NİSAN 2025 İNŞAAT ÜRETİM ENDEKSİ

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2025 yılı Nisan ayına ilişkin açıkladığı İnşaat Üretim Endeksi verileri hem sektörel büyüme hem de kısa vadeli dalgalanma yönüyle dikkat çekici bir tablo ortaya koydu.

İnşaat sektörü, Türkiye ekonomisinin büyüme dinamiklerinde her zaman merkezi bir yer işgal etmiş; istihdamdan sanayiye, konuttan altyapıya kadar geniş bir yelpazede etkili olmuştur. Bu nedenle, inşaat üretimindeki değişimler yalnızca sektör özelinde değil, ülke ekonomisinin genel gidişatı bakımından da önemli göstergeler arasında yer alır.
2025 yılı Nisan verilerine göre; inşaat üretimi bir önceki yılın aynı ayına kıyasla %9,5 oranında artış göstererek sektörde yıllık anlamda güçlü bir büyüme sinyali vermiştir. Bu artış özellikle bina inşaatlarındaki çift haneli yükselişten kaynaklanmaktadır. Öte yandan, bir önceki aya göre yapılan karşılaştırmalarda ise %1,6 oranında bir daralma yaşandığı görülmektedir. Bu tablo bize şunu göstermektedir: Türkiye inşaat sektörü uzun vadede ilerlemeye devam ederken, kısa vadeli hareketlilikte çeşitli dalgalanmalar, yavaşlamalar ya da geçici gerilemeler yaşanabilmektedir.
YILLIK VERİLER NEYİ GÖSTERİYOR? BÜYÜMENİN KAYNAĞI BİNA İNŞAATLARI
Nisan 2025’teki yıllık değişim verileri, bina inşaatı alt sektöründeki üretim artışının %11,6 ile sektörün büyümesini sürüklediğini ortaya koymaktadır. Türkiye’de özellikle büyükşehirlerde konut ihtiyacı yüksek seviyede devam ederken, sosyal konut projeleri, kentsel dönüşüm yatırımları ve özel sektörün lüks konut hamleleri bu büyümeyi desteklemektedir.
Bina dışı yapıların inşaatı (örneğin yollar, köprüler, barajlar ve benzeri altyapı projeleri) yıllık bazda %1,9 oranında artış göstermiştir. Bu rakam, bina inşaatlarına kıyasla oldukça düşük kalmaktadır ve kamu kaynaklı yatırımların ya sınırlı kaldığını ya da mevcut projelerin ağır ilerlediğini düşündürmektedir. Özellikle kamu altyapı yatırımlarının seçim yıllarında artış göstermesi beklenirken, bu oranın düşük kalması, kamu harcamalarının daha dikkatli yönetildiği ya da ödeneklerin kısıtlandığı bir döneme işaret edebilir.
Bir diğer dikkat çekici kalem ise özel inşaat faaliyetleri alt endeksidir. Bu alan, genel olarak özel sektörün konut dışındaki yatırımlarını (alışveriş merkezleri, sanayi tesisleri, otel ve işyeri yapıları gibi) kapsar ve yıllık bazda %7,5 oranında bir artış göstermiştir. Bu oran, özel sektörün karlılık beklentisine göre yatırımlarını sürdürdüğünü ve piyasa koşullarına göre temkinli ama istikrarlı bir büyüme stratejisi izlediğini göstermektedir.
AYLIK GERİLEME: MEVSİMSEL Mİ, YAPISAL MI?
Takvim ve mevsim etkisinden arındırılmış verilere göre, Nisan ayında inşaat üretiminde %1,6 oranında bir azalma yaşanmıştır. Bu azalışın alt kalemlerine bakıldığında da benzer bir eğilim göze çarpmaktadır:
Bina inşaatı: %1,9 azalış
Bina dışı yapıların inşaatı: %1,1 azalış
Özel inşaat faaliyetleri: %1,0 azalış
Bu düşüşlerin bir kısmı mevsimsel etkilere, bir kısmı ise maliyetlerdeki artışlara ve finansmana erişim zorluklarına bağlı olabilir. Özellikle inşaat sektöründe maliyetlerin döviz kuru, çimento-demir fiyatları ve işçilik giderleriyle doğrudan ilişkili olması, aylık üretim kararlarını yakından etkileyebilir. Nisan ayındaki bu gerilemenin, sektörün büyük resminde bir krizden çok, geçici bir yavaşlama ya da yatırımlarda temkinli bir döneme girildiğinin göstergesi olduğu söylenebilir.
