(ANKARA) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail’in Gazze kentinin işgaline yönelik planına, “Zalim, zulmüyle beraber tarihten silinecektir. Bunun Netanyahu’nun da başına geleceğini göreceksiniz. Açlığa mahkum ettiği, öldürdüğü, zevk olsun diye her gün belli kotalarla keskin nişancılara hedef aldırttığı insanların kanının onu boğacağını göreceksiniz. Biz bu konuda beraber çalışmaya devam edeceğiz. Yaptığımız çok iş var, yapacağımız daha da çok iş var. Dünyayı ayağa kaldırmamız gerekiyor” ifadeleriyle tepki gösterdi. Fidan, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan barış anlaşmasına ilişkin, “Bu kadar çatışmanın olduğu bölgemizde en azından Kafkaslarda kalıcı barışa yönelik bir umudun yeşerdiğini görmek bizi mutlu ediyor” dedi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği Mısır'ın El Alameyn kentinde Mısırlı mevkidaşı Bedir Abdulati ile bir araya geldi. İki Bakan, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Abdulati, şöyle konuştu:
''Görüşmede iki dost ülkenin ortak çıkar ve eşgüdümlü çalışmalar ele alındı, gerek bölgesel anlamda gerek ikili ilişkiler anlamına gerek uluslararası anlamda. Bugün Sayın Bakan Hakan Fidan Cumhurbaşkanımız Sayın Abdülfettah es-Sisi tarafından kabul edildi. Uzun süren bir görüşme oldu ve ikili ilişkilerimizin her meselesini ele alan bir görüşmeydi. Gerek siyasi meseleler, ekonomik, ticaret, kültür, eğitim, güvenlik ve bilumum konular ele alındı ikili ilişkilerimize ilişkin. Bölgenin karşı karşıya olduğu krizler de ele alındı.
Sayın Fidan’ın ziyareti çok önemli bir zamanlamada gerçekleşiyor. Diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü yılını kutladığımız günlerdeyiz. Uzun bir ortak tarihimiz var. 100’üncü yıl kutlaması kesinlikle iki ülke arasındaki ilişkilerin derinliği ve ortak paydanın ne kadar geniş olduğunu ifade ediyor. Bu şunu gerektiriyor: koordinasyon ve yardımlaşarak, el ele verip beraber adım atmayı gerektiriyor. Bunun bir yansıması da Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi’nin başlatılmasıydı. Malum olduğu üzere bu Konsey Cumhurbaşkanımız Sayın Abdülfettah es-Sisi ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde gerçekleşmiştir. Bu da Cumhurbaşkanımız Abdülfettah es-Sisi’nin Ankara’ya gerçekleştirdiği tarihi ziyaret sırasında gerçekleşmişti.
''Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkiler bugün önemli bir aşamada''
Türkiye ve Mısır arasındaki ilişkiler bugün önemli bir aşamada. Stratejik bir iş birliği söz konusu. Açık görüşlülük, açık yüreklilik ve iki ülkenin de çıkarlarını ve bölgenin çıkarlarını önceleyen bir duruş söz konusu. İki ülkenin halkının refahını sağlamak ve bölgede istikrarı sağlamak, malum olduğu üzere bölgemiz çok gerginliklerle dolu, dünyanın en çok gerginliklerle karşılaşan bölgelerinden biri. Burada atılacak adımlar güvenliği ve istikrarı artıracak adımlar, her neyse ve bu adımları kim atan olursa olsun, inanıyoruz ki gerçek bir barışa kapı aralayacaktır ve siyaset ve diplomasi her zaman başarılı bir enstrüman olmuştur.
''Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelecek yıl Mısır’a ziyaret gerçekleştirmesini bekliyoruz''
İkili ilişkilerimizi ele aldık. İkili ilişkileri daha da geliştirmeye yönelik ortak irademizi yineledik. Ortak Planlama Grubu Toplantısı’nın bu yılın sonuna gelmeden gerçekleşmesi üzerine anlaştık. Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi’nin bir sonraki toplantısının hazırlığı da gerçekleşmiş olacak, önümüzdeki yılın başlarında. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır’a bir ziyaret gerçekleştirmesini bekliyoruz gelecek yıl, Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi’nin ikinci toplantısına öncülük etmek için.
