CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti ile görüşmesinin ardından, komisyon önerisinin ilk savunucusunun CHP olduğunu açıkladı.
CHP ile DEM Parti görüştü
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin genel merkezinde Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) heyetiyle bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası basına kısa bir açıklama yapan Özel, komisyon önerisiyle ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı.
"Bu komisyon fikrinin ilk savunucusuyuz"
CHP lideri Özgür Özel, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Değerli arkadaşlar, DEM Parti Eş Genel Başkanları ve Grup Başkanvekilleri bizden randevu talebinde bulundular. Bir görüşme gerçekleştirdik. Onlar, diğer partileri de ziyaret ettikleri bir tur yapıyorlar ve bu turda ortak bir basın açıklaması planlamadılar."
Açıklamasının devamında Özgür Özel, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin gündeme getirdiği "komisyon" önerisiyle ilgili önemli bir çıkışta bulundu:
"Sayın Bahçeli'nin komisyon meselesine ilişkin konuşmasına dair, Cumhuriyet Halk Partisi'nin pozisyonunu tarif etmem gerekirse; biz bu komisyon fikrinin sahibiyiz, ilk savunucusuyuz, hep savunucusuyuz."
Komisyon meselesi ne anlama geliyor?
Son günlerde siyasetin gündeminde yer alan "komisyon" ifadesi, farklı partilerden gelen adalet, anayasa, yargı reformu veya yeni çözüm arayışları gibi başlıklarda ortak çalışma taleplerine işaret ediyor. Özgür Özel'in bu açıklaması, CHP'nin bu konudaki aktif pozisyonunu vurguluyor.
DEM Parti heyetinin ziyareti sürüyor
DEM Parti heyetinin, mecliste grubu bulunan siyasi partilerle temaslarını sürdürdüğü; bu ziyaretlerin kapsamlı bir siyasi diyalog ve gündem değerlendirmesi amacı taşıdığı belirtildi.
CHP lideri Özgür Özel şunları söyledi: "Öyle olduğu için de bir basın toplantısı ve içeriğe yönelik olarak bir açıklama yapmak mümkün değil. Bunu görüşme sonrası bir açıklama olarak değil, siz tabii bizim ev sahibi olduğumuz bir mekanda bu kadar ısrar üzerine tabii ki sorularınızı yanıtlayacağız.
HSK SEÇİMLERİ SORUSUNA YANIT GELDİ
"HSK ile ilgili mesele tam bir hukuksuzluk meselesi. Anayasa Mahkemesi'ne bugün YSK seçimi sonlandığında, yarın başvuruda bulunacağız. Yürütmeyi durdurma talepte bulunacağız. Şu kadar açık arkadaşlar, Anayasa diyor ki: 'İlk turda nitelikli çoğunluk aranır.' İkinci turda daha düşük bir nitelikli çoğunluk aranır. Bunlar sağlanamazsa üçüncü turda en çok oyu almış adaylar arasında kura çekilir diyor. Olmayan bir üçüncü tur oylaması icat ederek yani ilk iki turda nitelikli çoğunluğu sağlayamayan AKP, üçüncü turda olmayan bir oylama icat edip kendi, MHP ile birlikte 30 olan oyunu 15-15 ikiye bölüp kuraya girecek iki adayı da AKP'ye yakın, onların desteklediği adaylara dönüştürmeye çalışacak bir şeytanlık demeyeyim, bir cüretkarlık, bir tenezzül, bir yan kesicilik teşebbüsü. Anayasa diyor ki bir oylama, iki oylama olmadı, en çok oyu alan iki aday arasında kura.
Üçüncüde bir daha oylama, orada ikiye bölüp iki adayı da kendinden yaptı. Anayasa sana niye nitelikli çoğunluk istiyor? 'Anlaşamazsan kuraya sokarım' diyor ki anlaşmaya zorluyor. Bu utanmazlığın bugün Genel Kurul'da arkadaşlar tarafından ifade edilecek, yarın da Anayasa Mahkemesi'ne taşınacak.
Anayasa, 'Bir oylama, iki oylama, baktın olmadı, kura.' diyor. 'Bir kere daha oylayalım, biz oyları ikiye bölelim, en çok oyu alan iki aday bizden olsun.' Anayasaya karşı başvurulan bu hile, bu yalan dolan, bu yan kesicilik, bu utanmazlık bugün Meclis'te görüşülecek.
Meclis Başkanvekilimize görev verilmedi. Bugüne kadar, geçen hafta Sayın Numan Kurtulmuş 'Gelecek hafta görev vereceğiz.' dediler. Bugün yine Bekir Bozdağ'ı görevlendirmişler. 'Siz Gülizar Hanım'ı yönettirmiyorsanız biz de Bekir Bozdağ'ı yönettirmiyoruz.' dedi arkadaşlar. Bugün o yüzden Numan Bey gelecek, kendi yönetecek. Gülizar Hanım yerine Bekir Bozdağ'ın Meclis'i yönetmesini Cumhuriyet Halk Partisi grubunun kabul etmesi mümkün değildir ve yarın da doğru bir karara varmasını bekliyoruz.
DEM Parti'nin ziyareti sürece yönelik fikir alışverişi ve bu konuyla ilgili kendi düşüncelerini ifade ettikleri, bizim düşüncelerimizi sordukları bir süreçtir. Bu görüşmeyle ilgili onlar bütün partileri ziyaret ettikten sonra yapacakları açıklamalara kadar benim içeriğe yönelik bir şey söylemem doğru değil.
