casino siteleri slot siteleri
bahis siteleri canlı bahis siteleri
Serpil GÜLEÇYÜZ
Köşe Yazarı
Serpil GÜLEÇYÜZ
 

OKULLAR EĞİTİME GERÇEKTEN HAZIR MI?

“Ah şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim” diyen ve gençlerin inançlarını öne sürerek Darülfunun’un (şimdiki İstanbul Üniversitesi) kapatılmasını, hatta daha da ileri giderek, fizik, kimya, biyoloji derslerini faydasız bularak eğitim programlarından çıkarılmasını isteyen Maarif Nazırı Haşim Paşa’yı (1852-1920) anımsatacak bir yılı COVID-19 yüzünden okullar kapalı, eğitimlerin ise online olarak yapıldığı bir süreç olarak geçirdik. Ve şimdi 15 Şubat tarihi itibariyle, okullarımız kademeli olarak açılacak ve “dönüşümlü” öğretim modeline geçilecek. PEKİ, OKULLARIMIZ BUNA HAZIR MI? Okul hammaddesi insan olan koskoca bir fabrikadır ve geleceğe yapılan en büyük yatırımdır. İyi bir okul deyince, akla kadrosu oturmuş, sık sık öğretmen değiştirmeyen, çağın teknolojilerini iyi takip eden, öğrenci değerlendirmelerini objektif yapabilen, misyon ve vizyon sahibi, bunu uygulayabilen idealinizdeki üniversiteyi uyguladıkları sistemlerle size kazandıran okuldur. Bu liste uzatılabilir ama şu andan itibaren iyi okul denildiğinde ilk aklıma gelen şey, bunların yanında sürdürülebilir hijyenik koşulları sağlayabilen bir okuldur. Çocuklarımız sağlık açısından kendilerini güvende hissetmelidirler. Yanıtlanması gereken sorular şunlar olmalıdır: • Yeterli dezenfektan malzememiz, maskemiz var mı? • Yeterli temizlik elemanı var mı? • Okulda derin temizlik, bakım, ilaçlama, çalışanların sağlık kontrolleri düzenli yapılmış mı? • Özellikle kalabalık alanlarda mikroplar genellikle ellerimizle bulaştığı için el hijyeni konusunda dikkatli olunuyor mu? Okullarda sensörlü kapılar, sensörlü musluklar olmalı, sıvı sabunluklar getirilmeli, sırf tasarruf edilsin diye çıkarılan hizmetliler geri alınmalı, sayısı arttırılmalı, her teneffüsten sonra tuvaletler, çocukların ellediği her yer dezenfekte edilmelidir. Okula girerken öğretmenlerin, öğrencilerin, tüm çalışanların ateş ölçümleri her gün yapılmalıdır. Okulun kapıları 8:30‘dan itibaren kilitlenmeli ve hiçbir şekilde içeri kimse alınmamalıdır. Servislerde mesafe kuralına kesin uyulmalıdır. Öğretmenlere, çalışanlara aşı önceliği sağlanmalıdır. Okulların mevcut ödenekleri arttırılıp, okullar maddi açıdan rahatlatılmalıdır. Öğretmenler, okul yönetimi, sürekli velilerle iletişimde olmalıdır. Yaşam hakkı öncelikli insan hakkıdır ve Devlet bunu sağlamalıdır. Sonuç olarak; şu anda yaşadığımız koşullar, hijyen kurallarını ödünsüz uygulanmasını zorunlu kılıyor. Ancak ödünsüz uygularsak çocuklarımızın güvenliğini sağlayabiliriz. Riskleri konuşarak, derdim karamsarlık üretmek değil, çocuklarımız için riskleri en aza indirgemektir. Okula dönüş süresi fiziksel mesafeyi sağlayacak “dönüşümlü eğitim” modeliyle sağlanmalıdır, sınıf düzenlemeleri buna göre yapılmalıdır. Bunun altını bir kez daha çizmek isterim. COVID-19 ile mücadele ederken, okul, aile, Milli Eğitim Bakanlığı, her birimin üzerine düşen sorumlulukları vardır, Sorumluluklar yerine getirildiğinde başarı sağlanacaktır. Türk milletinin en önemli özelliği; zor süreçlerde gösterdiği birlik, beraberlik ve sıkı dayanışma özelliği ile bu zor dönemi de atlatacağımızdan hiç kuşkum yoktur. İstanbul'da birlikte çalışmaktan gurur duyduğum, İzmir Milli Eğitim Müdürü Sn. Ömer Yahşi'nin kılı kırk yaran titizliğiyle, gerekli önlemleri aldığına dair inancımla, sağlıkla, huzurla, risksiz geçecek bir dönem diliyorum. SERPİL GÜLEÇYÜZ EĞİTİMCİ
Ekleme Tarihi: 21 Mart 2022 - Pazartesi

OKULLAR EĞİTİME GERÇEKTEN HAZIR MI?