''İsrail Kabinesi’nin son kararını kınadığımızı ifade ettik''
Gazze’deki insani facia müzakerelerin baş konusuydu. Sayın Bakan’a Mısır’ın çabalarını ifade ettik ve detaylı şekilde açıkladık. Bu insani facianın daha da genişlememesi için, neler yapıldığını, neler yapılmaya çalışıldığı konusunda sayın Bakan’a geniş ve kapsamlı bir bilgi verildi. İsrail Kabinesi’nin son kararını da ele aldık. Bu kararı kınadığımızı kesin surette ifade ettik. Ortak çabalarımızın ne derece olduğunu ve olacağını ifade ettik. İsrail’e her türlü baskıyı uygulamak gerekiyor gerek bölgesel anlamsa gerek küresel anlamda. Böylece İsrail’in bu karardan geri dönmesini sağlayabiliriz. Gazzelilerin ve Filistinlilerin maruz kaldığı ihlalleri durdurmak için neler yapılabilir, onları da ele aldık. Aç bırakma ve soykırım politikalarını kast ediyorum. Gazze’ye giden bütün geçitlerin açılması gerekiyor. İsrail bir işgal gücü olarak buraya insani yardımın girmesinden sorumludur.
Ateşkesin derhal yapılması gerektiğini vurguladık. İsrail’in Batı Şeria’da toprakları gasp etmesini ve yerleşim yerleri kurmasını da kınadığımızı ifade ettik. Batı Şeria ve Gazze’deki yerli halkı tehdit etmeye yönelik adımlardır ve bu kırmızı bir çizgidir. Asla buna izin verilmeyecektir. Bu plan uygulanırsa Filistin meselesini tasfiyeye yönelik bir adım olacaktır ve bizler şu konuda mutabıkız, bu türden her türlü plana her halükarda karşıyız ve karşı durmaya devam edeceğiz.
''Suriye’de terör ve bölünme gibi tehlikelere karşı durulmalıdır''
Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda Türkiye ile ortak duruşumuz olduğunu ifade etmek istiyorum. Geniş ve kapsamlı bir siyasi çözüme doğru ilerlenmelidir. Bütün gruplarıyla Suriye halkının beklentilerini karşılamak gerekir. Terör ve bölünme gibi tehlikelere karşı durulmalıdır. İsrail’in yaptığı bütün ihlalleri ve Suriye sınırını ihlalleri konusunda da aynı duruşu paylaşıyoruz. Bu hukuki olmayan ve sorumsuz ihlallerin derhal durdurulması gerektiğini ifade ettik.
Libya’da kalıcı istikrarın sağlanmasının önemini vurguladık. Ulusal mutabakatın sağlanmasının önemini vurguladık. Devlet kurumlarının bir araya gelerek birleştirilmesi ve bu devlet kurumlarının görevlerini tam şekilde yapabilmesi için gereken her neyse yapılması gerektiğini ve bölünmüşlüğe yönelik her türlü adımın durdurulması gerektiğini ifade ettim.''
''Erdoğan ve Sisi liderliğinde ilişkilerimiz çok ileri noktalara gitti”
Konuşmasına bölgenin çok kritik bir dönemden geçerken Mısır’ı ziyaret ettiğini belirterek başlayan Fidan, şunları kaydetti:
''Ziyaretime sabah Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi tarafından kabul edilerek başladım. Uzun bir görüşme oldu. Sayın Sisi ikili ilişkiler ve bölgeye ilişkin vizyonunu cömertçe ifade ettiler. Esasen Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve Sayın Sisi’nin liderliğinde Türkiye-Mısır ilişkileri, son 3-4 yıldır yakın tarihinde hiç olmadığı kadar çok ileri noktalara gitmiştir. Savunma sanayinden teknolojiye, teknolojiden ticarete kadar bir ilerleme alanı sağlamakla kalmamışız, aynı zamanda bölgesel sorunlara yönelik görüşlerimizi, stratejilerimizi yakınlaştırmış ve bu sorunlara ilişkin beraber çözüm bulmada ortak hareket etme imkanı sağlamıştır.
2025 yılında diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 100’üncü yıl dönümünü kutluyoruz. 100 yıllık diplomatik mirasımızı ortak akıl ve karşılıklı saygı temelinde daha da ilerlemeye kararlıyız. İlişkilerimizin kurumsal yapısını ilerletmek için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Yüksek Düzeyli Startejik İş Birliği Konseyi Mekanizması’nın ilk toplantısı geçtiğimiz yıl Ankara’da yapılmıştı. Bugün bu mekanizmanın takibi için kurduğumuz Ortak Planlama Grubu’na yönelik hazırlıkları gözden geçirme imkanımız oldu. Mısır ile ekonomik ve ticari ilişkilerimiz de güçlenmeye devam ediyor. Ticaret hacmimiz 2024 yılında yaklaşık 9 milyar dolara ulaşmış durumda. Hedefimiz inşallah 15 milyar dolar seviyesine ulaşmak.