Ayrıca, inşaat izin süreçlerinde yaşanan bürokratik gecikmeler, finansman kaynaklarının yüksek faiz ortamında zor erişilebilir hale gelmesi ve konut kredilerindeki daralma gibi nedenler de kısa vadeli üretim hacminde baskı yaratabilmektedir. Özellikle özel sektör yatırımcılarının krediye ulaşmakta yaşadığı zorluklar, projelerin başlama süresini uzatmakta ve bu da doğrudan üretim endeksine yansımaktadır.
TÜRKİYE’DE İNŞAATTA YENİ DENGELER ARANIYOR
İnşaat sektörü, Türkiye'de 2000'li yılların başından itibaren sürekli büyüme gösteren ve GSYH'de önemli paya sahip bir yapı kazanmıştır. Ancak 2018 sonrasında yaşanan ekonomik dalgalanmalar, pandemi dönemi ve sonrasında hızla yükselen maliyetler, sektörün sürdürülebilirlik konusunda yeni yollar aramasına neden olmuştur. Nisan 2025 verileri de bu dengenin henüz tam olarak oturmadığını, ancak bazı alt sektörlerin (özellikle konut inşaatı) hâlâ canlı olduğunu göstermektedir.
Ancak inşaatın salt üretim artışıyla değil, kalite, çevreye duyarlılık, enerji verimliliği, afet dayanıklılığı gibi konularla birlikte ele alınması gerektiği unutulmamalıdır. Türkiye’nin son yıllarda karşı karşıya kaldığı büyük depremler, inşaatta nicelikten çok niteliğe dayalı bir üretim anlayışının zorunlu hale geldiğini göstermiştir. Bu kapsamda bina üretiminin artışı kadar, bu yapıların güvenli, sürdürülebilir ve çağdaş standartlara uygun olması da en az o kadar önemlidir.
SONUÇ: GÜÇLÜ YILLIK ARTIŞA RAĞMEN TEMKİNLİ OPTİMİZM GEREKLİ
Nisan 2025 İnşaat Üretim Endeksi, Türkiye inşaat sektöründe yıllık bazda bir güçlenme yaşandığını, ancak aylık bazda geçici bir yavaşlamanın söz konusu olduğunu göstermektedir. Bu tablo, yılın geri kalanına ilişkin şu mesajları vermektedir:
Konut üretimi sektörü sürüklemeye devam ediyor, ancak konut kredisi faizleri ve hane halkı alım gücü gibi faktörlere dikkat edilmeli.
Kamu altyapı yatırımları sınırlı seviyede kalmış olabilir, bu da ekonomik büyümeyi destekleyici bir kamu stratejisine ihtiyaç olduğunu düşündürmektedir.
Özel sektör ise temkinli şekilde hareket ediyor; yatırımcılar ekonomik istikrar ve kredi koşullarını izleyerek karar alıyor.
Aylık gerileme, bir alarm değil ama dikkat edilmesi gereken bir kırılma işareti olabilir. Bu nedenle sektördeki maliyet baskıları ve finansman sıkıntıları yakından izlenmeli.
Kısacası, inşaat sektörü için uzun vadeli sürdürülebilirlik, kısa vadeli canlılıktan daha önemlidir. Türkiye’nin yapısal reformlarla desteklenmiş, çevreci ve depreme dayanıklı bir inşaat modeline ihtiyacı olduğu gerçeği ortadadır. Nisan 2025 verileri ise bu yolculukta nerede durduğumuzu görmek açısından son derece değerli ve yol gösterici olmuştur.
Kaynak: TÜİK
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com