Artık e-ticaret platformlarında faaliyet gösteren tüm satıcılar, kimliklerini ve ticari faaliyetlerine dair belgeleri platformlara sunmadan ödeme alamayacak. Başka bir ifadeyle, dijital ticaret alanında “belge sunmayan para kazanamaz” dönemi başladı. Bu yeni uygulama, hem devletin kara para aklama ve terörün finansmanı ile mücadelesinde önemli bir adım olarak görülüyor hem de internetten kazanç sağlayan birey ve işletmelerin yasal yükümlülüklerini yeniden tanımlıyor.
ARTIK “SATICINI TANI” DÖNEMİ BAŞLADI
Eskiden bir e-ticaret platformuna ürün ekleyip satışa başlamak çok kolaydı. Sadece bir e-posta ve banka hesabıyla binlerce liralık ticaret yapılabiliyordu. Ancak şimdi, işler değişti. Yeni düzenlemeyle birlikte, e-pazaryerleri sadece alışverişin aracısı değil, aynı zamanda satıcı kimliğini teyit eden bir kontrol noktası haline geldi.
Platformlar artık her bir satıcının kimlik bilgilerini, şirket belgelerini ve vergi yükümlülüğünü ispatlayan evraklarını toplamak ve doğrulamakla yükümlü. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) de bu noktada devreye girerek hem platformlara hem de satıcılara “dikkatli olun” çağrısında bulundu. TOBB, belge sürecindeki gecikmelerin hem tüketicilere hem de ticari sisteme zarar vereceğini belirtti. Bu çağrı, özellikle büyük hacimli e-ticaret siteleri ve yoğun satış yapan işletmeler için oldukça kritik.
E-TİCARET PLATFORMU DİYE BAKMA, ARTIK MALİ DENETİM ARACI
Geçtiğimiz yılın sonunda yürürlüğe giren bir yönetmelikle birlikte, artık e-ticaret platformları da Mali Suçları Araştırma Kurulu’na (MASAK) karşı sorumlu sayılıyor. Bu da şu anlama geliyor: Bir platform, sadece alışveriş yapılan bir dijital alan değil, aynı zamanda şüpheli işlemleri tespit etmek ve gerektiğinde raporlamakla görevli bir gözetim merkezi oldu. Bu yükümlülük, platformları artık pasif yapılar olmaktan çıkarıp aktif denetim rolüne sokuyor.
Şüpheli bir işlem varsa —örneğin bir satıcının olağandışı yüksek kazanç göstermesi, bir anda yüklü satışlar yapması ya da kimliğini gizlemeye çalışması— bu durumlar artık MASAK’a bildirilecek. Öyle ki artık bildirim zorunluluğu için bir tutar sınırı da bulunmuyor. İster 500 lira ister 500 bin lira olsun, yasa dışı bir finansal hareket sezildiğinde bildirim yapılması şart.
Bu kapsam, yalnızca e-ticareti değil; kripto para işlemleri, bankacılık, gayrimenkul alım satımı ve hatta spor kulüplerini bile içine alıyor. Bu sektörlerde kara para aklama ve yasa dışı para hareketliliği ile mücadele etmek için sıkı takip dönemi başlatıldı.
BELGE SUNMAYAN SATICILAR NEYLE KARŞILAŞACAK?
Yeni düzenleme, en çok orta ve büyük ölçekli satıcıları etkiliyor. Zira bu tür satıcılar hem satış hacmi yüksek olduğu için daha fazla gözetim altında olacak hem de platformların taleplerine uymadığı takdirde ciddi yaptırımlarla karşılaşacak.
Peki bu yaptırımlar neler?
Satıcının hesabı geçici olarak dondurulabilir.
Ödeme akışı durdurulabilir, yani satış yapsa bile parası eline geçmeyebilir.
Platform, gerekli belgeler tamamlanana kadar satıcının ürünlerini liste dışı bırakabilir.
Bu durum özellikle ciddi gelir elde eden ama kayıt dışı çalışan kişi ya da işletmeler için büyük bir risk oluşturuyor. Artık “gizli satış” ya da “kimliğini gizleyerek satış yapma” dönemi kapanıyor.
Bu noktada, küçük ölçekli bireysel satıcılar da devreye giriyor. El işi ürün satanlar, evinde yaptığı takıyı ya da kıyafeti internet üzerinden satan kişiler için bu düzenleme başlangıçta karmaşık ve yorucu görünebilir. Ancak düzenlemeyle amaçlanan temel şey şu: Satıcı kim ve ne satıyor, bunu devlet bilmeli. Çünkü bilinmeyen para akışları hem vergi kaybına yol açıyor hem de yasa dışı yollarla elde edilen gelirlerin sisteme sokulmasına olanak sağlıyor.
ŞEFFAFLIK İYİDİR AMA BÜROKRASİ ZORLAYICI OLABİLİR
Yeni dönemin temel felsefesi aslında basit: Dijital ticaret de geleneksel ticaret gibi şeffaf ve denetlenebilir olmalı. Ancak bunun sahaya nasıl yansıyacağı büyük önem taşıyor. Eğer platformlar bu süreci kullanıcı dostu hale getirmezse, binlerce küçük satıcı sistem dışına itilebilir. Bu da hem bireysel gelirlerde kayba hem de ekonomik dinamizmde yavaşlamaya neden olabilir.
Burada platformlara düşen en önemli sorumluluk, belge süreçlerini sadeleştirmek ve kullanıcıyı yönlendiren destek mekanizmaları kurmak. Örneğin bir satıcıya, “Şu tarihe kadar şu belgeleri şu formatta yüklemelisin, aksi halde şu sonuçlarla karşılaşırsın” şeklinde açık ve zamanlı bilgilendirme yapılmalı. Aksi halde satıcılar, belgelerini zamanında tamamlayamayabilir, farkında olmadan gelirlerini kaybedebilir.
SONUÇ: YENİ DÜZEN, YENİ DENGE
E-ticaret artık daha düzenli, daha şeffaf ve daha denetimli bir alan haline geliyor. Bu durum, uzun vadede tüketici güvenini artırabilir, kayıt dışılıkla mücadelede devletin elini güçlendirebilir. Ancak bu yeni dönem aynı zamanda satıcılara daha fazla sorumluluk, daha fazla belge ve daha dikkatli bir ticaret pratiği dayatıyor.
Özellikle küçük girişimcilerin ve yeni başlayanların süreç içinde kaybolmaması için hem platformların hem de kamu kurumlarının rehberlik etmesi kritik önem taşıyor. Aksi halde, iyi niyetli ama prosedürü bilmeyen pek çok satıcı, sistem dışına itilebilir. Özetle: E-ticaret yolculuğu artık daha kurallı, ama biraz daha çetrefilli.
Belgeni sun, kimliğini doğrula, şeffaf ol ve yoluna devam et. Yeni dönemin şifresi bu.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
zozcivan@hotmail.com