casino siteleri slot siteleri
bahis siteleri canlı bahis siteleri
Sedat Memili
Köşe Yazarı
Sedat Memili
 

SENİNLE DEĞİLİM KILIÇDAROĞLU…

Türkiye Cumhuriyetini inşa eden partinin koltuğunda olan Genel Başkan Kılıçdaroğlu: “Benimle misiniz?” diye bir kampanya başlattı. Bazıları da hemen cevap verdi: Yanındayız…” Kanaatimce bu çıkış, CHP’nin kurumsal kimliğine açık bir hakarettir. CHP bunu hak etmedi. Gerçekten kiminle beraberiz? AK Parti ile mi yoksa Recep Tayyip Erdoğan ile mi? Kılıçdaroğlu ile mi CHP ile mi? Bahçeli ile mi MHP ile mi? Bir üye kalkıp: “Ben Kılıçdaroğlu ile değil, CHP ile beraberim” deseydi ne olurdu. Mesela Mansur Yavaş, mesela Ekrem İmamoğlu? “Ben CHP ile beraberim, Kılıçdaroğlu ile değil” dese. Evet el-cevap? Ne olurdu? Bir parti düşünün, yıllardır, Erdoğan’ın tek adamlığına karşı… (Ben de karşıyım.) Kılıçdaroğlu’nın karşıtlığı düşmanlık boyutuna varmış…“Siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Artık karar verin, bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz yenmeyecek miyiz?” diye soruyor.   Erdoğan’ı halk düşmanı olarak ilan ettikten sonra, “Tek Adamlığına” karşı duruyor. Hangi sıfatla karşı duruyor? Tek Adam olarak… Kılıçdaroğlu’nun, AK Parti’nin yanlış olan “Tek Adam” sistemine karşı ürettiği çözüm: “CHP’nin Tek Adamlığı.” Tek Adam, Tek Adam’a karşı… Muharrem Zeki Korgunal’ın “Eba Müslimi Horosani ve Nasrı Sayyad Savaşı” adlı muhteşem eserini belki bileniniz vardır. İki ordu karşı karşıya gelir. Her iki taraftan birer cengaver ortaya çıkar ve tarafları adına vuruşmaya başlar. Birinin adı Ahmed-i Zemci, diğerinin ki de Mızrab-ı Cikangir. Bir birlerine karşıt olmalarına rağmen, birbirlerine saygılıydılar. Çünkü erdem ve ilkeleri vardı. Kişisel hırsları için değil, kendilerini feda edecekleri bir ideal uğruna savaşıyorlardı. Yenilen kişi için, karşı taraf bile üzülüyordu. İki Tek Adam’dan biri diğeri için “Güvenlik Sorunu” dedi. Diğeri de onu “Halk düşmanı” olarak niteledi… İkisi de yalan söylüyor dersem, dilim varmaz. Biri Cumhurbaşkanım diğeri Ana muhalefet parti lideri… İkisi de doğru söylüyorum dersem… İşte bu hepsinden daha fazla katlanılmaz… Biri çözemiyor, diğeri çözüm üretemiyor.   CHP’Yİ YOK SAYMAK Görülen o ki Kılıçdaroğlu CHP’yi yok sayıyor. Basından öğrendiğimize göre, CHP’nin kurmayları “Türban Açılımını” gazeteden öğrenmişler. CHP’ye gönül vermiş olanlar şaşkınlık içinde. Kullanılan tek sihirli kelime: “Geçmiş ile barışmak…” Öyle de geçmiş helalleşmeye ihtiyaç duyulacak kadar kötü müydü?   Partinin Başkanı, “partinin yanında mısınız?” diye sormaya tenezzül etmiyor, “Benimle misiniz?” diye soruyor. Sıradan bir insan bile, Kılıçdaroğlu’nun kendini CHP’nin üstünde gördüğünü anlayabilir. Ya da söylediklerinin partisine uygun olmadığını… Atatürk asla kendisini temsil ettiği partisinden üstün görmedi. Partisine güveniyordu, çünkü onu bilimsel temeller üzerine inşa etmişti. Görüşlerinden biri de şuydu: “Benim düşüncelerim ve sözlerim ile bilim çelişirse, bilimin arkasından gidin.” * Kraldan çok kralcıya, kral bile güvenmez. “ CHP, Altılı Voltran Koalisyonu’nda” muhafazakârlardan üç beş oy alacağım diye “muhafazakârlardan çok muhafazakar” olmaya kalkarsa, tabandaki oylarını da da kaybedebilir. Nitekim CHP tarihinde bu hata yapıldı.   1950 seçimlerinde DP karşısında bozguna uğrayan CHP için Orhan Veli, yaprak dergisinde şunu yazdı: “Seçimler bitti. Demokrat parti, Halk Partisi’ni korkunç bir bozguna uğrattı. Oysa ki Halk Partisi, halkın kazanacağını umarak, fikirleriyle prensiplerinden son zamanlarda ne fedakârlıklar etmişti. Bütün yayınlarına göz yumulan din dergileri, okullara konan din dersleri, yeniden açılan ilahiyat fakülteleri, imam hatip kursları, türbeler, şahsi sermayeye sağlanan imtiyazlar, her türlü irticaa tanınan haklar… Hiç biri kâr etmedi. Zavallı Halk Partisi” (*)   Konuştuğum CHP’ye gönül vermiş birçok insan rahatsız. Aday belirleme Kılıçdaroğlu’nun tam yetkisinde olmasaydı (Adaylar ön seçimle belirlenmiş olsaydı) CHP’ye gönül vermişler bu denli suskun olmazdı.   Sözümüz bitmedi…Devam ederiz…   (*) https://www.yeniakit.com.tr/haber/zavalli-halk-partisi-21736.html (**) Reha Ören SözTV Haber, paylaşımı. (05.10.2022)
Ekleme Tarihi: 12 Ekim 2022 - Çarşamba

