Rektörlük maaşları dışında ne kadar kazanıyorlar?

Türkiye'de üniversitelerin bilim ve eğitim merkezlerinden uzaklaşarak gelir odaklı yapılara dönüşmesi, akademik etik ve liyakat tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı. Son dönemde kamuoyunun dikkatini çeken en çarpıcı konu ise üniversite rektörlerinin maaşları dışında elde ettikleri yüksek gelirler oldu.

Çankırı ve Karabük'teki skandalların ardından şimdi gözler İzmir'deki devlet üniversitelerine çevrildi. Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Katip Çelebi Üniversitesi, Bakırçay Üniversitesi, Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve Demokrasi Üniversitesi rektörlerinin hangi kaynaklardan ne kadar ek gelir elde ettikleri kamuoyunda merak konusu oldu.

1.2 milyon TL'lik gelirler sonrası İzmir mercek altında

Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Harun Çiftçi'nin aylık 1.2 milyon TL'ye ulaşan ek gelirinin ortaya çıkması sonrası görevden alınması, bu alandaki denetimsizliğin büyüklüğünü gözler önüne serdi. Benzer şekilde, Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık'ın da döner sermaye, teknopark, yabancı öğrenci harçları, sınav ödenekleri ve diğer kalemlerden toplamda 1.2 milyon TL gelir elde ettiği belgelenmişti.

Bu gelişmeler İzmir'deki rektörlük makamlarını da gündemin odağına taşıdı. Başta Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak olmak üzere, Dokuz Eylül Rektörü Prof. Dr. Bayram Yılmaz, Katip Çelebi Rektörü Prof. Dr. Saffet Köse, Bakırçay Rektörü Prof. Dr. Mustafa Berktaş ve Yüksek Teknoloji Enstitüsü Rektörü Prof. Dr. Yusuf Baran'ın ek gelirleri kamuoyu tarafından sorgulanıyor.

Akademik unvan mı, çoklu gelir sistemi mi?

Rektörlük makamının bilimsel vizyon ve liderlik gerektiren bir görev olması gerekirken, bazı isimlerin bu pozisyonu çoklu gelir kaynağına çevirdiği iddia ediliyor. Üniversitelerin döner sermayeleri, teknokent gelirleri, vakıf bütçeleri, yönetim kurulu ödenekleri, sınav ücretleri ve öğrenci katkı paylarının kişisel kazanca dönüştürülmesi, "devlet üniversiteleri çiftliğe mi döndü?" sorusunu gündeme taşıyor.

YÖK'ün sessizliği tartışmaları büyütüyor

Tüm bu gelişmeler karşısında, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar'ın sessiz kalması eleştirilerin odağında. Kamu kaynaklarının etik dışı kullanımı ve gelir adaletsizliğine dair hiçbir açıklama yapmayan YÖK yönetimi, "pasif ortak" olarak görülmeye başlandı. Kamuoyunda oluşan algıya göre, bu sessizlik fiili bir onay anlamı taşıyor.

Bir istisna: İzmir Demokrasi Üniversitesi'nin öyküsü

İzmir Demokrasi Üniversitesi ise rektörlük görevinde örnek gösterilen bir isimle anılıyor: Prof. Dr. Bedriye Tunçsiper. FETÖ bağlantısı nedeniyle kapatılan İzmir Üniversitesi'nin yerine kurulan bu devlet üniversitesi, başlangıçta ciddi altyapı eksiklikleriyle mücadele ederken, Tunçsiper ve ekibi büyük fedakârlıklarla üniversiteyi ayağa kaldırdı.

Karşıyaka’da küçük başkanın hayali gerçek oldu: 220 satranççıdan büyük buluşma
Karşıyaka’da küçük başkanın hayali gerçek oldu: 220 satranççıdan büyük buluşma
İçeriği Görüntüle

Prefabrik binalarla eğitim-öğretime devam edilmesi, kısıtlı kaynaklarla laboratuvar ve eğitim ortamlarının oluşturulması gibi adımlar kamuoyunda takdirle karşılanmıştı. Tunçsiper'in bu süreçte devlet kaynaklarını son derece dikkatli kullandığı ve kişisel çıkar gözetmediği, taraflı tarafsız çevrelerce ifade ediliyor.

Öğrenciler yoklukla boğuşurken, rektörler lüks içinde mi?

Üniversite öğrencileri yurt ve yemek ücretleriyle baş etmeye çalışırken, bazı rektörlerin 60 bin TL'lik lojmanlarda yaşadığı, yurtdışı seyahatlerinde günlük 250 Euro harcırah aldığı, makam araçlarıyla şehir şehir gezdiği öne sürülüyor. Bu tablo ise kamuoyunda ciddi bir adaletsizlik algısına yol açıyor.

Rektörler kamuoyuna hesap vermeli

Toplumun beklentisi açık: İzmir'deki rektörler, maaş dışı hangi kalemlerden ne kadar gelir elde ettiklerini belgeleriyle kamuoyuna açıklamalı. Döner sermaye, teknokent, sınav görevleri ve diğer kaynaklardan elde edilen tüm gelirler şeffaf biçimde ortaya konulmalı.

Rektörlük makamı, bir iktidar pozisyonu değil; halkın vergisiyle finanse edilen bir kamu hizmetidir. Bu görevi yürüten kişilerin, sadece etik değil, mali sorumluluklarını da yerine getirmesi gerekir.

kaynak temizeller