“Ah şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim” diyen ve gençlerin inançlarını öne sürerek Darülfunun’un (şimdiki İstanbul Üniversitesi) kapatılmasını, hatta daha da ileri giderek, fizik, kimya, biyoloji derslerini faydasız bularak eğitim programlarından çıkarılmasını isteyen Maarif Nazırı Haşim Paşa’yı (1852-1920) anımsatacak bir yılı COVID-19 yüzünden okullar kapalı, eğitimlerin ise online olarak yapıldığı bir süreç olarak geçirdik. Ve şimdi 15 Şubat tarihi itibariyle, okullarımız kademeli olarak açılacak ve “dönüşümlü” öğretim modeline geçilecek. PEKİ, OKULLARIMIZ BUNA HAZIR MI? Okul hammaddesi insan olan koskoca bir fabrikadır ve geleceğe yapılan en büyük yatırımdır. İyi bir okul deyince, akla kadrosu oturmuş, sık sık öğretmen değiştirmeyen, çağın teknolojilerini iyi takip eden, öğrenci değerlendirmelerini objektif yapabilen, misyon ve vizyon sahibi, bunu uygulayabilen idealinizdeki üniversiteyi uyguladıkları sistemlerle size kazandıran okuldur. Bu liste uzatılabilir ama şu andan itibaren iyi okul denildiğinde ilk aklıma gelen şey, bunların yanında sürdürülebilir hijyenik koşulları sağlayabilen bir okuldur. Çocuklarımız sağlık açısından kendilerini güvende hissetmelidirler. Yanıtlanması gereken sorular şunlar olmalıdır: • Yeterli dezenfektan malzememiz, maskemiz var mı? • Yeterli temizlik elemanı var mı? • Okulda derin temizlik, bakım, ilaçlama, çalışanların sağlık kontrolleri düzenli yapılmış mı? • Özellikle kalabalık alanlarda mikroplar genellikle ellerimizle bulaştığı için el hijyeni konusunda dikkatli olunuyor mu? Okullarda sensörlü kapılar, sensörlü musluklar olmalı, sıvı sabunluklar getirilmeli, sırf tasarruf edilsin diye çıkarılan hizmetliler geri alınmalı, sayısı arttırılmalı, her teneffüsten sonra tuvaletler, çocukların ellediği her yer dezenfekte edilmelidir. Okula girerken öğretmenlerin, öğrencilerin, tüm çalışanların ateş ölçümleri her gün yapılmalıdır. Okulun kapıları 8:30‘dan itibaren kilitlenmeli ve hiçbir şekilde içeri kimse alınmamalıdır. Servislerde mesafe kuralına kesin uyulmalıdır. Öğretmenlere, çalışanlara aşı önceliği sağlanmalıdır. Okulların mevcut ödenekleri arttırılıp, okullar maddi açıdan rahatlatılmalıdır. Öğretmenler, okul yönetimi, sürekli velilerle iletişimde olmalıdır. Yaşam hakkı öncelikli insan hakkıdır ve Devlet bunu sağlamalıdır. Sonuç olarak; şu anda yaşadığımız koşullar, hijyen kurallarını ödünsüz uygulanmasını zorunlu kılıyor. Ancak ödünsüz uygularsak çocuklarımızın güvenliğini sağlayabiliriz. Riskleri konuşarak, derdim karamsarlık üretmek değil, çocuklarımız için riskleri en aza indirgemektir. Okula dönüş süresi fiziksel mesafeyi sağlayacak “dönüşümlü eğitim” modeliyle sağlanmalıdır, sınıf düzenlemeleri buna göre yapılmalıdır. Bunun altını bir kez daha çizmek isterim. COVID-19 ile mücadele ederken, okul, aile, Milli Eğitim Bakanlığı, her birimin üzerine düşen sorumlulukları vardır, Sorumluluklar yerine getirildiğinde başarı sağlanacaktır. Türk milletinin en önemli özelliği; zor süreçlerde gösterdiği birlik, beraberlik ve sıkı dayanışma özelliği ile bu zor dönemi de atlatacağımızdan hiç kuşkum yoktur. İstanbul'da birlikte çalışmaktan gurur duyduğum, İzmir Milli Eğitim Müdürü Sn. Ömer Yahşi'nin kılı kırk yaran titizliğiyle, gerekli önlemleri aldığına dair inancımla, sağlıkla, huzurla, risksiz geçecek bir dönem diliyorum. SERPİL GÜLEÇYÜZ EĞİTİMCİ

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve haberege.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.