Koferdeki Besa: Shkrelilerin Pešter Platosu’ndan İstanbul’a Yolculuğu

Prof. Dr. Ayhan Olcay’ın “Koferdeki Besa – Shkrelilerin Pešter Platosu’ndan İstanbul’a Yolculuğu” kitabı, Balkan dağlarından İstanbul’a uzanan 500 yıllık göç hikâyesini gün yüzüne çıkarıyor. Kitap, yalnızca bir ailenin değil, bir halkın ve hafızasının yeniden inşasını belgeliyor.

Zamanın İzinde Bir Yolculuk

Kitap, Shkrel / İşkodra (1416), Rugova / Kosova (1700’ler), Pešter / Sırbistan (1853) ve İstanbul / Türkiye (1957) rotasını takip ederek, Shkreli soyunun beş yüzyılı aşan serüvenini aktarıyor. Ayrıca Kuç, Hot, Kelmendi, Şaliç, Muriç, Daçiç, Layiç, Liçina, Gruda ve Mazarek gibi kabilelerin Türkiye’ye göç süreçlerine dair bir araştırma şablonu sunuyor.

Belge, Hafıza ve Bilim Üçlüsü

Olcay, kitabın ortaya çıkış sürecini şöyle özetliyor: “Shkreli hikâyesi, dış gözle değil içeriden tanıklıkla yeniden yazılmalıydı.” Kitap, üç temel eksen üzerine kurulu:

Belge: Venedik ve Osmanlı arşivleri ile yerel idari yazışmalar.

Hafıza: Rugova’dan Pešter’e uzanan sözlü tarih ve aile ağları.

Bilim: Genetik soy analizleri, mikro göç örüntüleri ve literatür karşılaştırmaları.

Yaşayan Kitap ve Dijital Bellek

“Koferdeki Besa” yalnızca basılı bir eser değil; her bölümdeki QR kodlar sayesinde dijital arşive erişim sağlanıyor. Okuyucular, aile toplantıları, sözlü tarih videoları ve yeni belgeleri anlık olarak görüntüleyebiliyor. Kitap, “açıldıkça genişleyen bir bellek sandığı” işlevi görüyor.

Akademik Katkı ve Kamusal Bellek

Olcay, kitabı bir hafıza projesi olarak nitelendiriyor: “Besa u Koferu, bir kitabın adı olmaktan önce, sözün ve sözlülüğün emanet edildiği bir sandıktır. Açtıkça belgeleri, belgeler açıldıkça insanlar; insanlar konuştukça tarih…” Kuzey Arnavutluk kökenli topluluklar için kitap, hem belge bankası hem de yöntem kılavuzu niteliği taşıyor.