SENİNLE DEĞİLİM KILIÇDAROĞLU…

Türkiye Cumhuriyetini inşa eden partinin koltuğunda olan Genel Başkan Kılıçdaroğlu: “Benimle misiniz?” diye bir kampanya başlattı.

Bazıları da hemen cevap verdi: Yanındayız…”

Kanaatimce bu çıkış, CHP’nin kurumsal kimliğine açık bir hakarettir. CHP bunu hak etmedi.

Gerçekten kiminle beraberiz? AK Parti ile mi yoksa Recep Tayyip Erdoğan ile mi?

Kılıçdaroğlu ile mi CHP ile mi? Bahçeli ile mi MHP ile mi?

Bir üye kalkıp: “Ben Kılıçdaroğlu ile değil, CHP ile beraberim” deseydi ne olurdu.

Mesela Mansur Yavaş, mesela Ekrem İmamoğlu?

“Ben CHP ile beraberim, Kılıçdaroğlu ile değil” dese. Evet el-cevap? Ne olurdu?

Bir parti düşünün, yıllardır, Erdoğan’ın tek adamlığına karşı… (Ben de karşıyım.) Kılıçdaroğlu’nın karşıtlığı düşmanlık boyutuna varmış…“Siz gerçekten benimle birlikte misiniz? Artık karar verin, bu halk düşmanlarını beraber yenecek miyiz yenmeyecek miyiz?” diye soruyor.  

Erdoğan’ı halk düşmanı olarak ilan ettikten sonra, “Tek Adamlığına” karşı duruyor. Hangi sıfatla karşı duruyor? Tek Adam olarak…

Kılıçdaroğlu’nun, AK Parti’nin yanlış olan “Tek Adam” sistemine karşı ürettiği çözüm: “CHP’nin Tek Adamlığı.”

Tek Adam, Tek Adam’a karşı…

Muharrem Zeki Korgunal’ın “Eba Müslimi Horosani ve Nasrı Sayyad Savaşı” adlı muhteşem eserini belki bileniniz vardır. İki ordu karşı karşıya gelir. Her iki taraftan birer cengaver ortaya çıkar ve tarafları adına vuruşmaya başlar. Birinin adı Ahmed-i Zemci, diğerinin ki de Mızrab-ı Cikangir. Bir birlerine karşıt olmalarına rağmen, birbirlerine saygılıydılar. Çünkü erdem ve ilkeleri vardı. Kişisel hırsları için değil, kendilerini feda edecekleri bir ideal uğruna savaşıyorlardı. Yenilen kişi için, karşı taraf bile üzülüyordu.

