SGK borcu için özel imar planı!

İzmir’de, borç batağına saplanmış belediyeler ve alacak peşindeki Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) arasında süren çekişme, şimdi kentlerin geleceğini tehdit eden bir krize dönüşmek üzere.

Belediyelerin “araziyi al borçtan düş” teklifine SGK’nın “hayır” demesi üzerine başlayan imar değişikliği hamlesi, kentlerimiz için adeta bir saatli bomba.

Belediyeler SGK’ya devretmek istedikleri sağlık, eğitim veya cami imarlı arazilerle borçlarını kapatmayı teklif ediyor. Ancak SGK, nakit ödemede ısrarcı olunca, bu araziler kıymetsiz görülüyor.

SGK işini biliyor da belediyeler bilmiyor mu?

Kulislerde konuşulanları duymadıysanız yazayım. Eğitim için ayrılmış araziler bir gecede konut alanına, cami alanları sanayi imarına dönüştürülüp SGK’ya sunulacak. Böylece belediyeler borçlarından biraz kurtulacak SGK da alacaklarını değerli arazilerle tahsil etmiş olacak.

Belediyelerin yaptığı bu plan borçların ödenmesinde yardımcı olur ama kentlerin düzenini de bozar tabi.

CHP’li belediyeler, AK Partili belediyelerin cami imarlı arsalarını SGK’ya devrederek borç kapattığını örnek göstererek benzer bir çözüm öneriyor ama altıkları yanıt hep aynı: “Hayır olmaz…”

Hal böyle olunca belediyeler mecburen kendilerini kurtaracak bir formül arayışına giriyor.

Ancak konuşulmaya başlanan formül, kentlerde kaosa davetiye çıkaracak cinsten.

Eğitim için ayrılmış bir alanın beton yığınlarına teslim edilmesi veya sağlık imarlı bir arazinin sanayi alanına çevrilmesi borçları öder ve SGK’nın kasasını doldurur ama halkın ihtiyaçlarını karşılamaz.

Bir kentin düzeni, sağlıklı planlama ile korunur.

Eğitim, sağlık ve ibadet için ayrılmış alanların ranta kurban edilmesi, toplumsal ihtiyaçların hiçe sayılması demektir. Belediye borçlarını kapatırken, kent kimliği yok olur.

İzmir gibi şehirlerin geleceği, siyasi çekişmeler ve mali darboğazlara kurban edilmemeli.

Bugün, alacaklarımızı daha kıymetli arazilerle tahsil ettik diye sevinenler, yarın eğitim görecek okul bulamayan çocukların, hastaneye ulaşamayan insanların, park yerine beton yığınları arasında boğulan kent sakinlerinin tepkisiyle karşılaşacaklarını unutmasınlar.

Bu durumdan çıkış, günü kurtaran imar değişiklikleri değil, kalıcı çözümlerden geçiyor. Belediyeler, borç ödeme konusunda parti ayırımı yapılmadan eşit muamele görmeli ve kente zarar verecek hamlelerden kaçınmalı.

SGK, sadece kendi çıkarlarını değil, kentlerin geleceğini de düşünmeli. Eğitim, sağlık ve ibadet alanları satranç tahtasındaki piyonlar değildir; bir şehrin ruhudur.

Borçlar elbette ödenecek. Ama bedeli kent düzeninin bozulması olmamalı. Çünkü borç biter, ama bozulan bir kent, halkın hafızasında silinmez yaralar bırakır.