İzmir CHP'deki eksiklik Ruhsar’ın verdiği mesaj

CHP, son yerel seçimlerde İzmir'de büyük bir değişim yaşadı. Beş dönem belediye başkanlığı yapan Abdül Batur ve sadece bir dönem görevde kalan Ali Engin, yerlerini genç parti arkadaşlarına devrettiler.

İzmir'de bu sürekli tekrarlanıyor. Belediye başkanları değişiyor, ama parti hep aynı kalıyor: Giden de CHP'li, gelen de.

Dışarıdan bakıldığında bu durum olumlu gibi görünebilir. “Nasıl olsa gelen de CHP’li, pek bir fark olmaz,” diye düşünenler büyük yanılgı içinde. Aslında CHP'nin en büyük sorunu tam da burada başlıyor. Her yeni gelen, öncekini yok sayıyor, onun çalışma arkadaşlarını, belediye çalışanlarının deyimiyle “Gaz Odası”na yolluyor. Bu tavır, her seçim sonrası partide bir küskünler ordusu yaratıyor.

40 yılı aşkın süredir İzmir'de gazetecilik yapıyorum; fakat ne hikmetse, bir belediye başkanının, koltuğunu devraldığı önceki başkana bir görev teklif ettiğini hiç görmedim. Devir teslim töreninde gösterilen o sahte tokalaşmaların ardından, herkes yoluna devam ediyor. Yeni gelen, her şeyi sil baştan başlatıyor.

Oysa, eski başkanların tecrübelerinden faydalanmak, yarım kalan projeleri devam ettirmek hem partinin hem de şehrin yararına olur. Ancak bu CHP’de asla olmaz. Giden gitmiştir, onun defteri kapanmıştır.

CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, en çok bu noktaya çözüm bulmalıdır. Bir dönem partisini en üst düzeyde temsil etmiş insanların, aday gösterilmediklerinde tamamen yok sayılmaları, partiye güç kazandırmaz, aksine zarar verir.

Bu yazıyı neden yazma ihtiyacı hissettim? Çünkü Abdül Batur’la sohbet ettiğimde, dört dönem Narlıdere, bir dönem de Konak Belediye Başkanlığı yapmış birinin köşesine çekildiğini ve hiçbir şeyle uğraşmadığını öğrendim. Peki ya 25 yıllık tecrübe? Bu birikim neden değerlendirilmez? Narlıdere veya Konak’ın CHP’li yeni belediye başkanları, neden böyle bir deneyimi yanlarında görmek istemez?

Abdül Batur’un bunu kabul edip etmeyeceğini bilmem, ama böylesine bir deneyimin bir kalemde silinmesi İzmir'e de CHP’ye de yazık olur.

Bu sadece tek bir örnek. Benzer onlarca örnek verebilirim.

Tam bu noktada, CHP İzmir İl Gençlik Kolları Başkanı seçilen Ruhsar Selis Çelik’in rakibi Ayça Gülenç hakkında söylediği bir cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Atatürk’ün bize verdiği özgürlük sayesinde karşınızda iki kız kardeş olarak aday olmanın onur ve gururunu yaşıyorum... Bu ülkenin bizden aldığı geleceği almaya geliyoruz.”

Partinin büyüklerine bundan daha güzel bir mesaj verilemezdi. Bu, CHP’nin ihtiyacı olan sevgi ve saygı dili. Partideki bu tür dostane ilişkiler gelişmezse, CHP İzmir’de “kale” olma özelliğini kaybeder.

Son olarak, bir baba oğulun at bakımı üzerinden verdiği bir dersle konuyu toparlayalım:

Baba, oğluna ahırdaki atın bakımını devretmiş. Bir ay sonra bakmış ki at zayıflamış. Oğluna “Atın bakımını iyi yapıyor musun?” diye sormuş. Oğlu, “Baba, sen çok yem veriyordun, ben her gün biraz azaltıyorum ama at hiç farkına varmıyor,” demiş. Baba ise şu yanıtı vermiş: “Varır oğlum, varır ama farkına vardığında iş işten geçmiş olur.”

İzmir CHP’de işlerin böyle devam etmeyeceği ortada. Zamanında fark edilmezse, kayıplar geri dönüşsüz olabilir.

GÜNÜN SÖZÜ

Bu uyarı için “erken” diyen olabilir ama değil!