Kamer Yıldız Ok’un “Kara mı Kara” adlı öykü kitabı, savaş, göç ve yoksulluk gibi toplumsal sorunları masalsı bir anlatımla ele alıyor. Her öykü, insan kırılganlığını ve dayanışmayı simgesel bir dille işliyor.

Kitabın ilk öyküsü “Kara mı Kara”, doğduğu anda savaşın gölgesine düşen bir bebek olan Kara’nın hikâyesini aktarıyor. Karga, Yarasa ve Baykuş’un nefesiyle hayata dönen Kara, penceresiz barakalar, denizin kabaran dalgaları ve göç acılarıyla yüzleşiyor. Öykü, insanlık tarihinin ortak yaralarını masalsı bir dille yansıtıyor.

“Büyü Kutusu ya da İnsan Çıkmazı” adlı öykü, tren yolunun ötesine geçen dört çocuğun bilinmezlik ve korku dolu yolculuğunu anlatıyor. Yazar, çocukların gözünden toplumların karanlık yüzlerini ve çıkışsızlığı yalın ama etkili bir dille işliyor.

Kasabada yürüyen genç bir kadının sessiz çığlığı, modern toplumun vicdansız yüzünü gözler önüne seriyor. Kadını tek duyan kuşlar; insanlar ise yalnızca bakıyor. Öykü, taciz kültürü ve dayanışmayı sahnelerle görünür kılıyor.

Diğer öyküler, evlerinden koparılanlar, göç yollarında yuvasını kaybedenler ve günlük hayatta görünmez yaralar yaşayan insanları konu alıyor. Her öykü, hem masalsı hem sert bir dünya kurarak okura dayanışmanın ve direncin önemini hatırlatıyor.