"KOMİSYON FİKRİNİN İLK SAHİBİYİZ"
Ancak şunu söylemek gerekir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir pozisyonunu tarif etmem gerekirse, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biraz önce sizin de sorunuz oydu herhalde, Sayın Bahçeli'nin komisyon meselesini, biz bu komisyon fikrinin sahibiyiz, ilk savunucusuyuz, hep savunucusuyuz. Bugün Devlet Bey'in dediği komisyona ne diyorsunuz değil, Cumhuriyet Halk Partisi'nin yıllardır söylediği Meclis'te bir komisyon kurulması fikrine Devlet Bey'in dün yaptığı olumlu yaklaşım önemli. Ancak ne ben, ne Devlet Bey, ne bir başka siyasi liderin 'Komisyon şu kadar kişiden oluşsun, şöyle kurulsun, şusu şöyle olsun, bu kadar danışmanı olsun.' bu böyle dayatılacak hususlar değil.
Burada doğru yöntem, Numan Bey'in kendi görevi gereği, pozisyonu gereği partilerin genel başkanlarını, liderlerini bir toplantıya çağırması ve partilerin görüşlerini alması, bu görüşler doğrultusunda bir uzlaşmaya varılarak kaç kişilik bir komisyon, ne şekilde oluşacak, belirlenmesi, komisyon oluşunca da çalışma usul ve esaslarını kendisinin belirlemesi lazım.
Ben Devlet Bey'in rakam, söylediği rakama ya da söylediği yöntemlere MHP'nin bir fikri olarak saygı duyuyorum ama Meclis'e böyle bir şey dayatma olmaz. Bunu bütün partiler birlikte müzakere ederler, en doğruda, en makulde buluşulur. Toplumsal mutabakat deniyorsa o salt çoğunlukla olmaz. Salt çoğunluk dediğim 'Gelin konuşun, biz AKP ile anlaştık, ne dersek o.' Bu olmaz. Mutabakat aranıyorsa nitelikli çoğunlukların aranması lazım.
Tam mutabakat olmayabilir ama bir nitelikli çoğunluk aynı doğruyu savunuyorsa o noktada karar verilir, ileriye doğru gidilir. Tabii bizim komisyon yaklaşımımızda başta şehit aileleri ve gazilerin o komisyona dahil edilmesi, dinlenmesi, onların rızasının olmadığı işlerin ve yaşanan süreçten zarar gören herkesin gelip bu komisyonda mutlaka ve mutlaka duygusunu, düşüncesini, talebini, önerisini dile getirmesi lazım. Cumhuriyet Halk Partisi'nin yıllardır söylediği, benim aylardır söylediğim, Sayın Bahçeli 'Abdullah Öcalan gelsin, bu kürsüden konuşsun, umut hakkından yararlansın.' dediği gün ben 'Meclis'te bir komisyon kurulmalı, süreç şeffaf, toplumsal rıza üretecek şekilde, toplumsal mutabakatla yönetilmeli ve bu meselede mutlaka şehit aileleri, gaziler ve bu süreçten zarar gören herkes dahil edilmeli.' demiştim. O günden bugüne aynı yerdeyim. Küçük bir hatırlatma. Biz 'Komisyon kurulmalı, biz bu işin bir demokratik açılım ayağı mutlaka olmalı.' dedikçe onlar 'Terörsüz Türkiye, kayıtsız şartsız' bilmem ne, sanki başka bir şey söylüyormuşuz gibi saldırdılar, söz söylediler.
Ben o zaman da dedim. Devlet neredeyse bir yıldır bu görüşmeleri yapmış, Anayasa Mahkemesi üyeleri, Yüksek Yargı'dan görevlendirmelerle masalar kurmuş, bir takım çalışmalar yapmış. Şimdi bunları yokmuş gibi davranıp birbirimizi kandırmayalım. Bunlar var. Ha beyefendiler şundan yararlanmak istiyorlar, şunu söylemek istiyor. Ya PKK kayıtsız şartsız silah bırakacak hiçbir şey olmayacak.
Belli arkasından bir şeyler olacak. Belli bunlar konuşulmuş. Burada artık şeffaflığa ihtiyaç var. O kurulan komisyonların doğru olduğu da çıktı. Adalet Bakanlığı ile DEM heyetinin görüşmesinden sonra Adalet Bakanlığı'nın bir taslağının olduğu, taslağın iletildiği, işte bu taslakta infazla ilgili bir takım düzenlemelerin olduğu, o yüzden artık herkesi, bütün tarafları, geçmişteki bütün polemik alanları falan filan bir yana hepimiz hep birlikte ciddiyetle bu işe sarılmamız lazım.
Yapmamız gereken mesele Meclis'i merkez alan, milletten güç alan, millete hesap verecek olan, vatandaşın gözünün içine bakabildiğimiz bir siyaset. Öyle geçmişteki diller, geçmişteki fiiller, bunların hepsi iktidarın siyaseten bize, muhalefet partilerine karşı kullandığı dilmiş. Şimdi başka bir yere gelmiş. Buradan sonra artık biraz ciddiyet, biraz samimiyet. Öyle kimse kimseyi kandırmasın. Buradan sonraki adımların kararlılıkla, doğru ve herkesin kendi pozisyonunu vatandaşa güzelce tane tane izah ettiği, vatandaşın aklıyla alay etmediği bir süreç.
İBB SORUŞTURMASINDA 3.DALGA
Bu konunun netleşmesi için savcılığın, olur olmaz açıklamalar yapan savcılığın esas bu noktada bir açıklama yapması lazım. 3. dalga operasyonun kendisi daha önceki dalgalardan sonra gelen yine algı yaratmaya yönelik ve tamamen duydum ettim falan filanın altını doldurmaya çalışıp çalışamadıkları, mutlaka şimdi yeni teknik, yeni şantaj, yeni itirafçılara zorlamalar için yeni kişilere ihtiyaç var, içeridekilerin canını çıkarttılar olmuyor."