''İsrail’in faşist, militarist ve fundamentalist bir zihniyetle yönetildiğini artık bütün dünya biliyor''
Mısır’ın Katar ve Amerika’nın birlikte yürüttüğü arabuluculuk çabalarını takdirle karşılıyoruz. Ancak tüm bu çabalara karşı İsrail’in ateşkes girişimlerini ısrarla sabote ettiklerini de görüyoruz. İsrail’in faşist, militarist ve fundamentalist bir zihniyetle yönetildiğini artık bütün dünya biliyor. Yapılması gereken uluslararası toplumun bir araya gelmesi ve Netanyahu rejimine karşı adaleti ve insanlığı savunmasıdır. Bugün Filistin davası küresel düzeyde artık çok daha güçlü bir konuma gelmiştir. Özellikle Batı dünyasında Filistin’i destekleyen kamuoyları, hükümetleri üzerinde daha fazla baskı kurmaya başlamıştır. Artık İsrail’in yanında durmanın bedelini ve vicdani ağırlığını hiç kimse ama hiç kimse taşımak istemiyor. Son dönemde Filistin’i tanıyan ülkelerin sayısındaki artış uluslararası toplum nezdinde yarattığımız farkındalığın bir sonucudur.
''Bu planı sonuna kadar reddediyoruz''
Bildiğiniz gibi Netanyahu hükümeti yeni bir adım attı ve Gazze’yi tamamen işgal etme niyetini açıkladı. Biz, bu planı sonuna kadar reddediyoruz. Söz konusu plan İsrail’in yayılmacı ve soykırımcı politikasının yeni bir aşamasıdır. Bu adım karşısında İslam dünyası olarak tam bir dayanışma içinde hareket etmeli ve uluslararası toplumu harekete geçirmeliyiz. Bu anlayışla İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları dönem başkanı sıfatıyla İİT’i toplantıya çağırmaya karar verdik. İsrail’in soykırım politikalarına karşı uluslararası hukuku ve insani değerleri en güçlü şekilde savunacağız. Şu hususu net bir şekilde ifade etmek istiyorum. Filistin, Filistinlilerindir. Filistinlileri kendi topraklarından çıkarılmasını hedefleyen her türlü çaba yok hükmündedir ve başarısız olmaya da mahkumdur. Türkiye ve Mısır olarak bu tür senaryoların karşısında durmaya devam edeceğiz.
Gazze’deki kardeşlerimiz için bugüne kadar yaklaşık 102 bin ton insani yardım gönderdik. Gazze’ye insani yardım ulaşması için birlikte hareket ettiğimiz Mısır’a yakın iş birliğinden dolayı bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Libya’da birlik, bütünlük ve kalıcı istikrarın sağlanması için ortak gayretlerimizi sürdürüyoruz. Libyalı kardeşlerimizin müreffeh bir geleceğe kavuşmasını arzu ediyoruz. Sudan’da süregelen çatışmaların son bulması ve Afrika Boynuzu’nda barışın hakim kılınması aynı şekilde Mısır ile beraber ortak arzumuzdur. Türkiye olarak Sudan’ın birliğini, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunuyoruz.''
“İsrail’in amacı Gazze’yi Filistinsizleştirmek”
İki Bakan ortak açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İsrail Güvenlik Kabinesi’nin Gazze’yi işgaline yönelik kararına ilişkin soru üzerine Fidan, şu değerlendirmeyi yaptı:
''İsrail’in uyguladığı soykırım politikası sürekli yeni bir aşamaya taşınıyor. Uluslararası toplum yardım gönderdikçe İsrail bu yardımların içeri girmemesi ve Filistinlilerin açlıktan ölerek adeta bir yok olma noktasına gelip topraklarını kendilerinin gönüllü olarak terk etmesini sağlamaya yönelik bir politika var. Bunu açıkça konuşmamız gerekiyor. İsrail’in amacı Gazze’yi Filistinsizleştirmek. Filistinlilerin yaşamadığı, kendi işgalinin daimi, kalıcı, yerleşimcileri yerleştirebileceği bir hale getirebilmek.
Filistin’de akan şehit kanları, masum kadın ve çocuk kanları Filistin’de, Gazze’de görünür bir başarıya hemen dönüşmese de dünya çapında bu kanların başka mücadelelerin tohumlarını sulayan can suyu olduğunu görmekteyiz. Bu şehit kanları, bu masumların kanları, feryatları dünyanın her yerinde baş gösteren haklı mücadelelerin yükselmesine muhakkak ki sebep olacaktır. Dünya gözünü bu olay sebebiyle bir kez daha açmıştır.
