Yapay zekâ destekli sohbet robotlarının ruh sağlığı üzerindeki etkileri ve uyarılar

Son yıllarda yapay zekanın hayatımızdaki yeri her geçen gün artarken, özellikle ruh sağlığı alanında da yeni uygulamalar ortaya çıkmaya başladı. Yapay zekâ tabanlı sohbet robotları, birçok kişinin psikolojik sorunlarında geçici destek sağlaması açısından önemli bir seçenek haline geldi. Kaygı, depresyon ve yalnızlık gibi duygusal sıkıntılarla baş eden bireyler, bu robotlarla kurdukları metin tabanlı sohbetlerde bir nebze olsun rahatlama bulabiliyor. Ancak uzmanlar, bu tür yapay zekâ uygulamalarının kesinlikle gerçek terapinin yerini tutamayacağı ve beraberinde çeşitli riskler taşıdığı konusunda uyarıyor.

Yapay zekâ destekli sohbet robotlarının ruh sağlığı için faydalı yanları olduğu kadar zarar verebilecek yönleri de var. Bu nedenle, bu teknolojilere temkinli yaklaşmak gerekiyor. İşte bu konuda yaşanan gelişmeler ve uzmanların görüşleri…

Yapay zekâ robotları kimler için bir destek?

Yapay zekâ sohbet robotları, özellikle ruhsal desteğe erişimi zor olan ya da terapistlerle yüz yüze görüşmekte zorlanan kişiler için bir alternatif olarak görülüyor. Örneğin İngiltere’de Kelly adlı genç bir kadın, NHS (Ulusal Sağlık Sistemi) tarafından sağlanan terapi hizmetine erişim için uzun süre beklerken, anksiyete ve ayrılık acısını hafifletmek adına yapay zekâ tabanlı sohbet robotlarına yönelmiş. Kelly, gerçek bir insanla konuşmanın getirdiği çekingenlikleri hissetmediği için, robotla duygu ve düşüncelerini çok daha rahat paylaştığını söylüyor. Böylece kötü günlerinde kendini biraz olsun daha iyi hissettiğini ifade ediyor.

Benzer şekilde, otizm, kaygı bozukluğu ya da depresyon gibi durumlarla mücadele eden birçok kişi de yapay zekâ uygulamalarını destek olarak kullanıyor. Dartmouth College’da yapılan bir araştırmada, sohbet robotları kullanan depresyon hastalarının semptomlarında anlamlı bir azalma görüldüğü tespit edilmiş. Bu veriler, yapay zekâ robotlarının bazı durumlarda geçici ve tamamlayıcı bir destek aracı olabileceğini gösteriyor.

Gerçek terapinin yerini tutamaz

Buna rağmen, ruh sağlığı uzmanları ve akademisyenler, bu teknolojilerin gerçek terapinin yerini asla alamayacağı konusunda hemfikir. Imperial College London’dan Profesör Hamed Haddadi, sohbet robotlarını “deneyimsiz terapist” olarak tanımlıyor. Gerçek terapistlerin hastalarını yalnızca söyledikleri sözler üzerinden değil, aynı zamanda yüz ifadeleri, beden dili ve ses tonları gibi önemli ipuçlarıyla değerlendirdiğini belirtiyor. Oysa yapay zekâ, sadece yazılı metin üzerinden çalıştığı için duygusal derinlik ve bağlamı tam olarak kavrayamıyor.

Ayrıca, yapay zekanın programlanması sırasında, kullanıcıyla “iş birliği” içinde hareket edecek şekilde tasarlanması bazı riskler doğurabiliyor. Haddadi, robotların zarar verici tavsiyelerden kaçınmak yerine, kullanıcının olumsuz davranışlarını destekleyebileceği uyarısında bulunuyor. Çünkü robotlar, algoritmalarla şekillendirildiği için yanlış yönlendirmeler yapma ihtimali her zaman mevcut.

Güvenlik ve mahremiyet endişeleri

Yapay zekâ sohbet robotlarıyla ilgili en önemli konulardan biri de güvenlik ve gizlilik. Kullanıcıların en mahrem duygularını paylaştığı bu platformlarda, kişisel bilgilerin nasıl korunduğu ve üçüncü tarafların eline geçip geçmediği halen belirsiz. Özellikle ruh sağlığı verileri çok hassas olduğu için, kötü niyetli kişiler veya yanlışlıkla yaşanabilecek veri sızıntıları ciddi zararlar doğurabilir.

Bazı uygulamalar, kullanıcı verilerini anonimleştirerek gizliliği koruduğunu iddia ediyor. Örneğin “Wysa” gibi yapay zekâ destekli sohbet uygulamaları, bu konuda şeffaf olduklarını ve destek amaçlı çalıştıklarını açıklıyor. Ancak uzmanlar, kullanıcıların bu tür platformlarda verilerini paylaşırken mutlaka dikkatli olması gerektiğini vurguluyor. Çünkü bu teknolojiler henüz tam anlamıyla regüle edilmemiş ve denetlenmemiş durumda.

Kültürel bağlam ve önyargılar sorunu

Bir diğer önemli sorun da yapay zekanın kültürel bağlamı ve bireysel farklılıkları yeterince göz önünde bulunduramaması. Yapay zekâ modelleri genellikle geniş veri setleri üzerinde eğitildiği için, bazen kültürel farklılıkları, yerel değerleri ve sosyal dinamikleri anlamakta yetersiz kalabiliyor. Bu da verilen tavsiyelerin kullanıcının gerçek yaşam koşullarıyla uyumsuz, hatta zararlı olmasına neden olabilir.

Örneğin farklı ülkelerde veya bölgelerde kabul gören bir davranış biçimi yapay zekâ tarafından yanlış yorumlanabilir. Bu da özellikle ruh sağlığı gibi hassas alanlarda ciddi sorunlara yol açabilir. Dolayısıyla, yapay zekanın kültürel duyarlılık eksikliği, bu uygulamaların genel kullanımını sınırlandıran önemli bir faktör olarak görülüyor.

Sonuç: Yapay zekaya bağlı kalmak değil, tam tamamlayıcı olarak kullanmak

Özetle, yapay zekâ destekli sohbet robotları, ruh sağlığı alanında bir ilk adım ve tamamlayıcı destek olarak değerlendirilebilir. Özellikle profesyonel terapiye ulaşmakta zorluk yaşayanlar için kısa vadeli rahatlama sağlayabilir. Ancak kesinlikle gerçek terapinin yerini tutmadığı, kimi zaman yanlış yönlendirmeler yapabileceği ve veri gizliliği gibi önemli riskler taşıdığı unutulmamalıdır.

Uzmanlar, bu teknolojilerin dikkatli ve bilinçli kullanılması gerektiğini, kesinlikle tedavi yerine geçmemesi gerektiğini vurguluyor. Ruh sağlığı sorunları yaşayan kişilerin profesyonel destek aramaya devam etmeleri, yapay zekayı sadece bir araç olarak görmeleri en sağlıklı yaklaşım olacaktır.

Yapay zekâ tabanlı sohbet robotları, ruh sağlığı alanında umut vadeden ama aynı zamanda dikkatle ele alınması gereken yeni bir teknolojik gelişme olarak karşımızda duruyor. Önümüzdeki yıllarda bu alandaki regülasyonların, teknolojinin gelişimiyle birlikte daha da önem kazanacağı kesin.