JAPONYA KRİZİNİN DÜNYAYA ERKİLERİ

Son dönemde küresel piyasalarda yaşanan hareketlilik, özellikle ABD'nin Avrupa Birliği’ne (AB) yönelik yeni gümrük vergileri uygulaması ile daha da şiddetlenmiş durumda.

Ancak piyasalarda asıl şaşkınlık yaratan haber ise Asya’dan, özellikle Japonya’dan geldi. Japonya’da devlet tahvillerinin, yani hükümetin borçlanma araçlarının faiz oranlarında beklenmedik ve kritik bir artış yaşandı. Bu durum, Japonya ekonomisinin artık Yunanistan’dan bile daha kötü bir noktaya geldiği endişesini doğururken, küresel finans piyasaları için yeni ve büyük bir risk olarak görülüyor.
Japonya’da devlet tahvillerine yatırımcı ilgisinin azalması, ülkenin borçlanma maliyetlerini tarihin en yüksek seviyelerine taşıdı. Özellikle uzun vadeli, yani 20 yıl ve üzeri vadeli tahvillerde yatırımcıların alım talebinin zayıf kalması, tahvil getirilerinin (faiz oranlarının) hızla yükselmesine neden oldu. Ekonomistler, Japonya maliyesinde yaşanan bu bozulmanın sadece ülke içinde değil, küresel çapta bir finansal krizin başlangıcı olabileceği konusunda uyarıyor. İşte yaşanan gelişmelerin ayrıntıları:
20 YILLIK JAPON DEVLET TAHVİLİ FAİZİ TARİHİ ZİRVEYE ULAŞTI
Japonya Maliye Bakanlığı’nın düzenlediği 20 yıl vadeli devlet tahvili ihalesinde, yatırımcıların ihaleye ilgisi oldukça düşük oldu. Bu düşük talep, tahvil piyasasında satış baskısının artmasına yol açtı. Sonuç olarak, 20 yıllık Japon tahvilinin getirisi yüzde 2,555 seviyesine çıktı. Bu oran, Ekim 2000’den bu yana kaydedilen en yüksek getiri anlamına geliyor.
Bu sadece 20 yıllık tahvil için geçerli değil. 30 ve 40 yıl vadeli Japon devlet tahvillerinin faiz oranları da yükselmeye devam etti. 30 yıllık tahvilin getirisi yüzde 3,14’e, 40 yıllık tahvilin getirisi ise yüzde 3,6’ya kadar çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaştı. Ayrıca, 10 yıllık tahvil faizleri de yüzde 1,525 seviyesine yükselerek son üç ayın zirvesini gördü.
JAPONYA MERKEZ BANKASI’NA (BOJ) ARTAN BASKI
Japonya’daki bu gelişmeler, Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) uyguladığı para politikası üzerinde de ciddi bir baskı oluşturuyor. BoJ, uzun süredir piyasalara likidite sağlamak için tahvil alım programları uyguluyordu. Ancak son dönemde bu alımları kademeli olarak azaltmaya başladı. Fakat tahvil faizlerindeki bu ani yükseliş, BoJ’un parasal sıkılaştırma sürecini yeniden değerlendirmesine yol açabilir.
Öte yandan, küresel piyasalarda ABD Hazine tahvillerinde faizlerin artması, Japon tahvillerine olan güveni azaltan önemli faktörler arasında yer alıyor. ABD’de yaklaşan Kongre seçimleri öncesinde ekonomi politikalarında değişiklik olacağı beklentileri, Japon tahvil piyasasındaki belirsizliği daha da derinleştiriyor.
JAPONYA’NIN MALİ TABLOSU KRİZDEKİ YUNANİSTAN’DAN DAHA KÖTÜ DURUMDA
Japonya’daki bazı siyasi partiler hükümeti, halkın üzerindeki vergi yükünü hafifletmek için tüketim vergisinin düşürülmesi yönünde çağrılar yapıyor. Ancak Başbakan Shigeru İshiba, bu tür taleplere karşı çıkarak, ülkenin mali durumunun Avrupa borç krizinin zirvesindeki Yunanistan’dan bile daha kötü olduğunu belirtti.
Bu açıklama, Japonya’nın kamu maliyesindeki kırılganlığı gözler önüne seriyor. Japon hükümeti ve BoJ’un önümüzdeki dönemde atacağı adımlar, artan borçlanma maliyetlerinin ekonomiye ve kamu bütçesine etkileri yakından izleniyor.
JAPONYA İÇİN NEDEN BU KADAR KÖTÜ BİR HABER?
Japonya Maliye Bakanlığı’nın 20 yıllık devlet tahvili ihalesinde yatırımcıların yeterince ilgilenmemesi, piyasanın uzun vadede Japon devletine borç vermekte isteksiz olduğunun bir göstergesi. Yatırımcılar, Japon devletine güven konusunda çekinceye düştüklerinde, tahvil talebi azalır ve bu da borçlanma faizlerinin yükselmesine neden olur.
Faizlerin yükselmesi ise Japon devletinin gelecek yıllarda kamu borcuna ödeyeceği faiz yükünü artırır ve bütçede ciddi sıkıntılar yaratır.
GETİRİLERDE TARİHİ ZİRVELER
Japon devlet tahvillerinin 20, 30 ve 40 yıllık vadelerde tüm zamanların en yüksek faiz seviyelerine ulaşması, borçlanma maliyetlerinin dramatik biçimde yükseldiğinin kanıtıdır. Bu durum, devletin mali tablolarına ciddi şekilde yük bindirir ve uzun vadede finansal sürdürülebilirliği tehdit eder.
BOJ VE HÜKÜMET ARASINDA ARTAN GERİLİM
Japonya Merkez Bankası uzun yıllardır piyasalara destek olmak için tahvil alımı yaparak faizlerin kontrol altında kalmasını sağlamaya çalıştı. Ancak BoJ’un tahvil alımlarını azaltmaya başlamasıyla birlikte, yükselen tahvil faizleri BoJ üzerinde piyasaya yeniden müdahale etme baskısı yaratıyor. Bu durum, para politikası ile maliye politikası arasında önemli bir gerilime neden oluyor.
SONUÇ OLARAK
Japonya’da devlet tahvillerindeki faiz artışı, sadece ülke ekonomisini değil, küresel finans piyasalarını da yakından ilgilendiriyor. Japonya’nın devasa kamu borcunu sürdürülebilir kılma konusunda yaşadığı zorluklar, yatırımcıların güvenini sarsarken, bu durum küresel bir kriz riskini de beraberinde getiriyor. Önümüzdeki dönemde Japon hükümeti ve Merkez Bankası’nın atacağı adımlar, dünya ekonomasının dengesi açısından kritik önem taşıyor.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com