İki Tek Adam’dan biri diğeri için “Güvenlik Sorunu” dedi. Diğeri de onu “Halk düşmanı” olarak niteledi… İkisi de yalan söylüyor dersem, dilim varmaz. Biri Cumhurbaşkanım diğeri Ana muhalefet parti lideri… İkisi de doğru söylüyorum dersem… İşte bu hepsinden daha fazla katlanılmaz…

Biri çözemiyor, diğeri çözüm üretemiyor.

 

CHP’Yİ YOK SAYMAK

Görülen o ki Kılıçdaroğlu CHP’yi yok sayıyor. Basından öğrendiğimize göre, CHP’nin kurmayları “Türban Açılımını” gazeteden öğrenmişler. CHP’ye gönül vermiş olanlar şaşkınlık içinde. Kullanılan tek sihirli kelime: “Geçmiş ile barışmak…”

Öyle de geçmiş helalleşmeye ihtiyaç duyulacak kadar kötü müydü?

 

Partinin Başkanı, “partinin yanında mısınız?” diye sormaya tenezzül etmiyor, “Benimle misiniz?” diye soruyor. Sıradan bir insan bile, Kılıçdaroğlu’nun kendini CHP’nin üstünde gördüğünü anlayabilir. Ya da söylediklerinin partisine uygun olmadığını… Atatürk asla kendisini temsil ettiği partisinden üstün görmedi. Partisine güveniyordu, çünkü onu bilimsel temeller üzerine inşa etmişti. Görüşlerinden biri de şuydu: “Benim düşüncelerim ve sözlerim ile bilim çelişirse, bilimin arkasından gidin.”

*

Kraldan çok kralcıya, kral bile güvenmez. “ CHP, Altılı Voltran Koalisyonu’nda” muhafazakârlardan üç beş oy alacağım diye “muhafazakârlardan çok muhafazakar” olmaya kalkarsa, tabandaki oylarını da da kaybedebilir. Nitekim CHP tarihinde bu hata yapıldı.  

1950 seçimlerinde DP karşısında bozguna uğrayan CHP için Orhan Veli, yaprak dergisinde şunu yazdı:

“Seçimler bitti. Demokrat parti, Halk Partisi’ni korkunç bir bozguna uğrattı. Oysa ki Halk Partisi, halkın kazanacağını umarak, fikirleriyle prensiplerinden son zamanlarda ne fedakârlıklar etmişti. Bütün yayınlarına göz yumulan din dergileri, okullara konan din dersleri, yeniden açılan ilahiyat fakülteleri, imam hatip kursları, türbeler, şahsi sermayeye sağlanan imtiyazlar, her türlü irticaa tanınan haklar… Hiç biri kâr etmedi.

Zavallı Halk Partisi” (*)

 

Konuştuğum CHP’ye gönül vermiş birçok insan rahatsız. Aday belirleme Kılıçdaroğlu’nun tam yetkisinde olmasaydı (Adaylar ön seçimle belirlenmiş olsaydı) CHP’ye gönül vermişler bu denli suskun olmazdı.

 

Sözümüz bitmedi…Devam ederiz…

 

(*) https://www.yeniakit.com.tr/haber/zavalli-halk-partisi-21736.html

(**) Reha Ören SözTV Haber, paylaşımı. (05.10.2022)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (3)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Onur
(13.10.2022 09:24 - #159)
“Benim düşüncelerim ve sözlerim ile bilim çelişirse, bilimin arkasından gidin.”
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Onur
(13.10.2022 09:24 - #160)
“Benim düşüncelerim ve sözlerim ile bilim çelişirse, bilimin arkasından gidin.”
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Senem Yarar
(21.11.2022 10:09 - #171)
Kaybedilen muharebe sonunda Napolyon komutana sebep sorar. Komutan 5 sebep var, birincisi barutumuz bitti der. Napolyon gerisine gerek yok der. Teşekkürler makaleniz için .
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.