İZMİR

İzmir Yangını, NASA Uydularında Görüntülendi: 10 Bin Hektarlık Alan Küle Döndü

Menderes ve Seferihisar’daki orman yangını, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da gündeminde. NASA’nın uydularıyla tespit edilen yangın 10 bin hektardan fazla alanı etkiledi.

İzmir Yangını Uluslararası Takipte: 10 Bin Hektar Alan Yandı

İzmir'in Menderes ve Seferihisar ilçelerinde günlerdir süren orman yangını, yalnızca yerel kurumlar tarafından değil, NASA'nın uyduları tarafından da izleniyor. ABD Havacılık ve Uzay Ajansı NASA'nın MODIS ve VIIRS uydularıyla çalışan FIRMS (Fire Information for Resource Management System) sistemi, bölgedeki yangını sıcaklık artışlarına ve alev hareketine göre anlık olarak haritalandırdı.

14 Bin Futbol Sahası Kadar Alan Alevlere Teslim Oldu

İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Bilgi Sistemleri Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan uydu destekli analizlere göre, yangında toplam 9.998 hektar alan zarar gördü. Bu da yaklaşık 14 bin futbol sahası büyüklüğünde bir yüzeye denk geliyor.

Zarar gören alanın dağılımı şöyle:

  • 1.922 hektar: Orman

  • 3.241 hektar: Makilik alan

  • 155 hektar: Meyve bahçesi

  • 355 hektar: Tarım arazisi

  • 3.225 hektar: Çayır ve otlak

  • 300 hektar: Diğer kullanımlar

5 Köy ve 2 Mahalle Tahliye Edildi

Yangının oluşturduğu yoğun duman ve hızla yayılan alevler nedeniyle 5 köy ve 2 mahallede tahliyeler gerçekleştirildi. Yetkililer, 8 farklı noktada söndürme çalışmaları yürütüldüğünü, kontrol altına alınan bölgelerde ise soğutma çalışmalarının sürdüğünü açıkladı.

NASA Haritalarında Kırmızı Alarm

NASA'nın FIRMS sistemine göre, 30 Haziran itibarıyla yangın;

  • Menderes kırsalından başlayarak Ürkmez ve çevresine kadar yayıldı.

  • Uydu görüntülerinde kırmızı ve turuncu noktalar, sıcaklık artışı olan aktif yangın bölgelerini temsil etti.

Bu görüntüler, yangının sadece yerel değil, küresel ölçekte bir çevresel tehdit haline geldiğini de gösterdi.

Uzmanlardan Uyarı: "Eko-Sistem Geri Dönülemez Zararda Olabilir"

Ekoloji uzmanları, bu büyüklükteki bir yangının yalnızca ağaçları değil, toprak yapısını, su kaynaklarını, mikro canlı yaşamını ve kuş göç yollarını da kalıcı biçimde etkilediğini belirtiyor.