''Zulmün ve zalimin uzun süreli hakim olduğu hiçbir yerde görülmemiştir''
Mücadelemiz her türlü düzlemde devam edecek. Pes etmek yok, umutsuzluğa düşmek yok. Zulmün ve zalimin uzun süreli hakim olduğu hiçbir yerde görülmemiştir. Tarihte bunun örneği yoktur. Zalim, zulmüyle beraber tarihten silinecektir. Bunun Netanyahu’nun da başına geleceğini göreceksiniz. Açlığa mahkum ettiği, öldürdüğü, zevk olsun diye her gün belli kotalarla keskin nişancılara hedef aldırttığı insanların kanının onu boğacağını göreceksiniz. Biz bu konuda beraber çalışmaya devam edeceğiz. Yaptığımız çok iş var, yapacağımız daha da çok iş var. Dünyayı ayağa kaldırmamız gerekiyor. Sadece hükümetleri değil, sivil toplum örgütlerini, üniversiteleri bu konuda sesi çıkabilecek bütün kesimlerin artık ayağa kalkması ve sesini yükseltmesi gerekiyor. Bizim geleneğimizde Müslüman olarak itiraz etmenin üç aşaması var: niyetle, kalple, dille ve elle, yani kim hangi formla buna karşı koyabiliyorsa karşı koymak zorunda.''
''Kafkaslarda kalıcı barışa yönelik bir umudun yeşerdiğini görmek bizi mutlu ediyor''
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki barış anlaşması ve anlaşmada 2020’de varılan anlaşmanın 9’uncu maddesinde gündeme gelen ulaşım koridorunun açılmasının iki ülke lideri tarafından teyit edilmesine ilişkin değerlendirmesi sorulan Fidan, Washington’da imzalanan anlaşmanın önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Fidan, şunları kaydetti:
“Azerbaycan toprakları yaklaşık 30 sene Ermenistan işgali altında kaldı, Karabağ kısmı. Azerbeycan, verdiği kahramanca mücadele ile kendi topraklarını işgalden kurtardı. Bu işgalden kurtarılma bölgedeki dondurulmuş çatışmanın artık bir barış anlaşmasıyla nihayete erdirilmesi ve kalıcı halde olmasını zorunlu kıldı. Taraflar arasında epeydir süren bir müzakere süreci vardı. Bu müzakere sürecinde büyük ölçüde özellikle dün Washington’da paraf altına aldıkları metinde uzlaştılar. Metnin dışında olan birkaç tane husus var, bunlardan biri Zengezur Koridoru. Bu şartların da oluşmasıyla paraf altına alınmış metinlerin imza altına alınacağını inşallah gelecek dönemde görmeyi ümit ediyoruz.
Amerika’nın girişimiyle hayata geçirilen bu tören fevkalade önemli. Bu kadar çatışmanın olduğu bölgemizde en azından Kafkaslarda kalıcı barışa yönelik bir umudun yeşerdiğini görmek bizi mutlu ediyor. Türkiye, Cumhurbaşkanımızın vizyonuyla başından itibaren nasıl Azerbaycan’ın işgale karşı mücadelesine destek verdiyse, işgal sonrası dönemde barışı hayata geçirmeye yönelik sürece de olanca gücüyle destek verdi, her iki tarafı da bu konuda cesaretlendirdi. Bu vesileyle her iki tarafa da attıkları cesur adımlardan dolayı takdir ediyoruz. Amerika’nın yapıcı girişiminden dolayı onların katkılarını da takdir ediyoruz.
''Zengezur Koridoru inşallah kısa zamanda hayata geçer''
Vizyonumuzdaki, stratejimizdeki koridor hayata geçerse Avrupa’dan başlayıp Asya’nın derinliklerine kadar kesintisiz gidecek bir ulaştırma koridorunun önemli bir ayağı olacak Zengezur Koridoru. Bu Türkiye’yi Kafkalar üzerinden, Hazar üzerinden sadece Orta Asya’ya değil, direkt olarak Türk dünyasına bağlayacak. Türk dünyasını Türkiye üzerinden Avrupa’ya bağlayacak. Avrupa’yı Türkiye üzerinden daha Asya’nın derinliklerine bağlayacak çok maksatlı bir yol olacak. Ben çok hayırlı bir gelişme olacağını düşünüyorum. İnşallah kısa zamanda hayata geçer. Bizim tek bir vizyonumuz var, Mısır ile de bu vizyonumuz ortak. Kafkaslar için istediğimizi Orta Doğu için de istiyoruz, Orta Doğu için istediğimizi Karadeniz için de istiyoruz. Karadeniz için istediğimizi Akdeniz, Akdeniz için istediğimiz Balkanlar, Balkanlar için istediğimizi Ege Denizi. O da barış içerisinde, istikrar içerisinde herkesin egemenliğine, toprak bütünlüğüne saygı duyarak problemlerin olduğu yerde de güce değil iş birliğine giderek bir huzur havzası oluşturma, bu huzur havzası üzerine ekonomik kalkınmayı, ticareti oturtmak ve toplumların refahını yükseltmek, refahla beraber medeniyeti daha yüksek bir noktaya taşımak. İnsanlığın ilerlemesini bu aşamalarla mümkün kılmak. Bunların olmadığı yerde insanın daha da fazla vahşete, yokluğa, birbirini yok etmeye, öldürmeye doğru gittiğini defalarca bölgemizde gördük.''