Nedir bu "resen terk"?
07 Aralık 2019 tarihinde yürürlüğe giren 7194 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’na 160/A maddesi eklendi. Bu maddeye göre, Hazine ve Maliye Bakanlığı, çeşitli kriterlere göre “riskli” gördüğü mükelleflerin vergi kayıtlarını tek taraflı olarak, yani resen, kapatabiliyor. Üstelik herhangi bir vergi incelemesi yapılmadan!
Vergisel uyum seviyesi düşük olan, sahte belge düzenleme ihtimali bulunduğu değerlendirilen işletmeler hedefte. Vergi idaresi tarafından yapılan analizler sonucu, yoklama yapılmadan, detaylı bir inceleme olmadan, mükellef hakkında rapor yazılmadan vergi kaydı silinebiliyor. Kulağa oldukça basit bir işlem gibi gelse de sonuçları ağır.
Bu işlemin ardından neler mi oluyor?
Vergi kaydı kapanan işletmeler;
-
Banka işlemlerinde engelle karşılaşıyor,
-
Ticari ilişkileri zarar görüyor,
-
Araçlarının muayenesi yapılamıyor,
-
Hatta müşterilerine fatura bile kesemiyor.
Yani bir anda ticari hayattan siliniyorlar. Dahası, işyerinde bekleyen stok malların durumu belirsizleşiyor. Vergi kaydı yoksa, işyeri de adeta mühürlenmiş gibi oluyor.
Peki bu adaletli bir uygulama mı?
Anayasa’nın teminat altına aldığı mülkiyet hakkına aykırı olduğu açık! Bir işletmenin vergi kaydının inceleme yapılmadan silinmesi, ticari yaşam hakkının gaspıdır. Hakkında ne rapor düzenlenmiş ne savunma alınmış, bir gün bir bakıyor ki vergi kaydı uçmuş!
Vergi idaresi eğer bir işletmede “sahte belge riski” görüyorsa, önce inceleme yapmalı, ardından vergi müfettişi tarafından rapor hazırlanmalı. Sonrasında mükellefe tebliğ edilmeli ve savunma hakkı tanınmalı. Bu süreçlerin hiçbiri işletilmeden, tek taraflı olarak kaydı kapatmak, ciddi bir mağduriyet doğuruyor.
Mahkemeler ne diyor?
Vergi mahkemeleri de artık bu uygulamalara dikkatle bakıyor. Geriye dönük “komisyon kararı var mı, defterdar onayladı mı, yoklama usulüne uygun mu” gibi soruları sorguluyorlar. Yoklama fişlerinin detaysız, eksik veya görsel içermemesi bile davaların seyrini etkileyebiliyor.
Kısacası bu madde; yanlış uygulandığında, binlerce dürüst mükellefi sistem dışına itebilir. Hatta sadece mükellefi değil, ona mal satan, hizmet veren, birlikte çalışan herkes zarar görebilir. Zincirleme mağduriyet kaçınılmaz olur.
Ne yapılmalı?
Resen terk kararı verilebilmesi için mutlaka vergi inceleme raporu ya da vergi tekniği raporu (VİR/VTR) şart hale getirilmelidir. Ayrıca vergi idaresi, riskli mükelleflerle ilgili karar almadan önce en az 30 günlük bir savunma ve itiraz süresi tanımalıdır.
Devlet denetler, ama bu denetim hukuk içinde kalmalı. Haksız cezalandırmalar, ekonomik adaletin önüne geçer. Şeffaflık, adalet ve öngörülebilirlik olmadan vergi sistemi ayakta duramaz.