden takip edilebiliyor.

Sultan II. Abdülhamit döneminde hazırlanan Yıldız Albümleri, serginin odak başlıklarından birini oluşturuyor. Albümlerde yer alan İzmir fotoğraflarının büyük bölümü İzmirli fotoğrafçılar tarafından üretilmiş olması, kente Osmanlı görsel hafızasında ayrı bir yer kazandırıyor.

Seyyahların vazgeçilmez durağı: Osmanlı’nın Akdeniz limanı

Efes, Sardis, Milet gibi antik merkezlere yakınlığı ile arkeologlardan mimarlık tarihçilerine, ressamlardan edebiyatçılara uzanan geniş bir ziyaretçi geleneğini besleyen İzmir, fotoğrafın ilk döneminde de merceğin odağında yer aldı.

Sergi anlatısında, İzmir’in yüzyıllar boyunca Batılı seyyahlar için bir cazibe merkezi olduğu vurgulanıyor; bu çerçevede erken dönem “turistik” manzara fotoğraflarına geniş yer ayrılıyor.

Kayıp fotoğrafhanelerin izini sürmek

Cumhuriyet öncesi İzmir fotoğrafçılığına dair derli toplu bir çalışma yürütmenin zorluğu biliniyor. Bu durumun iki temel nedeni olarak, sınırlı yazılı kaynaklar ve 1922 Büyük İzmir Yangını’nın çok sayıda fotoğrafhaneyi yok etmiş olması gösteriliyor. Yangının ardından yaşanan nüfus kaybı ve stüdyoların ortadan kalkması, kentin fotoğrafik hafızasını parçalı hale getirdi.

“İzmir Fotoğrafhanesi” sergisi, farklı arşiv ve koleksiyonlarda korunan yüzlerce fotoğrafı bir araya getirerek bu parçalı hafızayı yeniden kurmayı amaçlıyor.

Çok kültürlü fotoğraf üretiminin merkezi

1850’lerden itibaren fotoğraf teknolojisinin gelişmesi, portre çekimlerini toplumsal bir alışkanlığa dönüştürdü.
Bu dönemde:

  • Osmanlı saray çevresi

  • Levanten aileler

  • Rum ve Ermeni toplulukları

  • Konsolosluk çalışanları

portre fotoğrafçılığının düzenli kullanıcıları haline geldi.

  1. yüzyılda Müslüman toplumun suret geleneğine mesafeli yaklaşımı nedeniyle, fotoğrafhanelerin büyük kısmı gayrimüslim fotoğrafçılar tarafından işletiliyordu. Frenk, Rum ve Ermeni mahallelerinde yoğunlaşan stüdyolar, İzmirli Levanten, Rum, Ermeni ve Yahudi fotoğrafçıların üretimleriyle kente çok kültürlü bir görsel miras kazandırdı.

Sergiden kitaba uzanan çalışma

Sergi hazırlıkları kapsamında yürütülen kapsamlı araştırmalar, yayımlanacak bir kitapla kalıcı hale getirilecek.
Bu çalışmanın, İzmir’in 80 yılı aşan fotoğrafçılık mirası üzerine önemli bir boşluğu doldurması ve alana referans niteliğinde bir kaynak sunması hedefleniyor.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.