CHP'li Beko: "Balıkçılığa büyük darbe!"
CHP'li Beko: "Balıkçılığa büyük darbe!"
CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir İli Karaburun – Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesinde enerji santrallerinin ve balık çiftliklerinin, doğal yaşamda, denizde, ormanlarda, tarım ve mera alanlarında yarattığı tahribatın ortaya çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.
Bölgede faaliyet gösteren GES ve Balık Çiftlikleri projeleri de doğal yaşam üzerindeki olumsuz baskıyı arttırmaktadır. Müracaatları yapılmış JES izinleri de beklemededir.
Ege bölgesinde kıyısal yapılaşmadan korunmuş en uzun kıyı alanlarından biri olan Karaburun Yarımadası, Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) tarafından koruma altına alınan 12 canlı türünden biri olan Akdeniz Foklarının (Monachus monachus) üreme ve yaşam alanıdır. Akdeniz Foku, ülkemizin de taraf olduğu, BARSELONA - Akdeniz’in Kirlenmesine Karşı Korunması Sözleşmesi Eki Cenova Deklarasyonu; BERN - Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi; CITES - Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Bitki ve Hayvan Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşmeler’le korunmaktadır. Ülke bazında ise; 1380 Sayılı Su Ürünleri Kanunu ve 3167 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu ile koruma altına alınmıştır (Çevre ve Orman Bakanlığı, 2007-c). Balık çiftlikleri denizde kapladıkları alanlar, neden oldukları deniz kirliliği ve kıyı/deniz alanı faaliyetleri ile Akdeniz Foku’nu ve yaşam alanlarını tehdit eden ana unsurlar arasındadır.
Karaburun Yarımadası denizleri, besin zincirinin birinci halkasında yer alan önemli bir oksijen kaynağı olan Deniz Çayırlarını (Posidonia oceanica) barındırmaktadır (Deniz Çayırları, (Akdeniz'in Kirliliğe Karşı Korunması Sözleşmesi kapsamında imzalanan Akdeniz'de Özel Koruma Alanları Ve Biyolojik Çeşitliliğe İlişkin Protokol’ün eki “Tehlikeye Düşmüş veya Tehdit Altındaki Türler Listesi”inde yer almaktadır). Akdeniz'in oksijen stoklarını sağlayan, 1m²’de 10-14 litre oksijen üreten Deniz Çayırları yavru balıkların gelişimini tamamladığı yerler olarak önemlidir. Dolayısıyla, özellikle kıyı balıkçılığı açısından yaşamsal öneme sahiptir.
Deniz çayırları ve içinde barınan türler, balık çiftliklerinin yarattığı aşırı kirlilik ve oksijensiz kalan ortam nedeniyle ciddi zarar görmekte ve yok olmaktadır. Balık Çiftlikleri uluslararası sözleşmelerle koruma altında olan deniz çayırlarını ciddi boyutta tahrip ettiği gibi denizel biyoçeşitliliğe zarar vermektedir.
TAHRİBATIN BOYUTLARI ORTAYA ÇIKARILMALI
Bölgede bulunan Balık çiftlikleri ise; Antibiyotik ve parazit ilaçları, yem artıkları, ölü balıklar ve kesilen kısımları, mazot, sintine suyu gibi atıkları, kıyılarda konumlanan destek birimleriyle, mavi bayraklı plajlara ve bakir koylara sahip olan Karaburun Yarımadasında denizi ve kıyıları kirleterek, görsel kirlilik yaratarak eko ve agro turizm proje ve uygulamalarına ve tarımsal faaliyetlere zarar vermektedir.
2019 yılında ilan edilen Karaburun – Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi sürecinde bölgede karasal ve denizel biyoçeşitlilik araştırma çalışmaları devam ederken alanda yeni yatırımlar önerilmektedir. Yarımada’nın ekolojik karakterini önde tutacak ve yatırımları bütüncül değerlendirecek Karaburun – Ildırı Körfezi Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin karakteristik özelliklerine ve değerli ekolojisine yönelik üst ölçekli koruma planları yapılmadan proje önerileri değerlendirilmemeli ve Özel Çevre Koruma Bölgesi için yapılacak bu plan çalışmaları beklenmelidir.
Nihayetinde Karaburun Yarımadası, başta Rüzgar Enerji Santralleri (RES) olmak üzere, GES, JES, Taş Ocakları ve Balık Çiftlikleri projeleri sebebiyle ekolojik ve ekonomik kapasitesinin kaldıramayacağı ölçüde bir yıkım ile karşı karşıya kalmış durumdadır. Bu nedenle, ÖÇKA öncesinde faaliyete başlamış olan yatırımlar ve ÖÇKA sonrasında izin verilen ve müracaat aşamasında olan yatırımların da göz önüne alınmasıyla doğal yaşamda ve halk sağlığında bugüne kadar oluşmuş ve oluşması muhtemel sorunların araştırılarak; doğal yaşamda, denizde, ormanlarda, tarım ve mera alanlarında yarattığı ve yaratacağı tahribatın ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bu amaçla Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.”
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.